Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Vatanım Sensin’de sinemasal izler: İşgal, mekan ve alternatif destanlar

Özellikle tarihe dayanan senaryolar yeni bir tür gerçeklik inşasıdır. Hiçbirimizin görmediği, deneyimlemediği olayları tarihi belgeler ve arşivler yardımıyla olabildiğince inandırıcı bir dille aktarmak gibi zor bir görevleri vardır. Mekan, bir yaşam kültürü ürünü olduğu için, karakterlerin mekanın içinde nasıl hareket ettiği ve mekanı nasıl kullandığı anlatılan döneme ve o dönemin yaşam kültürüne aitliklerinin en önemli göstergesi olurken bir yandan da senaryo kurmacasında vazgeçilmez bir araca dönüşürler.

20. yüzyıl başında Yunan kuvvetlerinin İzmir’i işgalini ve karşı direnişi anlatan Vatanım Sensin’de mekan senaryoya inandırıcılık katmaktan çok ötede aslında hikayenin tam merkezinde yer alır çünkü işgal, erk ve devlet kurumlarının yüzyıllardır şekillendirdiği kent ve mekan üzerinde kontrol sağlayarak otoritesini ilan eder (1). Dizide bir zamanlar Türklere ait olan sokaklara çıkma yasağı ile başlayan işgal süreci tesadüfi bir kurgu değildir. Resmi ideolojik tarihin Yunan işgalinin sona erişini Yunanlıların denize dökülmesi ile tasvir etmesi ise İzmir’in bütünüyle ele geçirilmesinden çok sahil kıyısının ele geçirilişine yapılan bir göndermedir. Yunan işgalinden çok önce 19. yüzyıl ortalarından başlayarak İzmir kentinin kıyı şeridi çok katmanlı ve kozmopolit yapısı nedeniyle zaten bütünüyle Osmanlı kontrolünde değildi. 19. yüzyılın ortalarında İzmir’de 17 ayrı ülkenin temsilcilikleri bulunuyordu. Çoğu Kordon’da yer alan temsilcilikler özellikle Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar ve Hollandalıların yoğun olduğu ticaret ağı ile İzmir’e, diğer Anadolu kentlerinde olmayan hareketli bir gündelik hayatı da beraberinde getirdi.

Kordon, kentin ticari faaliyetlerin arttığı yıllardan itibaren özel limanları olan yabancı şirketlerin, gümrük binalarının, posta ofislerinin, çoğunlukla şık giyimli Levanten kadınların kullandığı sosyal mekanların, azınlıklara ait  iş yerlerinin ve konutların hakimiyetinde oldu. Kapitülasyonlarla haklar elde eden ve ticaretle zenginleşen Levantenler, yerleşmek için Şerife Yorulmaz’ın XIX. yüzyılda Kozmopolit Bir Ticaret Kenti: İzmir başlıklı makalesinde ifade ettiği gibi kentin en gözde bölgesi Alsancak ve çevresini tercih ediyorlardı. Frenk mahallesi adı verilen bu bölgede Paris’i aratmayacak konfeksiyon mağazaları bulunmaktaydı (2). Bu bölgeler kendilerine ait temsilcilikleri ve idarecileri ile işgalden çok önce kentin en güneyinde kalan Türk mahallesinden görünmeyen bir sınırla ayrılmışlardı. Vatanım Sensin’in bir izleyici olarak benim için önemi diğer dizilerin yapamadığını yani kıyı şeridini ve kentin fiziksel yapılanmasındaki bu tarihi gerçekliği işgalle birlikte keskinleştirip, resmileştirerek senaryonun doğal bir parçası haline dönüştürmeyi başarmasından gelir.

Dizide, sahilin kamusal mekanları ile Batı’daki örneklerinin başarılı birer kopyası olan ‘patisserie’ler (pastane), sinema salonlarındaki gündelik hayat ile direnişin örgütlendiği kentin iç kısmındaki kamusal alanlar; pazarlar, kahvehanelerde süren gündelik hayat birbirine karışmaz, görünmez sınırlarla birbirlerinden ayrılırlar. Bu ikisi arasında rahatlıkla hareket edebilenler askeri ve kolluk kuvvetleridir. Nadiren de olsa modern kıyafetleri ile kentin iç kısmına sızanlar kentin genelindeki hakimiyetin sivil ifadesidir. Direnişin baş aktörleri, bulunmaları en beklenmeyen yere yani sahile çoğunlukla ‘espionage’ (casusluk) faaliyeti için inerler. Vatanım Sensin’de Kordon’da rahatlıkla gezen ve bu sınırları umursamayan tek karakterin Yıldız olması, evlendirildiği Mustafa Sami’den bu konuda uyarı almış olması ve vazgeçemediği Yunan teğmenle en yakın sahnelerinden birinin yine Kordon da gerçekleşmiş olması mekanın karakterle anlatılmasına muhteşem bir örnektir. Ailenin diğer üyelerinden Ali Kemal, işlerini ve ticaret yapacağını iddia ederek kıyı şeridini kullanır; bu, direnişle arasına koyduğu belli belirsiz mesafenin ve bahanelerin karakterin mekanı kullanmasına etkisidir.

