Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Ruh ikizi değil suç ortağı!

Netflix’in tüm sezonu aynı anda yayınlama politikasının dezavantajları avantajlarından daha fazla galiba. Ben House of Cards’ın dördüncü sezonunu üç ya da dört günde bitirdim örneğin. Tamamen açgözlülüğümden. Fakat söz konusu HoC olunca durmak pek mümkün olmuyor. Gerçi aynı şey Narcos ya da Marco Polo gibi yapımlar için de geçerli. Sonuç zihinde kalan bulanık sahneler. Bir şeyler karalamak için tekrar izlemek gerekiyor neredeyse…

House of Cards üzerine iki kelam etme arzumun iki nedeni var: Birincisi özellikle dördüncü sezonun “ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu şu günlerle” paralellikler göstermesi. İnsan “Bu diziyi yayından kaldırsalar şaşırmam” ruh haline bürünüyor. İkincisi ise Frank Başkan ile First Lady Claire’in ilişkileri. Yazının başlığının müsebbibi de bu ilişki zaten. Bu nedenle işbu yazı eser miktarda spoiler ihtiva etmektedir.

Üçüncü sezonun finalinde Claire’in Frank’i terk edişini izlemiştik. Yeni sezonun açılışında ise Claire’in “anne evi”ne gittiğini görüyoruz. Fakat anlıyoruz ki Claire annesine de mesafeli. Aralarından dev bir buzul… Bu buzul eriyor elbette ama bunun için annenin ölmesi gerekiyor…

Ali-Cengiz oyunlarının kitabını yazanlar

Sezonun ilk çeyreği Frank-Claire çekişmesine ayrılmış desek yalan olmaz. Tabii ki bir yandan Frank’in seçim turu devam ediyor. Claire ortalıkta görünmese de seçim yarışında Frank’e destek değil köstek oluyor. Tabii Frank karşılık vermeden duramıyor.

Claire’in ortalarda görünmemesine bulunan bahane ise annesinin hastalığı: Kanser. Tabii ki kadıncağız hastalığının seçim malzemesi yapılmasına içleniyor. Fakat biz buna şaşırıyor muyuz? Tabii ki hayır. Ali-Cengiz oyunlarının kitabını yazan Frank-Claire ikilisinin yaptığı hiçbir şeye şaşırmıyorum maalesef. Yeni sezonun herhangi bir bölümünde kaç insanı manipüle ettiklerini saymaya çalıştım bir ara. Sonra vazgeçtim.

Frank’le Claire’i yeniden bir araya getiren ise bir trajedi. Lucas Goodwin’i hatırlıyor musunuz? Hani Zoe Barnes’ın editörüydü… Yine Ali-Cengiz’lerle kodese tıkılan Goodwin, yargıya yardım ettiği için hapisten salınıyor. Fakat Underwood’un gücünü kötüye kullandığıyla ilgili hikayenin peşini bir türlü bırakmıyor. Hiçbir şey ispat edemediği için de çareyi silahlanmakta buluyor. Silahlanmak ve ABD Başkanı’na suikast düzenlemek… Frank’i öldürmek kolay değil … Bir karaciğer nakliyle hoop Frank yine karşımızda. Üstelik bu suikast uzun zamandır başına gelen en güzel şey oluyor: Kurban konumunda olduğundan seçmenin sempatisini  kazanıyor.  Hakkını teslim ettiği Claire’i ise yeniden yanına çekmeyi başarıyor. Hak derken, Claire’e teslim ettiği şey başkan yardımcılığı…

Hannah ve Will Conway

Daha genç, daha dişli bir ikili

Bence Frank doğru karar verdi. Claire’den daha iyi bir partner nasıl bulabilir ki? Üstelik Frank yoğun bakımda, Başkan Yardımcısı Donald Blythe görevdeyken Rusya ile sorunları çözen de Claire olmuştu. Kısa sarı saçları, pahalı kıyafetleri ve topluklu ayakkabıları kadının savaş kostümü sanki. Salaş bir kıyafetle hiç görmedik (koşu kıyafetleri hariç) galiba. Hep savaş halinde. Frank bile ara sıra “laci”leri (Amerikancası Navy blue) çıkarıyor; insan oluyor.

Claire’in yazar Tom Yates ile kaçamağından da bahsetmek gerekiyor. Frank tabii ki fark etti. Fakat sesini çıkarmadı. Üçlünün birlikte kahvaltı yaptığını bile gördük. Bu da Frank-Claire ilişkisinin bir partnerlik/ruh ikizliği/evlilik müessesinden daha fazlası olduğunun kanıtı: Resmen suç ortağı onlar!

Gelelim beşinci sezonla ilgili tahminlere. Bu sezonda da Frank ve Claire’in Beyaz Saray yarışındaki rakipleri Conway’leri gördük. Fakat bence bu hikaye gelecek sezonda iyice işlenecek ve beşinci sezon (ya da tüm dizi) seçim sonuçlarını öğrenmemizin hemen ardından bitecek. Will ve Hannah Conway… Underwood çiftinden daha genç ve daha dişliler. Anne-baba olmaları seçmenlerin gözünde öne çıkmalarını sağlıyor. Üstelik teknolojiyle de araları iyi. Tabii ki bunlar nizipçi olmadıkları anlamına gelmiyor. Dördüncü sezonda Frank birkaç gol attı Conway kalesine. Fakat bu galibiyetin garantisi yok.

ABD Başkanı Frank Underwood:

Frank’in, seçmenin sempatisini kazanmayı başaran yol arkadaşı Claire dışında, tek avantajı şu an Beyaz Saray’da oturuyor olması. Bu tüm seçimler için geçerli. İktidardaki aday içim seçim yarışı yürütmek her zaman daha kolaydır. Ülkemizdeki seçimlerde de bunu görebilirsiniz. Bu sadece parayla ilgili bir şey değil. Algıyı yönetmek de çok önemli. Tabii ki korkuyu yönetmek de… Dördüncü sezon Frank’in “We make the terror” sözleriyle bitti. Koltuğunu korumak için ülkesine korku salıyor. Size de tanıdık gelmedi mi?

YORUMLAR




DİĞER HABERLER