Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
"Beni affedebilecek misin?"

Gönül su bende yazı yazılamaz

Unutulan aşkın yası tutulamaz

Ne git dedim ne de kal

Gidene kelepçe vurulamaz

Yüzüklerin atıldığı, restlerin çekildiği bir sahneyle başladı dizi bu hafta. Önceki haftanın tatsız olayının sebepleri ortaya çıktı, ve Esas Çiftimiz 100 megavoltluk gerilim ile ayrıldılar. Ama Serkan Eda'nın peşini bırakmadı, aradı sordu, kızı çiçeklerle konuşurken buldu. 

Konuşacağız konuşacağız diye 1.5 saat caz yapacağına, doğrudan konuşsan hedefe daha çabuk varacaktın Serkan, hiç düşündün mü? Kızı kelepçeleyip kaçıracağına bir kadeh şarap içirseydin, belki daha çabuk yumuşardı. Ben kelepçe esprilerine gülerken, bir yandan da Eda beni yordu. Tamam Serkan öküz ama sen de o kadar inatçısın ki Eda. Aynı şekilde Ayfer'in tepkisi de çok fazla. Niye konuşuyormuş Serkan'la? Daha geçen bölüm "Ay sen aşık oluyorsuuuun" diyordun, bir tartıştılar diye bu tavırlar nedir? Birbirinizi gaza getirip coşuyorsunuz kızlar, bir sakin olun. Eda seni seviyorum ama ne olur bir sakinleş. Sakinleşeceksin zaten, Serkan'la birlikte olmayı seçeceksen ileride, ister istemez adapte olacak ve soğukkanlılığı öğreneceksin. Bu senin her alanda işine yarar; iş olsun, aşk olsun, insan ilişkileri olsun; sakin olmak, her şeye parlamamak, günün menüsü gibi bütün hislerini projeksiyonla dışarıya yansıtmamak iyidir.

Başka hangi klişe kaldı, dağ evine gitme -ki Serkan'ın şale dememesine şaşırdım- tamam, odun kırma tamam, yağmur tamam, tek yatak tamam. Kesin evin çatısını da sabah erkenden gelip Serkan delmiştir :D En azından sabah uyanma kısmı farklı ve komikti, beğendim. Eda'nın bir türlü ayılamayışı ve Serkan'ın şaşkınlık içinde bakması, onları birlikte gören ahalinin telefon karşısında şoku güldürdü. Fakat, eve "dağ adamı" giriyor sanıp Serkan'ı biber gazına doyuran Edacım, biber gazı sıkıp yüzünü yıkamaya mı götürüyorsun adamı? Sen Gezi'de direnmedin mi? Öğrenmedin mi, Talcidli süt sürülür biber gazına, yoksa limon sıkılır; su değil! Of Eda.

Kızlar-Erkekler aktivite saati sahnesini pek beğendim. Her ne kadar Alptekin ve diğer zengin boys'tan bilardo gibi bir varoş oyunu yerine kriket, golf, polo gibi daha mavi kan aktiviteler beklemiş olsam da, lojistik açısından bu uygun oldu sanırım. Halı saha futbol maçı yapmadıklarına şükür. Keza balık tutmaya giden kızlar da değişik oldu, tebrik ederim. Kadınlar Venüs'ten Erkekler Mars'tan konulu sohbette verdikleri cevaplara göre, Ceren ve Engin'in birbirine puzzle parçası gibi uyduğunu gördük, Serkan ve Eda'nın ise Elektromanyetizma kanununa göre birbirlerine çekilen zıt yükler olduklarını anladık. İsteklerine baksanıza: biri diyor ki "Gözlerinin içine bakıp 'Gitme!' diyecek", öbürü diyor ki "Gözlerinin içine bakıp 'Giderim!' demeyecek". İkisinin de ne kadar egolarından konuştuklarını görüyorsunuz, ama istedikleri ortada buluşamayacak şeyler değil. Egolarını ve gururlarını bıraktıklarında bu iki cümle tek cümle olacak zaten. Nice move, guys.

Ay ayy, Aydan'ın kapıdan çıktığını görünce gözleri yaşaran Serkancım. Duygusuz değil işte çocuk, sadece idareli kullanıyor. Nasıl da duygulandı; abisinin ölümü, yıllarca devam etmiş travmalar, üstte alışılmış görünse de ailenin ortasındaki o derin yara... Hepsi toplanıp doldu gözlerine. Kerem Bürsin ve Neslihan Yeldan'ın daha çok ve anlamlı sahneleri olsun, nolur. Seyir zevki yüksek, kalbe dokunan ama bir o kadar da gerçek, ay ışığında çok hoş anne-oğul sahneleri izledik, yine olsa yine izleriz.

