Bir kaç yıldır yakın bir arkadaşımın ısrarlarını dinlemeyip Suits izlemeyi hep erteledim. Ben erteledikçe bir şekilde dizi karşıma çıkıp durdu. Üç ay önce ameliyat oldum ve Suits gibi ertelediğim dizileri yattığım yerden seyretmeye başladım. Suits’i ise yerli uyarlaması geliyor haberlerini okuduktan sonra izlemeye karar verdim.
Hali hazırda üçüncü sezonun son bölümlerine kadar seyrettim. Amerika'da şu an sekizinci sezonu yayında. Dizinin bu kadar sezondur seyredilmesinin ve izleyeninin bu kadar fazla olmasının sebebi karizmatik Harvey Specter karakterinin yanı sıra yazıldıkça gelişen, katmanlı senaryosu bana göre. Birinci ve ikinci sezonunda hikayeyi stajyer avukat üzerinden açan senaristler üçüncü sezonda hikayedeki altı ana karakteri işleyerek ve onlar üzerinden dramasını genişleterek sekiz sezonu görmüş. Suits, House Md. gibi sabit mekanda anlatılan karakter hikayelerini sevenler için biçilmiş kaftan. House Md.’yi köpekler gibi özlediğim bugünlerde açıkçası bana ilaç gibi geldi. Gabriel Match, oynadığı Harvey Specter karakteriyle Gregory House ile hayatımıza giren Hugh Laurie karizmasını yakalamış.Suits’deki altı ana karakterin hepsinde her normal insanın yaşayabileceği psikolojik insancıl sorunlar var. İlk iki sezon Harvey başarılı ve tuttuğunu koparan Manhattan insanı profili çizerken Mike eline geçen fırsatı döke saça kullanmaya çalışan bir çaylak, Louis işkolik, sinsi, dalavereci ama sanatçı ruhlu bir manyak, Jessica tam bir ana kraliçe; Donna iş bitirici, gözü kulağı açık her eve lazım bir kadınken, Rachel ise verilen işi sebat ederek yapan, sosyal konumunu belli etmeyen kariyer peşinde bir kadın. Üçüncü sezon ile birlikte senaristler hikayelerini olgunlaştırırken karakterleri de seyircinin empati kurup sekiz sezon boyunca peşine düşeceği hale getirmeye başlamışlar.
İlginçtir ki hikaye erkek hikayesiymiş gibi görünse de anaerkil bir yapıya sahip. Güçlü erkek portrelerinden ziyade iki güçlü kadın karakterin himayesindeki erkek karakterler öne çıkıyor. Naçizane psikolojik okumam şöyle ki; bu iki kadın karakter yani Jessica ve Donna diğer üç erkek karakterin annesi figürüne denk düşüyor. Senaristler Harvey, Mike ve Louis’i bu iki kadının anne gibi onları onaylamasına muhtaç veya müptela erkek çocukları gibi yazmaktan çekinmemişler. Jessica otoriter anneyken Donna anaç, sevgi dolu anne rolünde. Bu iki kadını giydirirken bile annelik sembolü olan memeler üzerinden giydirmişler. Otoriter Jessica’nın muhteşem fiziği, seyrettiğim üç sezon boyunca bir kere bile meme dekoltesi ile gözükmezken anaç Donna’nın muhteşem fiziği cömert meme dekoltesi ile süslenmiş. Yani dizi bütününde bunun gibi psikolojik ayrıntılarla dolu.
Hikayedeki altı ana karakterin ortak yanı her birinin sinemasever olması.Karakterler kült filmleri alıntılayarak diyalog kurmayı çok seviyorlar. Ve tabii kült dizilere referans vererek sahneler bile yazılmış. Bu da dizinin seyirciyi avucuna aldığı başka bir unsur. Seyrederken acaba bu bölüm hangi filmden veya hangi diziden replik alıntılayacaklar diye neşeyle bekliyor insan. Maalesef bizim senaristlerimizin bu ülkenin kült dizilerine referans vermesini geçtim, karakterlere film seyrettiren yok denecek kadar az. Suits’de her karakterin ayrı ayrı zevkleri var. (sinema, müzik, opera, bale, tiyatro ve spor) karakterleri iş çıkışı bu aktiviteleri yaparken görüyoruz sıkça. Bize uyarlandığında bunlar olacak mı mesela? :)))))))))))
Karakterlerin adalet ve hukuk evreni içinde koşturdukları bu hikaye, Amerikan adalet sisteminin dizi üzerinden cesurca sorgulanması, dizi bizim ülkemizde uyarlandığı takdirde pek de mümkün olmaz. Tahminimce hikaye uyarlandığı takdirde, çaylak Mike’ın foyasının ne zaman ortaya çıkacağı üzerine döner. Muhtemelen dizi burada sekiz sezon süremeyeceği için Suits’in mükemmel kurgulanmış hikayesi güdük bir kaç-göç kurgusundan öteye maalesef geçemeyecek. Orijinal hali bu ülkenin psikolojik ve siyasi coğrafyasına uymayan böyle iştah kabartan bir hikayeye ‘’olm var ya ben bunu accayip yazarım, harika yazarım’’ gazıyla el uzatılmasa keşke ama işte ne desek ‘’hıı sen çok anlarsın slk’’ deneceği için elden bir şey gelmiyor maalesef.
Gabriel Macht’ın başarıyla canlandırdığı Harvey Specter’ın hakkından bizim A+ aktörlerimizden herhangi biri başarıyla gelir. Ama işte gel gör ki bu psikolojik ve sosyolojik dramayı yazacak yetkinlikte senaristlerimiz olsa keşke. Ayinesi iştir kişinin misali uyarlamaya kalkışan senaristin de altından kalkacağını sanmıyorum.
SÜMÜKLÜ PAPATYA