Survivor finalinin ardından yaz ekranına geçen TV8 dün akşam Rising Star Türkiye 2. Sezonu’nu yayınlamaya başladı. Rising Star, Survivor’ın ardından, O Ses Türkiye yayınlanmaya başlayana kadar ekranı doldurmak için gösterilen bir yarışma. Olağanüstü vasat yarışmacıları ve jürisi de bunun kanıtı.
Siz Emina Sandal’ın ne kadar ünlü olduğunu biliyor musunuz bir kere?
Bu sezon jüri heyetini, Mustafa Sandal, Emina Sandal, İrem Derici ve Yılmaz Morgül oluşturuyor. Demet Akalın, Gülben Ergen ve Fuat Güner artık jüride yok. Emina Sandal’ın koca kontenjanından jüri üyesi olması fazla tepki alınca hemen başından bir açıklama yaptılar. Emina Sandal’ın Sırbistan’da beş albümü yayınlandığını, ne kadar ünlü olduğunu, ilk şarkısını 14 yaşında yazdığını söylediler. Emina Sandal, Mustafa Sandal’ın ona “hakikaten” engel olmadığını belirtirken Yılmaz Morgül Emina Sandal’ın Sırbistan’ın Sezen Aksu’su, Nükhet Duru’su olduğunu söyledi. Harbilik ve dobralık başkanı delikanlı İrem Derici ise Mustafa Sandal’ın örnek bir baba olduğundan dem vurdu, böyle dünya sıkıcısı bir aile goygoyu izledik. Kimin umurunda acaba? N’apiyim cipse abandım ben de.
Ben yarışmaya yarışma demem kemençe ve bozlak olmayınca!
Memleketimizdeki şarkı yarışmalarının repertuarında bir takım olmazsa olmaz unsurlar var; Karadeniz yöresini çok seviyorlar mesela. Dünyanın bence en korkunç enstrümanlarından kemençenin yeri büyük. Hele gitarla eşlenince milletin aklı başından gidiyor. Mustafa Demir ve Harun Yoldaş ikilisi de böyle bir şarkı seslendirdiler. Bilin bakalım ne oldu? %92 oranında oy alarak şarkı söylerken önlerinde bulunan duvarı kaldırdılar. (İlk elemeyi geçtiler demek).
Bir başka rağbet gören tür ise bozlak. Ne kadar eğlenceli bir atmosferde olursanız olun, ille oraya bir kasvet ve ciddiyet getirmeniz gerekiyor. Ozancan Demir de Kesik Çayır türküsünü seslendirerek %91 oranında oy aldı ve evet o da elemeyi geçti. Introda Neşet Ertaş söyleyince kimse bir şey diyemiyor, dünya sıkıcısı bir performans bile olsa çarpılmaktan korkuyorlar biliyorsunuz. (Böyle ekranın sağ tarafında termometre gibi bir şey var, oy aldıkça yükseliyor.)
Başka klasikler arasında Tarkan-İnci Tanem, Selami Şahin’in bazı şarkıları ve Annem yer alıyor. Bu akşam anneli bir şarkı duymadık bu arada, demek ilerleyen bölümlere saklıyorlar. Bir de detone müzik öğretmenleri var ki onlara özellikle takılıyorum.
Kuzgun ve pek sevgili yavrusu şahin;
Anneniz size ne denli özel ve yetenekli olduğunuzu söylemiş olabilir. O, anneniz olduğu için öyle söylüyor. Aslında vasatsınız. Kabul edin, bunu değiştirmek için bir şey yapın.
Ebeveynler çocuklarını her şeyi başarabileceğine inandırarak yetiştirir. Becerilerini dünya harikasıymış gibi över; amanın İbrahim nasıl da şut çekiyor, Furkan nasıl da ipad’de oyun oynuyor diye abartılmış tezahüratların sonuçlarını görüyoruz sanki. Çocuklar da ne yapsın, özel olmanın ne demek olduğunu bilmedikleri için, elinden gelenin en iyisini yapıyor, vasatlıklarını sıradan olan her davranışları ödüllendirildiği için fark edemiyorlar haliyle.
Hâlbuki vasatlık gerçek dünyada hele gösteri dünyasında hiç iyi bir şey değil. Bu işlerde tutunmak, tutku, istikrar ve eser miktarda iyimserlik gerektirir. Yani fark edilmeyi bekliyorsanız annenizin övgülerini dinlemeyi bırakmakla başlayabilirsiniz mesela.
Hepimiz övgüleri severiz. Megan Fox’a ne kadar benzediğimizin, evimizin mahalledeki en güzel ev olduğunun söylemesini isteriz. Yemek pişirdiğimizde, yerleri sildiğimizde, patrona rapor sunduğumuzda övgü duymak isteriz. Çoğu zaman da böyle olur zaten. Millet habire sırtımızı sıvazladığı için bir gün birisi yaptıklarımıza umduğumuz değeri vermezse bize haksızlığa uğramışız gibi gelir.
Biliyorum kolay değil. İnsanlar acımasız. İşler çoğu zaman istediğiniz gibi gitmiyor. Bununla birlikte başarılı olan işlerin neredeyse hepsi bu acıları çekmeye razı olanlara ait.
Son olarak, Ahmet Kaya söyleyen hiç olmadı. Çok şaşırdım hayret? Yarın akşam kesin söyleyen çıkacaktır ama eminim!
İyi seyirler.