Pazar günü aylak aylak televizyon karşısında kanallar arasında dolanırken TRT1’de başlayan Sen Olsan Ne yapardın? adlı programa denk geldim. Daha önce bu programdan haberim olmadığı için kamera şakası tadında bir program olduğunu düşünüp bakalım ne yapacaklar modunda izlemeye koyuldum. Süpermarketin kasasında genç bir kadın ödeme yaparken kart limiti denk gelmiyor, aldığı ürünleri geri koydurtarak hem parasını denk getirtmeye çalışıyor, hem de ağlıyordu. Hemen arka sırasındaki hanımefendi, bu genç kadının yaşadıklarına şahit oluyor ve üzülerek genç kadının çıkışmayan parasını vermeyi teklif ediyordu ısrarla. Daha arka sıradaki adam da “Daha bekleyecek miyiz? Parana göre alsaydın,” gibi türlü kışkırtmalarla tepkileri kendine çekiyordu. Parası çıkışmadığı için ağlayan ve “Tek başına çocuk büyütmeye çalışıyorum,” diyerek dert yanan genç kadın o kadar iyi rol yapıyordu ki programı yeni açtığım için henüz kim oyuncu, kim şakacı, kim bunlara maruz kalıyor çözemiyordum. Derken dış ses imdadıma yetişti de kimlerin işbirlikçi, kimlerin oyuncu olduğunu teyit etmiş oldum. Bu parası çıkışmayınca ağlayan genç kadın ve bir sıra arkadaki ortalığı kışkırtmaya çalışan oyuncu, kasiyer de işbirlikçiydi. Olaya maruz kalan ise arada kalan sıradaki vatandaştı. İki arada bir derede kalan vatandaşların çoğu ödemeyi bu mağdur kadın adına yapıyordu ve en sonunda da Altan Erkekli geliyor, bu duyarlı vatandaşları tebrik ediyordu. Kadınların hemen hemen hepsi olay anında mağdur kadını rencide etmeme adına duygularına ket vursa da Altan Erkekli yanlarına geldiği anda gözyaşlarına hâkim olamadılar. Kimi kendisini onun yerine koymuştu, kimi kızı yerine, kimi ablası yerine. Kimi ise kendi yaşadığı derdin sadakasını veriyordu bu olayla. Bu olayda sadece yardım edenler değil, kayıtsız kalanlar da vardı tabii…
Programın ikinci olayı ise evden kaçan genç bir kızı konu alıyordu. Bu genç kız, ufak bir bavulla bir kafeye geliyor, bir masaya oturuyor ve etrafa “Ben nerede kalabilirim? Dizilerde oynamaya özeniyorum. Evden kaçtım,” gibi ifadelerde bulunuyor, dikkatleri kendi üzerine çekiyordu. Buraya kadar çoğu insan kayıtsız kalsa da bundan sonra yine ekipten bir oyuncu geliyor ve kızımızın aklını çelecek kötü niyetli adam rolünü üstleniyordu. Yan masalardan bu adamın kızla konuşmasına kulak misafiri olanlar, hissettiğim kadarıyla adamdan biraz çekiniyorlar, aynı zamanda bilmeden itham da etmek istemiyorlardı. Adamın lavaboya gitmesini fırsat bilenler kızı onunla gitmemeye çok da üstüne düşmeyerek, biraz da “Biz ne yapabiliriz ki?” çekincesiyle ikna etmeye çalışıyorlardı. Bir genç çift son anda “Gitme, konuşalım,” derken, bir hanımefendi “İyi gibi görünen bir sürü insan var,” diyerek kızımızın herkese aldanmaması gerektiğini vurguluyordu. Başka bir sahnede ise kafede bulan dört genç adam kulak misafiri oldukları bu olaya kayıtsız kalıyor ve kızın, kötü niyeti belli olan adamla gitmesine seyirci kalıyorlardı. Altan Erkekli yine sonunda geldi, kızı caydıranları tebrik etti. Dört gencin bulunduğu masaya oturarak neden kayıtsız kaldıklarını sordu. Gençlerden biri kızın özgür kararı olduğunu söylerken, Altan Erkekli “Ama daha 15 yaşında?” diyordu ve bu sorusuna“Hiç 15 yaşında gibi görünmüyordu,” cevabını alıyordu.
İlk olay hem oyuncuların başarısı hem de olayın yürek parçalayıcılığı açısından duygulandırıp düşündürse de ikinci olay için aynı hissi alamadım. Türk filmi tadında, “Evden kaçan kızların sonu bu olur,” minvalinde düzenlenen bu mizansende, programın sadece etrafın bu olaya yaklaşımını dert edinmiş olduğu bana çok inandırıcı gelmedi. Ayrıca bu programın devamında mutlaka kötü yaklaşımlar da gerçekleşecek. Örneğin ilk olaydaki ortalığı tavırlarıyla geren oyuncu gerçek de olabilirdi ki belki de öyle birisi gerçekten oldu. O zaman bu yaklaşımı da programda gösterebilecekler miydi? Yayınlanması için bu deneye maruz kalanların izninin alınması gerektiğini düşününce bana bu pek olası gelmiyor. Kim kendisinin kötü birisi olduğunun ’70 milyona’ izletilmesini ister ki? İkinci olayda da ya tesadüfen o kafede kötü niyetli bir insan olsaydı da oyuncuya gerek kalmasaydı? Sonra olay adli bir vakaya dönüşseydi? Bu olasılıkları göze alarak, programın “Aman ne tatlı insanlarız, bizim milletimiz çok iyi işte,” seyrinde devam etmesini ve kamu spotuna dönüşmesini engellemek için bir şey yapacaklar mı ileriki bölümlerde göreceğiz. Lakin işin bir devlet kanalında yayınlandığını düşününce çok da umutlu değilim açıkçası.
Altan Erkekli ile Sen Olsan Ne Yapardın? Her Pazar 18.00’da Trt1’de. Şans vermenizi isterim ama kendinizi de o kadar iyi insanlar olduğumuza çok da kaptırmamanızı tavsiye ederim.