Reklamlarda kadın takımlarımızı mistik yaratıklara dönüştürme sevdamız bitmedi bir türlü. Periden sultana her şey olmaları yetmiyormuş gibi bir de “güzeller güzeli” Potanın Perileri çıktı şimdi Garanti’nin yeni reklamında. Kenan Doğulu sürprizi –biraz korkunç olsa da- şahane, dinlemek istedikleri şarkı da “Güzeller İçinden” olmuş olabilir. Bütün bunlar basketbol oynayan kadınların reklamda “güzeller güzeli” denilerek metalaştırılmasını meşrulaştırmıyor. Basketbolcu yerine güzel kadın gören varsa orada hakikaten psikolojik bir sorun mevcut demektir. Neyse, Türkiye’de Kadın Basketbol Şampiyonası’nın düzenlendiğini de hatırlatmış olayım böylece. Türkiye’nin grup maçları saat 19.00’da NTVSpor’da.
Dizi yapımcıları evlerinde oturup dizi izlerken “Aa şu azıcık rolü olan figüran nasıl da abartılı oynamış, vallahi helal olsun bunu hemen başrol yapmamız lazım” falan mı diyorlar? Yahu küçük oyna geç işte, deli oynayan kimsenin ekranda tutunduğunu görmedim şu ana kadar.
Benim Adım Gültepe’deki yastık basarak anne öldürme sahnesi aşırı dramatize olduğu için çok eleştirildi. Dizinin genelinin kabul edilir dramatik sınırı çok aştığına katılmakla birlikte Takoz Mehmet’in kararını savunmama izin verin. Anneniz hasta yatağında ilaç bulamadan ölümü bekliyorsa ve siz de çaresizlikten ne yapacağınızı bilemeyecek durumdaysanız, kadına küçük oğlunun ölümünün acısını yaşatmamak bir seçenek olabilir. Katıldığımı ya da aynısını yapacağımı asla söylemiyorum, en nihayetinde bir insanın nasıl öleceğine ancak o insanın kendisi karar verebilir, yine de karakter motivasyonunun ucundan kıyısından tutabiliyorsanız o sahne aşırı dramatik değildir.
Yabancı diziler adına geçtiğimiz Pazartesi en kutlu en yüce doğum gününü geride bıraktık. Friends’in yirminci, Lost’un onuncu yaşıydı. Ülke çapında da şenliklerle kutlandı nitekim. Lost’tan daha çok sevdiğim, daha fazla değer verdiğim diziler oldu ama dizi izlemeye başlamam ve obsesyon derecesinde peşinden koştuğum tek dizi olmasıyla hala çok özeldir benim için. Friends ise bambaşka elbette, hala sıkılmadan izleyebildiğim nadir işlerden. Şimdi bir de utanmadan karşılaştıracağım bu ikisini.
Friends; George Harrison’dır, The Beatles’tır, Here Comes the Sun’dır. Her an rahatlatma-naneli limonata içmişçesine ferahlatma işlevi görür. Lost ise Kanye West’tir, Love Lockdown’dır, Yeezus’tır. Dehası tartışılmaz ama divanın kralıdır, mutlaka ilgi ister, illa ki zamanınızdan çalmak ister.
Lost; Charles Dickens’tır, Büyük Umutlar’dır, hatta Estella’dır. En güzel umuttur, büyürken gıptayla bakılandır ancak büyüdükten sonra ulaştığın şeyin değil, gittiğin yolun önemli olduğunu öğretir. Friends ise J. D. Sallinger’dır, Catcher in the Rye’dır. One-hit Wonder’dır ama öyle bir harikadır ki her okuduğunuzda kendine hayran bırakır.
Friends; Geleceğe Dönüş’tür, her izlediğinizde ayrı güldürür, her karşılaştığınızda ne güzelmiş dedirtir. Lost ise Artificial Intelligence’tır. Şahane bir fikrin kusursuz çekilmiş halinin ekrana yansımasıdır ilk başta, bir noktadan sonra ise hayal kırıklığı ile doludur, kendine âşık olur, âşık oldukça da batar, içinden çıkamaz-çıkılmaz hale gelir.
Lost flörtözdür, sedüktrözdür, sizi ağına aldığında kurtulamazsınız, çeliktendir o ağlar, kurtulmak da istemezsiniz, hiç bitmesini istemediğiniz one-night stand’dir, boot ycall’dur. Her çağırdığında gidersiniz, çağırmayınca kafayı yersiniz, âşık olduğunuz tek taraflı serbest ilişkidir, kullanır atar, gözünüzün yaşına bakmaz. Çekicidir, gizemlidir, kusurları ayrı güzel kılar, yıllar sonra karşılaştığınızda bozmuş, çok bozmuştur, önünü alamamışsınızdır ama yine de dinlemek istersiniz hikâyesini. Friends ise birlikte hayat kurmaya karar verdiğiniz partnerinizdir, dünya tatlısıdır, yaşamı bütün kılar, içinizi ısıtır.
Friends; altın orandır, herkesin ulaşmaya çalıştığı şeydir, kusursuzdur, kusursuz olduğu için de değişmez, daha da önemlisi değiştirilemez. Lost ise helezondur, hipnotize eder, ekrana çiviler, ne zaman istiyorsa o zaman bırakır sizi ama bıraktığında da doldurulamaz yeri.
Lost Ankara’nın soğuğudur, on kişi bir odaya doluşulup izlenendir. Sabah ezanıdır, günün en karanlık anıdır, ayazdır, cam buğusudur. Konuşulan, tartışılan, paylaşılandır. Emektir, emeğin doğası gereği kavgadır. Friends ise İzmir’in denizidir, ne zaman canınız sıkılsa 20 dakika başında otursanız bütün sıkıntılarınızı bitirir, her zaman oradadır, baba kucaklaması, anne sevgisi, kardeş sesidir.
En nihayetinde Friends Happy Birthday to You’dur. Her yerde söylenir, sözlerini herkes bilir. Aklıda kalıcıdır, zorlamaz insanı, hemencecik biter. Lost ise Kutsi feat. Petek Dinçöz Doğum Günü’dür. “Sen aşk nedir bilir misin sevgilim, Bu güne nasıl geldik, Elimizdeki güzel sevginin, Kıymetini bilemedik”tir.
Nice Mutlu Yıllara.