Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Herkes iyi bir anne olduğumu bilsin istedim

İnsan, iyi bir hayata kavuşmanın yolunu parada, şöhrette, başarıda arar.

Bu kavramlara yaklaştıkça da savunmasızlaştığını, gardını indirdiğini, yıkılmak üzere olduğunu fark etmez. Zaaflarını görmemeye, görse bile umursamamaya başlar. Çünkü kendinden evvel, elinde bulundurduklarına odaklanır.

Oysa iyi bir hayat, bir değerler bütünüdür. İnsanın hayatı boyunca kazandıkları, yalnızca yapacağı resmin boyalarını oluşturur. Resmi yapmaz. Bu yüzden kazanmak, insanın en büyük zaafı, hayatın en büyük illüzyonudur.

Tonya Harding ( Margot Robbie)

Tonya Harding, henüz yirmili yaşlarına girdiğinde bütün dünyaya adını duyurmuştu. Buz pateninde kimsenin denemeye dahi tenezzül etmediği üçlü Ax dönüşünü yarışmada yapmış, birinci olmuştu.

Zamanının tek ismiydi. Herkesi kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Çok çalışmıştı. Çok çalışmak zorunda kalmıştı.

Çocukluğundan beri hayatında buz pateninden başka hiçbir şey yoktu. Babası, Tonya’nın hatırlayamayacağı kadar küçük bir yaşta evi terk etmiş, Tonya’yı annesiyle yalnız bırakmıştı.

O günden sonra Tonya’nın hayatı, annesinin tekeline bağlandı.

LaVona Fay Golden (Allison Janney)

Evde annesi LaVona Fay Golden’ın söylediği her söz kanun hükmüne geliyordu. Tonya, annesinin dediği her şeyi harfiyen yapıyor, annesi tarafından şekillendiriliyordu. Bütün yanlışlar Tonya’nın omzuna yükleniyordu.

Annesi, küçücük kızı bazen fiziken bazen manen dövüyor, peşini bırakmıyordu. Dört yaşında ilk defa buz pistine çıktığında Tonya, yine annesinin hegemonyası altındaydı. Paten onun için bir kaçış olamadı ama yeteneğini ve dehasını ortaya çıkarttı.

İlk antrenörü Diane Rawlinson, yerel bir pistte çalışıyordu. Dünyanın en kıdemli koçlarından biri değildi ama Tonya’nın elinden tutabilecek kapasitedeydi. Daha önce böyle bir yetenek görmemişti. Küçücük bir kızın ayağında patenlerle buzun üzerinde yapabildiklerine hayran kalmıştı. Uzun süre beraber çalıştılar. Tonya, annesinden görmediği şefkati Rawlinson’da aradı.

Zengin bir aileden gelmiyordu. Kültürlü bir ebeveyni yoktu. Etrafındaki kimse Tonya’ya yol gösterebilecek kapasitede değildi. Annesi yalnızca kafasını ezmeyi biliyor, ama kızına iyilik etmediğini fark edemiyordu. Buz pistinin üzerinde sigara içen, sporcu kızının da sigaraya başlamasına vesile olan, kendini iyi bir anne sanan bir zavallıydı aslında LaVona Fay Golden. Kimse kötü olduğunu kabul edemez ya; Golden da yapamıyordu işte.

Tonya yarışmalara başladığında iyi dereceler elde etmeye de başladı; fakat zirveye bir türlü yerleşemedi. Çünkü buz pateni, yalnızca buzun üzerindekinin yapabildiklerinden ibaret bir spor değildi. Yarışmacının görünüşü, kıyafeti, estetik duygusu da önemliydi.

Tonya, estetik zevke sahip olabilecek bir kız değildi. Jürilere küfredebilecek kadar gözü kara ve saygısızdı. İyi kıyafetlerle piste çıkamazdı; çünkü iyi kıyafetler almak gibi bir imkana sahip değildi. Ayrıca annesi ‘’Kayıyor işte, ne yapacağız kürkü?’’ diyebiliyordu yalnızca. Antrenörü dışında hiç kimse Tonya’nın birinciliğe yükselememesini anlayamıyordu.

Üçlü dönüşü yaptığı gün, estetik yoksunluğunun da önüne geçmiş oldu. Bu hareketi yapabilen tek kadındı. Zirve hakkıydı.

Ancak hayatında yanlış tercihler yapıyordu. Annesinden kaçabilmek için ilk elini tuttuğu çocukla evlendi. Freddy Mercury bıyıklı Jeff Gillooly’nin, bıyığı dışında Mercury ile hiçbir ortaklığı yoktu. Bıçkın bir delikanlıydı. Hangi baltaya sap olabileceği pek belli değildi. Tonya’nın kariyerinin sonunu da kocası getirecekti.

Jeff Gillooly (Sebastian Stan)

Gillooly, beraber olmaya başladıklarından pek az zaman sonra Tonya’yı dövmeye başladı. Tonya ise sesini çıkarmıyor, özür dileyen kocasını anında affediyor, kendini yine onun kollarına bırakıyordu. Suçun hep kendinde olduğunu düşünüyordu. Kocasına -ya da herhangi bir insana- karşı durabileceği aklından bile geçmiyordu. Pistte devleşen kız, hayatta mağlubiyete mahkumdu.

Ayrılmaya çalıştı, boşandı, evden kaçtı… Hep gerisin geri döndü Gillooly’ye. Kocası da, Tonya’ya olan aşkını ispat etmek için yarışmalarda ona yardım etme kararı aldı. En azılı rakibi Nancy Kerrigan’a anonim mektuplar gönderecek, kızı tehdit edecek, piste çıktığında kabiliyetinin altında bırakmaya çalışacaktı. İşler beklediği gibi gitmedi, mektup vermesi gereken adam, Kerrigan’ın diz kapağını parçaladı. Kerrigan yarışmanın dışında kaldı ama ipuçlarını birleştiren polis, en sonunda Gillooly’ye ve Tonya’ya ulaştı.

Gillooly hapse girdi; Tonya hayatı boyunca pistten uzaklaştırıldı. Hayatta elinde tuttuğu tek kabiliyeti olan pateni kaybetmesi, müebbet hapse denk geliyordu neredeyse. Hayatını nasıl kazanacağından öte, hayatına neyle anlam verebileceğini bile bilmiyordu Tonya.

O günleri atlattı, bir başkasıyla evlendi, peyzaj işleriyle ilgilenmeye başladı. Her şeyden ama her şeyden önemlisi bir çocuk yaptı. O çocuk şimdi yedi yaşında, uzun bir ömrün henüz başında.

Tonya’nın hayatını anlatan film I, Tonya, ‘’Herkesin iyi bir anne olduğunu bilmesini istiyor’’ sözüyle bitiyor.

Tonya; başarının, şöhretin, yeteneğin, madalyaların ötesinde hayatın nasıl iyi yaşanacağını anlamış gibi. Boyalar biriktirmektense, resim yapmaya başlamış.

 

DERİN KOÇER

 

ETİKETLER : Oscar 2018 , Tonya , I , Derin Koçer , ekranella
YORUMLAR




DİĞER HABERLER