“Şahanesinden bir damat bulsam / Muradıma ersem uzatmadan” Star TV’nin Salı akşamları yayınlamaya başladığı yeni romantik komedi dizisi Şahane Damat’ın jenerik müziğinin sözleri böyle.
Yapımcısı Osman Sınav’ın üstlendiği dizinin oyuncu kadrosunda, Burcu Özberk, Ali Ersan Duru, Nükhet Duru ve Erhan Yazıcıoğlu yer alıyor. Hande Kaptan, Mesut Yılmaz, Murat Carim, Selin Uçer, Binnur Şerbetçioğlu, Köksal Engür, Leyla Göksun ve Selim Gürata da dizide yer alan isimlerden.
Yaz ya da kış fark etmiyor bizim televizyonlarımız romantik komediye bayılıyor ve mütemadiyen yayınlıyor biliyorsunuz. Romantik komedi, kadınlar hakkında ve ağırlıklı olarak kadınlar için bir tür. Benim bu türe gıcığım olmasını bir kenara bırakacak olursak, aslında son derece önemli bir yeri de var. Çünkü tüm akıcılığı ve akılsızlığına rağmen popüler kültürün önemli bir parçası. Aşk, iş, arkadaşlık, cinsellik, cinsiyet rolleri gibi hayatın önemli unsurları hakkında fikirler ve beklentiler ortaya koyuyor. Ancak bu fikirlerin bir kısmı endişe verecek kadar ayrımcı ve geri.
Bizlere kadınların hayatının bir erkek olmadığı sürece boş ve anlamsız olduğunu, aşkın nedense hep heteroseksüeller için olduğunu, o heteroseksüellerin de tercihen zayıf ve güzel olması gerektiğini söylüyor mesela. Bu dünyada erkekler bağlanmaktan korkan, manipüle edilerek ilişki yaşanabilecek insanlar. Eğer bir kadını severlerse, aşkları ve kadınları daraltmak arasında gidip gelmeleri gerekir. Kadınlar ise benzersiz biçimde aptallar. Kapıyı açmaktan, düşmeden yürümekten, çantalarını taşımaktan acizler.
Şahane Damat’a yoğunlaşacak olursak, karakterler şöyle;
Melike (Burcu Özberk), geçim sıkıntısı çeken, yalnız yaşayan, çok parlak bir kariyeri olmayan bir genç kadındır. Almanya’da yaşayan ailesine işinde başarılı bir gazeteci olduğunu, nişanlandığını, çalıştığı gazetenin ona bir lojman tahsis ettiğini söylemiştir. Halbuki, gazetede burç köşesini yazmakta, kirasını denkleştirememektedir ve patronun nişanlısı Mehmet’e de platonik olarak aşıktır. (Ailesine de Mehmet’le nişanlı olduğunu söylemiştir.)
Mehmet (Ali Ersan Duru) yakışıklı, başarılı bir rekonstrüktif ve estetik cerrahtır. Melike’nin patronu İlknur ile nişanlıdır. İlknur ise kadın ve patron olduğu için deli gibi sinirli ve kötüdür. Neden, bilmiyoruz tabii. Böyle Allah tarafından bir kötülük, Omen gibi. Zaten İlknur’un saçı sarı, kıyafetleri de kadınsıdır. Daha ne olsun? Diğer yandan salak, sarsak, başarısız ve yalancı olmasına karşın Melike elbette çok iyi bir insandır.
Melike’nin Berlin’de yaşayan ailesi ise, aslında hala 1980 yılında yaşamakta, o yıllardaki gibi giyinmekte ve o zamanki gurbetçi Türkçesini konuşmaktadır. Zira şu anda böyle bir göçmen tipi mevcut değil. Ama belli ki yapımcılara bu stereotip çok komik geliyor. Ne diyelim? Wunderbar!