Yıldız’ın aksine Hilal’in gündelik hayatın ritmi gereği Kordon’da bulunmuşluğu neredeyse yok gibidir. Yunan başbakan yardımcısının gelişini sabote etmek için düzenlenen eylem gibi radikal olaylar için sahile inen Hilal’in hayatını ev, matbaa ve hastane üçgeninde anlatan hikaye, genç kadının hedefi belli hayatına dair en önemli göstergedir. Öyle ki senaryo her seferinde Hilal’e aşık Yunan teğmeni hastaneye getirecek bir sebep bulmak zorunda kalır. Kaçak Albay Cevdet’in evi gözetlenecekse teğmenin o işi üstlenmesi de doğaldır çünkü Hilal’i görebileceği başka bir zaman ve mekan yoktur. İlk yakınlaşmaları için matbaanın seçilmiş olması da Hilal’in gündelik hayatının bir parçası olması nedeniyle mekanı hikayenin parçası haline getiren kurgu açısından seçilebilecek en doğru yerdir. Yazıyı yazmadan önce araştırdığım kadarıyla sosyal medyada Leon ve Hilal’i Kordon da kamusal alanda, çeşitli mekanlarda görmek isteyen izleyiciler var. Şimdilik ancak rüya sahnesi olarak karşımıza çıkabilecek bu sahneler için çok uzun zaman beklemek gerekecek çünkü bugün Hilal’in, Leon’la böyle bir kamusal alanda görülmesi Hilal’in işgali meşrulaştırdığının ilanından öte bir şey olmaz, eğer tabii Hilal’in başka bir ajandası ve planı yoksa.

Önceki bölümde patlamanın Kordon’da ve tam Türklerin toplandığı sırada gerçekleşmesi de yine mekanın senaryonun diline dönüşmesidir. Leon’un da yazısında altını çizdiği gibi Kordon kozmopolit yapısıyla özellikle hedef seçilmiştir. Savaş tam da 17 ayrı milletin temsiliyetinin bulunduğu Kordon’u ele geçirenin zaferiyle sonuçlanacaktır. Türk mahallesine gelince de hikaye bu sefer o dilden mekanı ve gündelik hayat kodlarını araç yapar. Vatan haininin evi yakılarak gözdağı verilir, “Müslüman evine ayakkabıyla girilmez,” diyerek sınırlar tekrar çizilir, gece vakti destursuz eve dalan işgal kuvveti de olsa durdurulur. Yunan komutanın yaşadığı ev de eskiden İzmir’in zenginlerinden olan bir Osmanlı ailesine aittir. Senaryo, işgali mekan üzerinden okutma fırsatını değerlendirmeye devam eder.

Özellikle son on bölümdür mekanla kurulan dil sinemadan beklenmesi gereken yeni bir anlatım dilidir ve bir televizyon dizisi için de yerinde bir denemedir. Seyirci eğer direnişin baş aktörleri kıyı şeridinde bir buluşma ayarlıyorlarsa veya bir sekansta orada görünüyorlarsa arkasından hikâyeyi sarsacak bir olayın geleceği konusunda doğal olarak uyarılmaya başlar. Direnişin aktörleri Cevdet, Mehmet, son bölümler itibariyle Ali Kemal, her kılıkta ve her mekanda bulunabilen Yakup tam da yıkmaya geldikleri ve uzun süredir Türk toplumunun iradesi dışında çizilen sınırları işaretler gibi Kordon’da haberleşir ve örgütlenirler.


Sözlü anlatım üzerine kurulu, replikleri fazlaca önemseyen Türk sinemasının (3) ve dizi sektörünün zaman ve mekanla kurmakta zorlandığı ilişki Kordon’da yeniden tarif edilir. Meral Özçınar, Toplumsal Kültürel Zaman Mekan Algısının Anlatı İnşasındaki Yeri ve Örnek Film İncelemeleri adlı yazısında Yeşilçam sineması için “Filmlerdeki kişiler, mekân ve zamanla kurdukları ilişki üzerinden değil sözcüklerle anlatılır. Bu nedenle filmlerde çok fazla diyaloga rastlanır. Görüntünün sözün arkasında olduğu söz konusu filmlerde, gerçekçi bir mekân kullanımından söz edilemez,” der. 2000’li yılların başından örneklediği çok az sayıda Türk filminin mekanı kullanabildiğine dikkat çeker. Her diziyi bu bağlamda incelemediğim için kesin yargılardan kaçınarak söylemeliyim ki Vatanım Sensin zaman ve mekanı senaryonun parçası haline getirerek mekanı olaylara fon oluşturan dekor olmaktan çıkarabilecek potansiyele en yakın iştir. Dizide senaryonun diline dönüşen sayısız mekanlar var. Hepsini buraya toplamak yerine kendimce başarılı bulduğum birkaçını derledim. Umarım izleyicilerin seyir zevkini arttırmak adına ufacık da olsa bir katkım olmuştur.

                                                                                                                                                               

                                                                                                                                                                     İKİNCİ SAYFADA DEVAM EDİYOR

 

(1) Cem Eren Güven, İşgal Hareketlerinin Değiştirdiği Mekan Pratikleri‘nin Düzen ve Düzensizlik Halleri Üzerinden Okunması

(2) Şerife Yorulmaz, XIX.yüzyılda Kozmopolit Bir Ticaret Kenti: İzmir

(3) Meral Özçınar, Toplumsal Kültürel Zaman Mekan Algısının Anlatı İnşasındaki Yeri ve Örnek Film İncelemeleri

1 2
Urban Fringe
24/03/2017 10:45
YORUMLAR




DİĞER HABERLER