İnternet’e şükür ki, tek başıma yemek yerken her zaman bir bölüm Aşk-ı Memnu çakarım, o yüzden bazen fazla yiyorum ama değer bence. Yine de, televizyonda bir Aşk-ı Memnu tekrarına denk gelmenin keyfi başka. Bayram tatili sebebiyle gündüz kuşağında dadandığım şu birkaç günde de, tv2’de Aşk-ı Memnu’yla karşılaşınca bayram gibi bayram oldu adeta.

Bu diziyle ilgili bir milyon şey söylenebilir, söylendi de zaten, ama her zaman biraz daha bahsedilebilir gibi sanki. Benim en sevdiğim yanı şu mesela, dizideki hiçbir kişi veya kurum sıkıcı değil. Mevcut sezonda en beğendiğim yerli dizi Med Cezir ve onda bile diyelim o Kenan’ın belalısı adam çıkarsa kanal değiştiriyorum biraz açıkçası. Hemen gençler gelsin, Beren çıksın, Mira’ylan Yaman öpüşsün istiyorum. Ama Aşk-ı Memnu’yu düşünelim, kötü adam Hilmi Önal çıktığında kanal değiştirmek şöyle dursun, gider sesi açarım.

Bugünkü bölüm, Bihter Behlül aşkının güzel dönüm noktalarından, Behlül’ün balıkçılarla içip içip eve Adnan tarafından getirilmesiydi. Behlül’le Bihter’in olduğu kadar, yalı halkından Nesrin’in de hayatını değiştirecek bir gecedir bu, zira Rıza Kaptan’ın Ziyagil Yalısı ile tanışması o gecedir. İşte bahsettiğim şey de bu. Bihter’le Behlül izlemeye doyulmaz, ama Nesrin’le Rıza çıkınca da kanal değiştirmezsiniz, bunlar gitsin de esas oğlan gelsin demezsiniz. Firdevs Hanım’ın kadim dostu Sevil bile kah manasız gülüşleri, kah acayip sinsilikleri ile izletir kendini.

En ‘tekrar tekrar izlenesi, izledikçe yeniden neşelenilesi’ yerli diziler listemde her daim ilk 3’tedir Aşk-ı Memnu. İnternetler kesilmesin, Aşk-ı Memnu hiç bitmesin.

NOT: Bu yazı sitede daha önce yayımlanmıştı.