Perihan Işık (Nükhet Duru), bir zamanlar ünlü olan ancak şimdi gündemde kalabilmek için türlü skandallar yaratan, estetikle aklını bozmuş bir kadındır. Mehmet’in amcası olan Hayati (Erhan Yazıcıoğlu) ile uzun yıllardır gizli bir ilişki sürdürmektedir. Hayati evlidir, hastanenin sahibi olan karısı Suna’dan çok çekinmektedir.
İlk bölümde ana karakterler tesadüfler sonucu tanışır. Camdan atlayarak intihar girişiminde bulunan Perihan bütün gazetecileri evin etrafında toplamıştır. Önemli bir haber yapma fırsatını kollayan Melike de soluğu orada alır. Hayati, olay mahalline gidemeyeceği için yeğeni Mehmet’i oraya gönderir. Mehmet zaten Perihan’ın da doktorudur. Tam Mehmet Perihan’ı atlamaktan vazgeçirmek üzereyken Melike bir sakarlık yapar ve Perihan aşağı düşer. Neyse ki bir şey olmaz, Perihan hastaneye yatırılır. Perihan’ı merak eden Melike kılık değiştirerek hastaneye girer ve onunla tanışır. Melike’nin gazeteci olduğunu öğrenen Perihan, bu fırsatı kendi istediği yönde bir haber yaptırarak kullanmaya niyetlenir. Ancak Mehmet, Perihan’ın basına amcası ile birlikte olduğu yönünde bir açıklama yapmasını istemez ve onu kendi evinde tedavi etmek üzere hastaneden eve transfer eder. Diğer yandan Melike, kirayı ödeyemediği için evden kovulmuştur. İşyerinden en yakın arkadaşı Aşk Doktoru köşesini yazan Tahsin’in evine sığınmıştır. Tesadüf bu ya, Mehmet ve Tahsin de aynı sitede oturmaktadır ve komşudur. İlk bölüm, Melike’nin ailesinin Almanya’dan kesin dönüş yapıp kapısına dayanmasıyla ve Melike’nin Mehmet’e ailesini inandırmak için nişanlı rolü yapmaları gerektiğini söylemesiyle biter.
Dizide gördüğünüz üzere, bir sürü yanlış anlama ve yorucu faaliyet var. Elbette Melike’ye sürekli salak diye hitap eden Mehmet onun ne tatlı, melek bir kız olduğunu anlayacak ve birbirlerine aşık olacaklar.
Şahane Damat, sonsuz sıkıcı kalıplarla dolu. Melike’nin patronu İlknur, güçlü ve bağımsız bir kadın olduğu için kötü bir kadın mesela. Zaten çalışan bir kadının aynı zamanda tatlı olması neredeyse hiç mümkün değil ekranlarımızda. Böyle durduk yerde sinirlenmek, güçlü kadınlara mahsus bir şey. Onlar düşmanca davranır ve kendilerini kontrol edemez. Neden, bilmiyoruz. Sinirlenmek için mantıklı bir sebepleri olamaz çünkü yazarların sınırları buraya kadar çizilmiş.
Perihan, ihtiyacı olmadığı halde görüntüsüyle aklını bozduğu için birbiri ardına estetik ameliyatlar olan bir kadın. Mehmet, öte yandan aslında ulvi amaçları olan, sigortasız işçileri tedavi eden, zor durumdaki çocukları kurtaran bir rekonstrüktif cerrah. Yani sırf estetik kaygıları olan hastalar onun için o kadar önemli değil.
Romantik komedilerin elbette her zaman bir formülü oldu ve zihinleri fazla zorlayıcı bir yapıda olmadıkları aşikârdı. Ancak yakın zamanda yayınlanan ve ergen kızlarımız tarafından ağızlarının suyu akarak izlenen dizilerin kadınları fena halde küçümser bir havası var. Dizideki kadınların üç konusu var; estetik , evlilik ve aldatılmak korkusu.
Bir tane dizi gösterin ki ana kadın karakter başarılı, normal biri olsun. Aşkı yakalayamayan, işinde başarısız, faturasını bile ödeyemeyen salak ve muhtaç kadınlar. Bıkmadınız mı?