Yemek, tüm dünyada özen ve iyiliği çağrıştırır, insanları birleştiren en temel şeylerden biridir. O sırada ne yediğinizden, gelecek hafta hangi restorana gitmeyi planladığınıza kadar çok çeşitli sohbet konularının ortak noktasıdır. Medyada da uzun bir süredir, yemek zahmetli bir iş olarak gösterilmekten çok, insanları bir araya getiren bir eğlence formu olarak görülüyor.

TV8 neredeyse her gün yayın saatini değiştirse de, büyük kararlılıkla takip ettiğim yeni bir program var; Ver Fırına. Sunuculuğunu Burcu Esmersoy’un üstlendiği programın jüri üyeleri, Arda Türkmen ve Emel Başdoğan. 12 yarışmacı teknik ve kendini göster bölümlerinde yarışarak değerlendiriliyorlar. Her üç programda bir yarışmacı eleniyor. Bugün itibariyle örneğin, dört yarışmacı kalmış durumda.

Programın orijinal formatı ise İngiltere’de izlenme rekorları kıran, 15 ülkeye uyarlanmış olan The Great British Bake Off. The Great British Bake Off , 2010’dan beri yayınlanıyor, şu anda altıncı sezon için yarışmacı başvurularını alıyor. Adından da anlaşıldığı gibi İngiliz değerlerini ve kültürünü yansıtıyor. Kökleri Viktorya zamanına kadar uzanan, akşamüstü davetlerinde yemek için geliştirilen pasta ve hamur işinin yalnızca tekniğini değil, tarihini ve ülkenin kültüründeki yerini de tıpkı bir belgesel gibi anlatıyor. Örneğin Lancashirelı gelinlik çağdaki kızların hünerlerini sergilemek için yaptıkları Courting Cake’i anlatırken, dokuma fabrikalarında çalışan kadınların ve madenlerde çalışan erkeklerin nasıl piyasa yaptığını, nerelerde buluştuğunu illüstrasyonlarla ve röportajlarla anlatıyor. Ver Fırına’da henüz yiyeceklerin tarihiyle ilgili bu tür ilginç bilgiler veren, aktüel röportajların yer aldığı bir bölüme denk gelmedim. Belki daha sonra yaparlar.