Tekrar Esas Çiftimize geri dönersem, "Bir özür bekledim," dedi Eda sonunda, haklıydı da. Serkan özür dilemeyen biri, belli. Engin de kendisine epey tüyo verdi ama özür dilemesi gerektiğini anlaması biraz uzun sürdü. Ne dedi, "Suçlu cezasını çekmeyecekse özrün anlamı yok". Yani diyor ki kelimeler boş, insanlar özür diler sonra yine yaparlar, önemli olan aksiyondur, sorunun kökten çözülmesidir. Özür dilemek yerine Kaan'ın biletini kesiyor, Eda ile projelerine sahip çıkıyor mesela, ama bu konuda Eda'yla farklı dil konuştukları için, olmuyor. Serkan yanlış yaptığını da düşünmüyor zaten; çünkü o herkesin ölüp bittiği, bulmak için çaput bağlayıp dua ettiği alfa erkekleri böyle oluyor işte. Onlar doğru bildikleri yolda, kendi istedikleri şekilde ve kimse için durmadan gidiyorlar. "Sevgilim alfa olsun ama benim dediğimi yapsın, ben onu yöneteyim" yok, öyle olmuyor :) Ona göre ne istediğimizi iyi anlamamız lazım. Bakın orada hedeflerini aşkın önüne koymayan, özür de dileyen, alttan da alan Ferit var, ama hiçbirinizin Ferit çok müthiş, çok karizma, ovv ovv diye ölüp bittiğinizi görmüyorum. Niye? Hepiniz alfa istiyorsunuz, ama alfayı bulsanız bir ay dayanamaz, birbirinizi bırakırsınız. Yine İlişki Koçu'na bağladım, geçiyorum bu mevzuyu.

Yaaaa yaaaa yaaa. Arkadaşlar, çok söyledik, çok yazdık. Davamızda ısrarcı olduk, vazgeçmedik. Ve Engin ve Ceren arasındaki kıvılcım bir anda aleve dönüştü. Bir mimarın o sıkıcı dekorasyonlu, Modoko'dan döşenmiş evde oturmasını es geçerek, Ceroşumun yaptığı minik ama etkili dokunuşlarla totalde 22 saniyede nasıl Engin'in aklını başından aldığını gördük, izledik mi? Minnoşlaaar. Şimdilik bir 30-60-90 üçgeni oluşuyor gibi ama bizim gönlümüzün birincisi belli. Son anda kaçmasaydın iyiydi Engin, tam bir loser gibi davranıyorsun. Nasıl düne kadar hayatında bir kadın bile olmamış olabilir? Kendine gel Engin! Fakat Engin'i (istemsizce de olsa) şutlayıp baş başa güzel bir yemek yiyen Pırıl ve Ceren'e sonsuz sevgilerimi iletiyorum. Çok hoşsunuz. Aferin. Gerekirse o üçgenin hipotenüsünü atar, öyle yola devam edersiniz. Friends over Boys <3

Ve, yine bir klasik olarak kaçan balığın büyük olması sendromunu da gördük. Ferit senin yaptığın havaları yapınca nasıl bir anda değerli oldu, değil mi Selin? Akıllı bir kadın olan Selin, zaten son birkaç bölümdür içindeki Serkan'la vedalaştığının sinyallerini veriyordu. Ferit bu süreci azıcık hızlandırmış oldu, aferin. Evlenme kararı almanızı takdir ediyorum, bir hafta içinde evlenecek olmanıza ne desem bilemiyorum, ama daha önemlisi, anne babalarınıza haber vermeden koşa koşa gelip Serkan'a evlenme haberinizi vermenize gülüyorum. Ananız babanız Serkan mı sizin? 

- Çiçek?

- Evet... Çiçek...

- Mailden daha iyi tabii...

Herhangi iki erkeğin ilişkiler hakkında konuşmasının tam metni budur. Kelimeler değişebilir, kelime sayısı değişmez. 

Son düzlükte, tam da anlaşma tazelemişken, Selin ve Ferit'ten gelen yeni haber ile 44 gün hayalleri yıkılan Eda ve Serkan'ı gördük. Artık öyle kıyın kıyın, hem birlikte takılıp hem istemem yan cebime koy diyemeyeceksiniz gençler, oyun masası sizi kartlarınızı açmaya zorluyor. İşte rest!

MERVE DENİZ

Dipnot: Etrafta dolaşırken buralar hep dutluktu ne ara bu binayı diktiler buraya diyen Serkan, sen eşittir ben. İstanbul'da dolaşırken aynı şeyi düşünüyorum sürekli, daha üç ay önce boş olan yolda üç ay sonra bir gökdelen, bir alışveriş merkezi bulmak sıradan oldu. Yazık.





 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER