ATV yılbaşı gecesinde, başrollerini Pelin Karahan ve Yurdaer Okur’un paylaştığı Yeter dizisini 20:00’da yayınladı. Herkesin sofra başına şarkılı türkülü eğlenceli bir gece geçirmek için oturduğu bir gecede, duygusal şiddete maruz kalan çaresiz bir kadının hikâyesini yayınlamak cidden iddialı bir hareket. Sırf bu kadar güvendikleri nedir diye merak edip izleyen birçok insan olduğunu sanıyorum. Benim gibi sonuna kadar sabretmişler midir ondan emin değilim ama. Ben bu yazıyı yazarken ratingler açıklanmadığı için neticeyi de bilemiyorum. Öte yandan yaptığıma değdi mi ondan da pek emin değilim.
Yeter’in konusu şöyle; Aylin (Pelin Karahan) ünlü bir beyin cerrahı olan Yekta Harmanlı (Yurdaer Okur) ile evlidir. Kocasıyla üniversite yıllarında tanışmıştır (Aylin ne okumuştur, necidir henüz bilmiyoruz) ama kocası çok başarılı, saygın bir doktordur. İlk başta rüya gibi başlayan evlilikleri Yekta’nın içindeki psikopatın ortaya çıkmasıyla birlikte kâbusa döner. Yekta, karısına ve çocuğuna duygusal şiddet uygulayan ağır bir psikopattır. Babasını izleyerek büyüyen oğulları Kaan da giderek kafayı çizmekte, gaddar bir velede dönüşmektedir. Karnı burnundaki Aylin bir çocuğun daha hayatının kaymasına razı gelmez, arkadaşlarının ve akrabalarının yardımıyla, çocuğun ölü doğduğunu söyleyip, kocasından kaçırır. Bir gün, gücünü toplayıp kızını onun adına büyüten abisinden geri alıp, çocuklarıyla birlikte yeni bir hayat kuracaktır.
Yekta Harmanlı, kontrol delisi, hata affetmeyen etrafındaki herkesi doğduğuna pişman eden habis bir karakterdir. Fakat işte bu Yekta o kadar çok kendini kasıyor ve her şeye bağırıp çağırıyor ki, beş dakikadan sonra hiçbir inandırıcılığı kalmıyor artık; bir karikatüre dönüşüyor. Evde çocuğun top oynamasına kızıyor mesela, çocuk top oynarken çerçeveyi kırınca camları tek tek eliyle toplatıyor, sonra çocuğun elleri kanıyor, ama o hiç oralı değil, ceza vererek öğretmek taraftarı falan.
Aylin ise, çaresiz, kocasından ödü kopan eli kolu bağlı bir kadın. Habire Yekta’dan özür diliyor. Her durumda öyle pasif, öyle korkak ki, tavşan gibi gözlerini açıp donup kalması biraz sıkıcı oluyor.