Survivor’da yine olaylar olaylar. Duygu’nun elenmesinden sonra, çok süper kavgalar ve neşeli sahnelerin sebebi olan bir diğer isim Seda’nın da elenmesiyle kalbim epeyce kırık aslında. Önceki haftalarda Fulya’nın elenmesi çok bir etki yapmadı bana kalırsa adada. Geçen hafta ise Serenay’ın birinci olmasından sonra, eğer Ahmet Dursun mide rahatsızlığı sebebiyle gitmeseydi kim giderdi bilemiyorum, belki o zaman ortalık karışabilirdi. Hoş, Ünlüler Adası’nda ortalık zaten çoktandır karışık. Serenay’ın, Merve Aydın’ın ismini verme hayali geçen Survivor’dan beri herkesin malumu, ama bunu yapmak için bu kadar erken bir zamanı seçer mi onu bilemiyorum, sonuçta en çok oyun kazanan kadın yarışmacıyı, ada birleşmesi olmadan elemek de mantıksız.

Gelelim Seda’nın elenmesine. Dokunulmazlığı Gönüllüler kaybettiğinde Begüm’ün isminin çıkacağı az çok belliydi, ama ben aslında Seda’nın isminin de verileceğini düşünmüyordum, çünkü  Turabi’nin “Performansı kötü olanı değil, sevmediğim insanı yazarım,” deyip durmasından ötürü. Hilmicem de Turabi’yle yakın olduğundan, onun sevdiği insanı yazmaz diye düşünmüştüm ama çocuk resmen bir tabaktaki pirinç sayısından doğru vurdu Seda’yı. Geçen hafta, bir Gerçek Kesit bölümünden fırlamış gibi duran Seda’nın zıpkınla denize açılıp kaybolması vardı ki mesela, sırf o sürreel anlar için bile iki hafta daha izlerdim Seda’yı. Aşırı makul olunması Survivor adasında takdir ettiğim bir durum değil. Şimdi Gönüllüler adası, Bozok ve Sahra kavgalarıyla dolacak gibi geliyor bana, ki nerede Seda’nın neşesi, nerede Sahra’nın hırçın kavgaları. Bir de Sahra’nın “Biir insanın peşinden giden insanları anlamıyorum,” demesi, kendi Survivor’ının dörtte üçünü acıklı bir Turabi hayranlığı ile geçirdiğini hatırlattı bana. Begüm’ün eleme gecesi Turabi için söylediği ‘süper kahraman logosuna ismini yazmakla süper kahraman olunmuyor’ temalı konuşması ise epey yerindeydi. Gerçi ben de çizgili çorap giyilerek süper kahraman olunduğuna inanırım, sonuçta süper kahramanlık insanın kendine yakışanı giymesidir.

Hasan’la Turabi kavgaları da olacak gibi ama, Hasan can sıkıcı derecede aklı başında bir insan olduğu için, çok uzamayabilir. Bana böyle sündükçe sünen, ‘Bu saatte pilav yapmaya kim karar verdi?’ kadar temelde manasız olan, ama adayı ikiye bölen kavgalar lazım.

Ünlüler adasında ise, Ahmet’in Merve’yi perişan eden gidişinden sonra (Merve Aydın böyle hiç üzülmez gibi durduğu için herhalde onun ağlaması filan insanı daha bir etkiliyor), şimdi de Anıl’ın sakatlığıyla beraber bir erkek daha az olacaklar oyunlarda. Gerçi Anıl, “İki haftada eskisinden de iyi olacağım,” deyip ağladı ama, nereye oluyorsun? Bir ay sürer en azından eskisi kadar efektif yürüyüp koşabilmesi, tabii o arada Team Merve Oflaz da gider Anıl’ı yazar bence bu bahaneyle. Tabi Anıl o sırada halk oylamasında birinci olup elenmeyebilir de, ama Serenay faktörü de var. Oralarda işler karışık. Merve Oflaz’ın yavru fare karşısında öyle fazla ağlaması ne kadar acayipse, Anıl’ın “Bana bile fareye ağladıkları kadar ağlamadılar,” demesi de bir o kadar manasız tabii. Sana niye ağlasınlar? Bileğinde bağ koptu, parkurda atlayıp zıplayamayacaksın diye kim neden ağlar? En fazla elerler seni.

Oyunlarla ilgili fazla bir meramım yok, zaten tamamını izleyemediğim için. 5-5’ten sonrasında sıkılmaya başlıyorum açıkçası. Merve Aydın hala iyi ama, geçen gün de Bozok Özlem’i oyunlardan sonra nefes nefese kalmadığı için yeterince efor sarfetmemekle suçladı. Belki nefesini kullanmayı bilmiyor, bundan daha mantıksız bir kızma olabilir mi yani? Kaç yılın sporcuları neden o kadar nefes nefese, onu anlamak daha zor bence mesela. Kadınlardan favorim hala Nadya, her an daha mantıklı şeyler yapıyor, söylüyor. Dil farkından mı emin değilim ama, manasız cümle sayısı minimumda. Kavga çıkaran insanların adada kalmasını isteyip, favorimin Nadya olması da şahsi ikiyüzlülüğümse demek. Yeni bir ödül oyununda görüşmek üzere, esenlikler dilerim yarışmacılara.