Bir kadın; neşeli, güçlü, cesur, hayatı doyasıya yaşayan, aşkı dibine kadar sıyıran, sevilmeyi bekleyen küçük bir çocuğu taşıyan bir kadın. Ve bir adam; sevilmemiş, ürkek, aşkın ne demek olduğunu bilmeyen, yalnız, sevilmeye muhtaç, gözlerinde kalp kırıklıklarını taşıyan bir adam. Bu adam bu kadını severse nasıl olur, neler olur hep beraber inceleyelim.
Bu adam bu kızı çok güzel sever öyle güzel sever ki kıskançlığın ne demek olduğunu ilk kez bu kız öğretir ona, ilk kez kıskançlık damarlarının kabardığını hisseder genç adam ve ilk kez teslim olur o duyguya.
Bu adam aşık olur genç kadına öyle güzel aşık olur ki uçurum kenarında yardım bekleyen elin çaresizliği gibi aşık olur, öyle güzel muhtaç olur işte.
Bu adam genç kadını öper, öyle güzel öper ki dudaklarındaki tuzlar birbirine karışır, öylesine şehvet dolar ki son nefesinde o dudaklarda ölmek ister.
Bu adam genç kadına yaralarını anlatır, gösterir, dokundurur, iyileştirmesini ister, yanında olup "her şey geçti" demesini ister; bu adam bunu çok ister.
Bu adam genç kadını öyle güzel anlar ki dünyadaki hiçbir insan böyle güzel anlayamaz, anlatamaz. Anlamak için çaba sarfeder genç adam sırf sevdiği kadına daha yakın olabilmek için, onun yaralarını sarabilmek, onunla bir bağ kurabilmek için var gücüyle anlamaya çalışır genç kadını ve anlar da...
Bu adam genç kadının hayaline girer onunla hayalinde bile doyasıya öpüşür. Kendi hayallerinin güzelliğini genç kadına da bulaştırır; öyle güzel hayal kurar işte.
Bu adam genç kadının yanında elinden oyuncağı alınmış bebek gibi ağlar, döker içini; çünkü bilir bu dünyadaki tek limanının genç kadın olduğunu, çünkü bilir genç kadının onu yargılamayacağını.
Ali, Selin'i altı yaşında babasının bisikletten bıraktığı günden beri bekliyor aslında; çünkü o çaresiz, muhtaç küçük bir çocuk hala. Sevgiye, ilgiye, aşka ve en önemlisi anlaşılmaya ihtiyacı var. Bu adam çok masum, kırgın, ürkek biri; bu kadın ona iyi gelecek çünkü yaraları aynı, çünkü beraber iyi olacaklarını biliyorlar çünkü beraber dünyaya bile meydan okuyabilirler.
Ali'nin Selin köşesi kapalı bir kutu gibi, gizli; kimseyi oraya almıyor kimsenin girmesine izin vermiyor Selin'in bile; çünkü korkuyor bu büyü bozulacak diye, çünkü korkuyor yine bisikletten düşecek diye. Ali Selin'i tahmininden fazla seviyor çünkü biliyor bu kadın onu severse güzel sever, bu kadın ona bir ömürden fazla yeter, bu kadın ona aşkı yaşatır, doruklara ulaştırır.
Ali'nin Selin köşesi aşkın çaresizliğini anlatıyor; bize yaralı bir ceylan misali ordan oraya savrulduğunu, kendinden uzaklaştırmak için elinden geleni yapıp, üstüne pişman oluşunu anlatıyor.
Beni de Ali'nin Selin köşesi gibi köşesi olan biri sevene kadar yalnız kalmak dileği ile Selin'in Ali köşesinde görüşmek üzere hoşça kalın!