Ne zaman bir cinayet haberi görsek bir insanın nasıl böyle bir şey yapabileceğini düşünüp, dehşet içinde kalıyoruz. Çoğumuz için birisine zarar vermek ya da bir şey çalmak dürtüsünü anlamak zor, hele kurbana, ailesine olanları düşünecek olursak daha da zor.
Düşünürler, bilim insanları bu konular hakkında epey kafa patlatıyorlar. Kimileri genlerin davranışları belirlediğini söylüyor. Kimileri ise kişinin davranışının toplumla olan etkileşimi sonucunda oluştuğunu, suçluları toplumun yarattığını ileri sürüyor. Demem şu ki, insanların neden korkunç şeyler yaptığına dair bir çok görüş var ve maalesef bunlardan çok azı insanın içini rahatlatıyor. Bir seri katilin geçmişi, suiistimal, taciz, türlü eziyetle dolu olabilir, berbat bir ailede ya da mahallede yetişmiş olabilir, diğer yandan derli toplu evlerde, nispeten iyi koşullarda yetişmiş suçlulara ne demeli? Suçluları analiz eden bilim insanları bu yüzden korkunç suçların insanlık dışı değil bilakis insana mahsus olduğunu bu yüzden ileri sürüyor olabilir mi?
Neden böyle deli deli sorular sormaya başladım çünkü Netflix yeni dizisi Mindhunter’ın ilk iki bölümünü ön izleme için gönderdi de ondan. David Fincher babamızın yeni dizisi Mindhunter tam da bu konular hakkında.
Neden böyle davranırız? İstenmemiş, sevilmemiş, görmezden gelinmiş, acılarla dolu bir hayat işlenen aşağılık suçların bir gerekçesi olarak görülebilir mi? Yoksa dini kitapların anlattığı gibi hayatta mutlak kötülük ve iyilik diye bir şey mi var? 70’li yılların sonunda geçen dizide iki FBI ajanı, Holden Ford (Jonathan Groff) ve Bill Tench (Holt McCallany) bu eksende bir yolculuğa çıkıyor. Holden, hevesli bir araştırmacı. Ortağı Davranış Bilimi Bölüm Başkanı Bill Tench ise insan ruhunun karanlıklarıyla uzun yıllardır haşır neşir olduğundan mütevellit mümkün olduğu kadar derinliklere girmekten kaçınıyor, golfunu oynayıp vaktinde yatağına yatmak istiyor. Bu ikili, San Francisco senin Iowa benim demeden ülke çapında polis merkezlerine giderek henüz seri katil kavramı o denli yaygın değilken ya da kimsenin bu tür suçları öyle adlandırmadığı zamanlarda, suçluları anlamak, rehine pazarlığı gibi konularda eğitim veriyorlar. Diğer yandan tutuklu katillerle mülakatlar yaparak, işlenen suçları anlamlandırmaya ve suçlu profili çıkarmaya başlıyorlar. Yani, kahramanlarımız gerçek suçlulardan aldıkları bilgiler ve edindikleri içgörü sayesinde gerçek suçları aydınlatacak ve hatta engel olacaklar. Tabii her teşkilatta olduğu gibi burada da yeni fikirlere kapalı olan, işini yapıp evine gitmek isteyen insanlar, “Bizim işimiz onları anlamak değil, elektrikli sandalyede idam etmek,” diyen müdürleri var. Böyle koşullarda dertlerini anlatmak zorundalar. Kararlı ve akıllı yaklaşımları, iletişim becerileri sayesinde yine de iyi kötü izbe bir bodrum katında olsa bile kendilerine, teşkilat yapısı kapsamında bir ofis bulmayı başarıyorlar.
David Fincher’ın House of Cards’dan sonra Netflix platformundaki ikinci bombası olan Mindhunter, John Douglas ve Mark Olshaker’n 1996 tarihli Mind Hunter: Inside the FBI's Elite Serial Crime Unit kitabına dayalı. Dizinin yapımcıları arasında David Fincher’ın yanı sıra Charlize Theron da yer alıyor. Baş yapımcılar ise, David Fincher’ın filmlerinden Gone Girl’ün de yapımcısı olan Josh Donen ve Cean Chaffin.
Mindhunter’ın çok güçlü bir konusu ve özel bir anlatımı var. Kanınız donsa da o sorgu odalarına girip, cani katillerin hikâyelerini birinci ağızdan dinlemekten kendinizi alamayacaksınız. Ayrıca 10cc - I’m not in Love, Toto - Hold the Line, Talking Heads - Psycho Killer gibi süper şarkılardan oluşan dizi müzikleri de sizi bekliyor.
Hepimiz kimi durumlarda korkunç şeyler yapabiliriz ama bazılarımız diğerlerine oranla bunları daha çok yapmaya eğilimli. Bilim insanları cinayet işlemeye meyilli kişilerin erken yaşlarda bunun işaretlerini verdiğini, çoğu çocuğun etrafında mutsuzluk olduğunda gerildiğini bununla birlikte bazılarının başkalarının duygularına daha az tepki verdiğini ifade ediyor. Yani aman diyeyim empati çok önemli sevgili Ekranellacılar.
İnsanlar doğuştan kötü oldukları için mi, yoksa işlemeyen bir toplumda yaşadığımız için mi suça yöneliyorlar bilemiyorum ama dünyada kötülük diye bir şey var. Çoğu zaman kötülüğü anlamaktan kaçınıyoruz ama onu anlamanın da bir ahlaki görev ve kişinin kendiyle yapması gereken bir hesaplaşma olduğunu düşünüyorum.
Mindhunter 13 Ekim’de 10 bölüm olarak Netflix’e yükleniyor. Bu demek ki, önümüzde soluksuz geçireceğimiz bir hafta sonu var. Cuma akşamı işten çıktıktan sonra markete gidip yiyeceğinizi içeceğinizi stoklayın çünkü yerinizden kalkmak istemeyeceksiniz.
DEFNE AKMAN
* Talking Heads- Psycho Killer (1977)