Onsuz bir Kiralık Aşk düşünemiyorum! Hepimizin bir tanesi, Neriman’ın can dostu, dizideki diğer karakterlerin hep kızdığı, ama sevmeden de yapamadığı bir tanecik Korişimiz…
Bu dizide her karakterin ayrı bir renk olduğunu; bazı renklerin çok, bazı renklerin ise az kullanılması gerektiğini, ama her rengin yerinin ayrı olduğunu hep yazdım. Kiralık Aşk’ı bir bütün olarak görmemiz gerektiğini; yani resmin bütününe bakmamız gerektiğini hep dile getirdim. O resimde bir renk dahi eksik olsa tüm denge bozulur.
Daha önce kendisiyle ilgili yazdığım yazıda Koriş bu dizinin “can suyu” demiştim. Bir sıfat daha ilave edeyim. Koriş, dizimizin en önemli rengi ve en canlı, en renkli rengi.
Onun herkese tepeden bakan, kimseyi beğenmeyen tavrının altında kendini koruma kalkanı olduğunu düşünüyorum. Çok da mutlu olmadığı, keyif almadığı bir işi yaparak yaşadığı hayatı; Sinan’ın hediye ettiği fotoğraf makinesi değiştirmiş. Şimdi şöyle bir gözünüzün önüne getirin lütfen. Passionis ne zaman sıkıntıya girse en çok üzülenlerden biri hep Koriş oldu. En korktuğu şey, bir gün yine o sevmediği hayata dönmek zorunda kalması çünkü. Üstelik harika bir fotoğrafçı ve bunu da her fırsatta dile getiriyor, ama yine de eski hayatına dönmek zorunda kalmaktan korkuyor. Çokça dile getirse de derdi fakirlik değil. Derdi, elleriyle rengârenk boyadığı hayatının bir gün siyah beyaza dönmesi…
Canımız, ciğerimiz Korişimiz, o snop görünümünün altında çok duygusal aslında. Siz hiç bu kadar snop olup da paraya bu kadar uzak birini gördünüz mü? O kadar uzak ki fotoğrafını çektiği sanatçıdan aldığı çekin bedeli ile bile ilgilenmemiş. Üstelik bedeli ile hiç ilgilenmediği çeki, kendisinden böyle bir talepte bulunulmamasına rağmen, gözü kapalı arkadaşına verecek kadar kocaman gönüllü bir adam. Konuya o kadar ilgisiz ki verdiği o paranın Passionis’in kurulmasını sağladığının, kendisinin de ortak statüsüne kavuştuğunun farkında bile değil. Çünkü umurunda değil. Öğrendiğinde tabii ki havalara girdi, ama o da sadece o zamanlar “gıcık” olduğu Yasemin’e karşı. İtiraf edelim, o günlerde hepimiz Yasemin’e gıcıktık! Dolayısıyla, o dönem hepimizin içinin yağları erimişti.
İçindeki çocuk hiç büyümemiş Koriş’in. Büyümesine de izin vermemiş. O yüzden hep doğruları söylüyor, içinden geldiği gibi hareket ediyor. “O ne der? Bu ne der?” gibi günümüz insanlarının dert edindiği pek çok şeyi hiç umursamıyor. Bu nedenle de Kiralık Aşk’ın en büyük mesajcısı aslında. Hatırlayın! Ömer’e her kızdığımızda duygularımızın en büyük tercümanı Koriş. Buz şelalesi, karlar kralı, soğuk, yalnız öleceksin hep onun Ömer’e söylediği, ama bizim içimizden geçirdiğimiz sözcükler.