Bihter Ziyagil’den (Beren Saat) önce ilk Bihter olarak Müjde Ar vardı. Belki de Bihter sayesinde Müjde Ar, ahlağın üzerinde sınandığı kadın olarak kaldı. Ancak Bihter Ziyagil, Hülya Avşar’ın annesinden intikam yemini ettiği, diskolarda çılgınca dans ettiği ve kürklere büründüğü Nefret filminden softlaştırılarak hayatımıza girmiş biri gibi. Behlül ve Adnan aynı kişi burada. Nasıl olur demeyin, olmuş. Sonra Fatmagül’ün Suçu Ne’de Hülya Avşar ile kaderi tekrar kesişiyor ancak burada Hülya Koçyiğit ve Türkan Şoray karışımı bir şey. Olayların farkında ama tek başına baş edemiyor. İntikam’da ise Türkan Şoray’ın Melek mi Şeytan mı’daki rolüne bürünmüştür. Ha biraz sıkıntılıydı ama o Beren Saat’ti.
Bir başka Türkan Şoray ise mücadeleci kısmı kötülüğe kaymış ama sempatikliği yerinde olan Hürrem 1. Başka bir bileşimi yok Hürrem 1’in. Ne bir Yeşilçam esas kızı ne de kötü kadını barındırmıyor bünyesinde. Meryem Uzerli’den sonra Hürrem olan Vahide Perçin ise cefakar anne ve katı bir kadın olarak Fatma Girik gibi durdu. İki karakter arasındaki fark, aradan geçen zamanla açıklanamazdı.
Narin (Özgü Namal) ise Merhamet’te tam bir Türkan Şoray’dı. Türkan Şoray’ın karakterleri de hayatın zorluklarıyla yalnız mücadele ederler. Üstlerine bir iftira atılmışşa bunun kederiyle verem olmazlar, Hülya Koçyiğit gibi. Tam bir survivor olarak hayatlarına devam ederler. Merhamet’te çok fazla yeşilçam esintisi var. Mesela Deniz (Burçin Terzioğlu), Filiz Akın kadar prenseslikle kafayı bozmamış olsa da tabii ki de Filiz Akın. Şadiye’nin (Dilara Aksüyek) Müjde Ar olduğunu zaten biliyorsunuz. Irmak (Yasemin Allen)da tam bir Lale Belkıs. Zengin, iyi terbiye görmüş ama delirmiş (çoluk çocuk konularında da bahtsız). Yasemin Allen için şimdi Itır Esen zamanı gibi ama.
Nurgül Yeşilçay genel olarak bir Türkan Şoray. Hatta Sultan diye dizisi bile vardı. Asmalı Konak ve Aşk ve Ceza tam Türkan Şoray hareketleriydi ama Melekler Adası’nda bir istisna olarak tuzakların içine düşen Hülya Koçyiğit oldu.
Esas Filiz Akın tabii ki de Tuba Büyüküstün. Esmer Filiz Akın olmaz demeyin oluyor. Hatta Tuba Büyüküstün tam da o zengin, iyi kız. Ihlamurlar Altında’da adı bile Filiz’di yani. Sonra Asi’de hafif Türkan Şoray asiliğindeki Filiz Akın olan Asi ile karşımıza çıktı. Bunun üzerine Türkan Şoray olayım dedi Gönülçelen ortaya çıktı ama diğer rolleri kadar etki yaratmadı. Şimdi Kara Para Aşk’ta tekrar bir Filiz Akın olan Elif’e soyundu ve bence tam oldu.
Bir de TMC’nin Zerda-Aliye-Binbir Gece üçlemesinin esas kızları var. Zerda (Ece Uslu) tam bir Hülya Koçyiğit olmasa da genellikle başına gelen olaylar onun şanssız ömrünü işaret ediyor. Aliye (Sanem Çelik) kadının tek başına savaşması ve annelik gibi şeylerle Türkan Şoray olsa da Aliye’nin Türkan Şoray’ın kıpırıklığını veremeyecek kadar kazulet olduğunu unutmamalıyız. Şehrazat (Bergüzar Korel) ise Gülşen Bubikoğlu gibi. Hafif itici, sinir bozucu ve zekasını kullanabiliyor ama onun sahip olduğu suratına yayılan gülümsemeye sahip değil. Aydan Şener gibi genel olarak suratsız.
Böyle mi Olacaktı’nın dünyanın bütün derdinin üç katını çeken üç yakın arkadaşına gelirsek; Pervin (Berna Laçin) iyi bir ailenin doktor ve Filiz Akın kızı. Gül (Hande Ataizi) fuhuşlar, uyuşturucular, sayısız aşıklarla Müjde Ar ve Ayşe (Açelya Akkoyun) ise iftiraya uğramalar, çocuklarının peşinde koşmalarla tam bir Hülya Koçyiğit. Bunların böyle başında bir borç batağı belası oluyor mesela o çözülüyor ama çat aynı bölüm hastalık geliyor yapışıyor yakalarına. Bir de Suzan Avcı’nın ölümsüzlük özelliğini alması boyutunda update edilmiş bir düşmanları var karşısında Şebnem Emre (Şebnem Özinal). Şebnem’in morgda dirildiği sahne, izlediğim en korkunç şey olabilir.
Çok eskilere gittik hemen yenilere dönelim. Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin Aylin’i (Farah Zeynep Abdullah), mahallenin bir numaralı dedikodu kaynağı, en gözde ailesinin yükselme peşindeki kızı olarak karşımıza çıktı önce. Arabalara, kıyafetlere, gösterişli evlere düşkündü; bu yüzden Soner’e ilgisi de büyüktü. Soner’in ilk planda verdiği kötü adam imajından kullanılıp atılacağını ve belki de Müjde Ar’ın bir seferinde yaptığı gibi kendini kamyonetin önüne atacağını düşündük. Ama öyle olmadı; aşk bir küçük hanımefendi yetiştirdi ve Aylin, Belgin Doruk olarak karşımıza çıktı. Ölçülü ama sınırsızdı. Zamanın geçmesiyle ülkenin atlattığı sancılı günleri asla görmedi. Hırçın zamanlarda tutunamayacak kadar naifti çünkü. Belgin Doruk gibi siyah beyaz zamanlarda kaldı. İki türlü de hep genç hatırlanan, dünyaya fazla dayanamayacak bir karakterdi yani. Şimdi ise Şura, aynı şekilde ince ama büyüleyici bir bağla dünyada duruyor. Uçuvermesinden ben bile bu kadar korkarken Kurt Seyit ne yapsın? Zaten Şura kayıplara karışmış günümüzde yine tutunamayacak kadar zarif yani.
Lale Belkıs görünümlü ama onun gibi yüzeysel bir kötülüğe sahip olmayan (Lale Belkıs hep zengindir ve kötülükleri dırdırdan öteye geçmez, en sonunda da yüklü nafakayı alıp işin içinden sıyrılır; bir de nedense hep kısırdır) tam bir Suzan Avcı’ydı Yeşim Taşkıran (Serenay Sarıkaya). Suzan Avcı’nın kötülüğü de sevdirir çünkü kendisini. Ne kadar kızılsa da duygusunu, sebebini iyi verir. Yeşim Taşkıran da kötülüğü çok sevdiren karakterlerdendi. Gerçi ben onun davasında tamamen haklı olduğunu düşünüyorum. Toprak (Selen Soyder) ne yani ahahaha? Toprak ise tam bir Hülya Koçyiğit. Düştüğü tuzaklar bir değil ve her seferinde diğer yanağını da uzattı. Bir kez daha Yeşim elinin tersiyle vursun diye. Yeşim Taşkıran, Lale Devri’nde hissettiğini bize de hissettirebilen tek karakter olarak dursun; Mira ise biraz Meral Zeren biraz Filiz Akın olarak karşımıza çıkıyor. Şükür ki Filiz Akın tarafı daha az. Meral Zeren’in o hınzır, güzelliğinin farkından doğan mean girl havaları Mira’ya tam gidiyor.
Kuzey Güney’de Cemre (Öykü Karayel) karşımıza mahallemizin sonu kötü olacak güzel kızı Müjde Ar olarak çıktı karşımıza. Tutkusu, hırsı, kadınlığı ekranlardan o kadar taşıyordu ki Cemre kırsın istiyorduk kör talihini. Kuzey’in ölme ihtimaline karşı dövüşmesini izlemek için sabırsızlıkla bekleyen ‘yok edici güç’ halinden birden tuzaklara düşen, hırçınlığı ‘avukatı mısın?’ boyutunda sataşmaya inen bir Hülya Koçyiğit oldu. O kadar Hülya Koçyiğit oldu ki, Simay’ın Barış’ın kafasına vurduğu şömine maşasını eline alıp bir numaralı şüpheli olacak kadar. Hülya Koçyiğit de hep böyle hapse girer de.
Aşk-ı Memnu’nun hayata karşı pozitif tarafı elinden alınmış Ayşecik’iydi Nihal (Hazal Kaya). Ayşecik de hep büyürken biraz galp olur, Nihal de öyle oldu. Sonra mahallemizin değil de apartmanımızın sonu kötü olan gözü yükseklerdeki kızı Feriha oldu. O anneyle Müjde Ar olabilirdi zaten ancak.
Bence olmamış bir esas kız ama (bunun sebebi tabii ki de Yaprak Dökümü’ndeki Nejla nefretim) Fahriye Evcen’i de alabiliriz gibi. Kendisi tam bir Necla Nazır. İsim benzerliği de illuminatinin varlığının bir başka kanıtı olarak dursun. Çalıkuşu’nda bir Aydan Şener değil kesinlikle bir Necla Nazır’dı. Diğer esas kızların yanındaki zayıflığı ve sinir bozucu tavrı tam olarak Feride’de vardı.
Dönemlerin değişmesiyle bire bir olmuyor tabii ki hepsi ama. Ama o kadar farklı, o kadar çok güçlü kadın yaratılmış ki hala onları izliyoruz. Farklı bedenlerde ama aynı güzellikte.