Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Anneliğin elli tonu

Meğer bir kadınla bir erkeğin imkansız sevdasının, güzel genç kızla yakışıklı patronunun bir türlü kavuşamamalarının, patlayan silahların altında yeşeren ikili, üçlü aşk hikayelerinin yanı sıra çok basit bir sevgiyi, bir kadının bir çocuğu sevmesini ekranda görmeye hasretmişiz. ‘Anne’nin izlenme oranlarını böyle açıklayabiliriz herhalde.
Neredeyse bir tabu olan ‘kutsal annelik’ kavramının sağı solu epeydir yoklanıyordu dizilerimizde. Ama ‘Anne’, bünyesindeki çeşit çeşit anneler aracılığıyla bu kavramı pat diye ekranın ortasına getirdi, hadi tartışın bakalım dedi bize: Anne olmak için doğurmak şart mıdır? Her doğuran anne olabilir mi?
Hadi hepsi aynı geceye toplanarak salı gecesini ‘anneler gecesi’ haline getiren ve tartışmaya farklı boyutlar katan dizi annelerine bakalım:

Ak ve kara anneler
Annesi onu terketti diye kalbi buz tutan Zeynep (Cansu Dere), ona annelik eden Cahide (Gülenay Kalkan), yıllar sonra kızını bulan Gönül (Vahide Gördüm), gözünü kırpmadan kürtaj yaptırmaya kalkan ama beceremeyen Gamze (Alize Gördüm) bir yana, ilk kez ekranda bu kadar net kötü bir anne izlememizi sağlayan Şule (Gonca Vuslateri) bir yana. Şule’yi önce ‘dayak, eziyet okey ama cinsel tacize uğrayacağına ben öldüreyim bari’ hissiyatıyla kızını battal boy torbaya koyup çöpe atan duvar suratlı anne olarak izledik. Şimdi zehir gibi acılaşmış ama bastıramadığı vicdan azabı ve iç sorgusuyla ansızın suratı allak bullak oluveren, olmayacak bir hayalin peşinde olduğunu kendi de bilen çaresiz anne olarak izliyoruz. Gerdan kıra kıra “Anneyim ben!” diye bağıran, kızının ve Zeynep'in sevgi dolu fotoğraflarını "Terbiyesiz!" diye çemkirerek parçalayan şirret Şule’ye can veren Gonca Vuslateri harika. (Anne, Star)

Kan kırmızı anneler
Bir mafya ailesinde anne olunca acılardan olduğu kadar, güçten ve servetten de pay alınıyormuş. Erkek egemen deyip geçtiğimiz bu dünyayı kadınlar parmaklarının ucunda oynatıyormuş. Çocuklarına başkasından kardeş gelmesin diye cinayet organize eden Meryem (Deniz Çakır), yıllarca didindikten sonra gelen bebeğini kaybeden gönül dostuna kendi çocuğunu verip hiç renk vermeyen Hatice (Sevinç Gürşen) ama en çok “Ben olmasam bunlar sokaklarda ölecek,” diyebilecek kadar vaziyete hakim, devletle pazarlığa oturacak kadar kendine güvenli Hayriye Hanım'ın (Sabina Toziya) sözü geçiyor alemde. Bu kadınların hepsinin gözü pek, hepsi çocuklarından daha acımasız. Şimdi bir de Hızır'ın oğlu Hızır Ali'yi koca delikanlı olana kadar kimselerden habersiz tek başına yetiştirtirip kahvaltı sofrasına hediye gibi bırakan Ceylan (Sanem Çelik) çıktı başımıza. Daha doğrusu Meryem'in başına. Bu iki anne fena kapışacak. (Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, atv)

Pembe ve gri anneler
Bütün aileyi, hatta kocasının evlilik dışı kızını da kucaklayacak kadar şefkatli, sevgi pınarı, becerikli anne Süheyla Hanım (Seray Gözler), hep haddini bilen ve kızını had konusunda sık sık uyaran evin hizmetlisi Aysel (Serap Önder) ve hırs küpü bir kötülük makinası olmakla birlikte çocuğunu hiç ihmal etmeyen Zeynep (Pelin Öztekin) en klasik anne tipleri. 'Hayat Şarkısı’nın sıra dışı anneleri ise çocuğunu karnındayken satıp sonra pişman olan Filiz (Almila Bağrıaçık), küçücük yaşından beri kardeşine annelik eden sonra da onun çocuğunu büyüten Melek (Ecem Özkaya) ve doğurmadığı çocuğun anneliğini hakkıyla yapan Hülya (Burcu Biricik). Fakat ortalık fena karışmış durumda. Filiz geç kalkıştığı annelikten feragat etti, hayatı boyunca çocuk sahibi olamayacağını düşünen Hülya biri kucağında, biri karnında biri de hayatında üç çocuğun annesi oluverdi. Ama Melek de annelikten vaz geçmeyecek. Kafkas Tebeşir Dairesi'ne kadar yolu var bu işin. (Hayat Şarkısı, Kanal D)

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER