(Spoiler tabii ki içerir)
* Evet hikayemiz havaalanında başlayıp, Bitez’de şirin mi şirin bir evden geriye doğru sayarak devam ediyor... 72 saat geri sayalım ve Richie Rich tadındayız... Bir muazzam ev, bu çocukları nasıl çıkarmış sualini size sordurup, hayatı sorgulatacak cinsten bir anne, pek sevimsiz bir adet baba, iki nur topu cinsinden evlat ve bir minnoş köpek... Yatlar, katlar, gemiler… Gemilerde partiler... Son derece havalı anlayacağınız...
* Yıldız’ımız pek narin, pek güzel, üstelik hayırsever! Boş zamanlarını henüz detaylarını tam kapamadığım bir şekilde, kimsesiz çocuklara iyilik yaparak geçirdiğini tahmin ediyorum. Öylesine iyi ki, mücevherlerini bile bir çocuğun ameliyatı için nakte çevirecek cinsten. Hem de bunu ailecek battıklarını öğrendikten sonra yapıyor. Alkış lütfen!
* Evren, kompleks içinde, muhtemelen sahip olduklarına Yıldız’ın sayesinde sahip olmuş ama/ve bunun altında ezilmiş epey karaktersiz koca. Bunlar bir başına nakavta yetmeyecekmiş gibi bir de üstüne adamımız karısını boynuzluyor... Paket tastamam. İyice tiksinelim iyice, midemizi bulandırsın ki;
* Faryalı’ya yakın hissedelim kendimizi. Baştan durduğum yer belli olsun. Bunu da buraya koyayım yeri gelmişken; evet Timuçin Esen’i seviyoruz. Tatlı mı tatlı, besbelli vakti zamanında aşkının adını dağlara bile yazmış karakter... Yıldız’a tabii hala kesik. Ama ona da tam bağlanmamamız için kendisine kumar bağımlılığı ve bir ince deliliği yapıştırmışlar. Misal 25 sene aynı ofise git gel yapıp, bir sabah o ofise kalaşnikofla gelip herkesi tarayacak potansiyele sahip türden bir adam Faryalı. Ama sevince de tam sevecek belli! (Buradan Küçük Emrah’a selam olsun.)
* Bu üçünden girizgahı yaptım; zira bir aşk üçgeni izleyeceğiz besbelli ilerleyen günlerde. Gelelim çocuklara; Ateş Prens tam bir prens.. Milli takımda yüzmek ve Alara ile bir ömür, hedeflerinin arasında, anladık. Ama Alara da Alara be! Alara, Kız sen İstanbul’un Neresindensin şarkısını haykırmak istiyor insan... Alaramız Bodrum’da ikamet ediyor ve korkunç zengin bir ailenin kızcağızı... O kız o ana babadan nasıl çıkmış orasını hiç bilemedim deyip geçiyoruz kemancı Su’ya! Su bir içim su... Sevgilisiyle pek mutlular. Bir de iyi bir kız ya. Efendi, terbiyeli. ‘Mean girls’ havası yok dizide pek. Yani sıkıcı. Ama potansiyel vadediyor.
* Mesela Uzay Boşluğu! Ah o Uzay Boşluğu.. Korkunç derecede yılışık, besbelli baba parası yiyen, uyuz eşşek Uzay! Bir sırıtıyor, o dişler inci gibi meydana çıkıyor ve sebep olmasa bile sizi rahatsız ediyor. Bazı karakterler öyledir işte. Bu da onlardan. Uzay’a duyduğum hissiyatla, (MedCezir) Orkun Civanoğlu’na duyduğum hissiyat hemen hemen aynı.
* Aslı ve Kelebek umutsuz aşıklar olarak kendilerini belli ettiler! Emin olun beklemediğimiz ama aslen herkesin beklediği şeyler olacaktır ilerleyen bölümlerde.
* Evren Beyciğim’in en az kendi kadar sevimsiz, bir o kadar yüzsüz metresine hiç giresim yok ama haydi şuracıkta dursun. Azcık biraz Öldüren Cazibe umudum yok mu ? E, var tabii. İzleyelim görelim...