Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Previously on TV: Sezonun en aydın kişisi Meltem!

Ekranda 12-18 Şubat 2018 arasından seçmeler...

Hilal ve aşırı mimikleri...

Mucizeler çağı

Vatanım Sensin’de sonunda Azize ve Cevdet’in oğullarına kavuşmasıyla bir ailede tam üç kişinin öldü sanılıp dirilmesi hikayesine tanık olduk. Artık üçlendiğine göre bundan sonra kimse yalandan ölmez diye düşünüyorum. Azize’nin Cevdet’e dediği gibi “Üçümüzün burada olmasının nasıl bir mucize olduğunun farkında mısın?” Ne kadar doğru! Gerçekten de sevdiklerini kaybeden pek çok insan bunun nasıl bir mucize olduğunu anlayabilir. Bazı duyguların, bazı hislerin böyle net olarak tanımlanmasına bayılıyorum bu aralar. Ama Leon’un sakin ve olgun aşkı karşısında aşırı mimikleri olan Hilal’e bayılmıyorum maalesef. Zaten Miray Daner ve Boran Kuzum’un Beyaz Show macerasında da gördük. Miray Daner yıllardır star’mış gibiydi. Üç albüm, beş single, iki sinema filmi ve altı diziden alnının akıyla çıkmış klasik Beyaz Show konuğu profili çizdi. Gerçi orada bile abartılıydı. Özellikle hayır işlerine vurgulu ‘hakkında bilinmeyenler’i çok sıkıcıydı. Boran Kuzum tatlıydı yine. Fark ettiğim en önemli şey dizide sesini daha da yumuşattığı. Ba’yaa boranlar gibi sesi varmış. Bu arada çocuk Leon’u oynamayı sevme nedeni olarak, bizim izleyicilerin onu bir kuşatmacı Yunan askeri olarak görmenin dışında insan olarak değerlendirmesi ve sevmesi olduğunu anlatırken Beyaz’ın gerginliği ve içinden Boran’ın susmasını istediği çok belliydi. Boran Kuzum anlamlı sözlerinden sonra partneri Miray Daner dahil hiç kimse üstüne bir şey söylemedi. Beyaz Show artık kabak tadı veren kendi şamatasına döndü.

 

Enerjimiz, sandığımızdan daha önemli.

Ne dilediğine dikkat et

İstanbullu Gelin pek çok sahnesiyle insana üzerinde düşünecek çok şey veriyor. Begüm’ün hastalığının tekrarladığını öğrenen Süreyya’nın anne olmak için ettiği duanın bu şekilde cevaplandığını düşünmesi bence tamamen evrenin enerjisine uyan bir durum. Ben de böyle düşünüyorum; çünkü enerjimiz sandığımızdan daha önemli. Tabii her şeyin ve herkesin kendisiyle alakalı olduğunu düşünen, odak noktası hastalığına sahip Süreyya’nın kendini aşırı önemsemesi de gözümden kaçmadı değil.

Begüm bölüm sonunda öldü. Ben nedense ölmeyeceğini düşünüyordum çünkü İstanbullu Gelin’de Faruk-Süreyya-Can-Begüm arasında daha önce gördüğümüz pek çok klişe gerçekleşebilirdi. Hayatın işleyişini ve öyküyü sündürmeye çalışan yazarlar bunu böyle yapardı. Ama Begüm tahmin ettiğimizden erken aramızdan ayrıldı. Bu güzel bir ezber bozmaydı. Begüm’ün son bölümünde Esma Sultan’la da yüzleşmiş olması içimizi sonsuza kadar rahatlattı. O sahne olmasaydı her şey eksik olurdu.

Hazır Esma’ya gelmişken… Saylonlu Siren biraz densiz değil mi? Boranlar’ın geleneksel yapısını taşlarken gerçek bir saygısızdı. Sana ne yani? Bir kere Boranlar’ın katı kurallarından daha kötü ve örümcek beyinli bir şey varsa o da bir insanı yargılamak ve ona saygı göstermemektir. Bir de Defne Samyeli parodide gibi. Repliğini hemen çıkarıveriyor, bir takım atik hareketlerle dizinin birbirine çok uyumlu karakterlerinin yanında sırıtıyor.

Bir başka sıkıntıma gelirsek, ki bu çok büyük bir sıkıntı. Ya siz İpek’in hikayesine ne yaptınız? Tamam, bu arada İpek’in “o kadın”ın çalıştığı yere gidip rezalet çıkardığı sahneler çok komikti. Ama bariz bir şekilde taraf tutuluyor ve ben sevdiğim karakterler kayırılınca bile hayal kırıklığına uğrarım. Günün sonunda bir şekilde İpek ve Fikret’in mutlu olmasını temenni ediyorum. Fikret’in kafayı taktığı kadın gibi tiplerin en sonunda hep bir falsosu, bir olmadığı ortaya çıkar çünkü.

 

İdealize Meltem düşünüyor ve düşündürtüyor.

Bu sene Meltem’in yılı

Çocuklar Duymasın’da esas karakter her zaman Haluk’tur. Yıllar içinde Gönül’ün de ne kadar sağlam bir unsur olduğunu görürüz. Tabii Tuna da çok tatlı ama aşırı tipografik olması yerini doldurma şansını arttırıyor. Çocuklar Duymasın’ın bu yeni versiyonunda da aşırı idealize edilmiş Meltem’in katmanlarını görüyoruz. Hiçbir sebep yokken akşam işten geldikten sonra sahilde yürüme isteği, kafasına esince hafta sonu için bavulunu alıp yurt dışına gitme isteği yüzünden boşanma kararı alması mesela çok güzel bir hareketti. Bazen ayrılığın sebebi karşımızdaki kişi olmaz çünkü. Neyse o fırtınalar bitti, araya Tutku girdi çıktı, şimdi tekrar barıştılar. Haluk’un neredeyse sezon başından beri süren üçüncü çocuk isteğine Meltem’in evlat edinme kararı ise yine çok ters köşe ve çok doğru bir hamleydi. Meltem karakteri bütün modern kadın söylemlerinin üstüne bunu da koyarak çok güçlü oldu bence. Kendisini 2017-2018 televizyon sezonunun en aydın kişisi ilan ediyorum. Üzgünüm “ben sadece Jet Sosyete izliyorum”cular.

 

Pastacı İlayda'nın kremalı hayatı.

Jet-Set?

Jet Sosyeteyi tabii ki izledim herkes gibi. İlerledikçe durum komedisinin bekleneni vereceğini düşünüyorum, güçlü bir ekip var çünkü. Şimdilik bildiğimiz espriler ama gözümüzün en çok aradığı şey Ata Demirer gibi, Beyazıt Öztürk gibi daha medyatik bir iki oyuncu. Avrupa Yakası ve Yalan Dünya ile kıyaslamamın sebebi, aynı elden çıkmasından öte, fenomen dizilerin Selin’inin ve Nurhayat’ının soyundan gelen İlayda. Bu arada tabii ki sosyetik İlayda’yı ve onun pastacı oluşunu çok seviyorum (hadi bakalım Ufak Tefek Cinayetler Merve ve Pelin, şimdi bu nasıl aklıma gelmedi diye dövünün). Enis Arıkan ve Hasibe Eren harika zaten. Gizem ve Safiye’de Absolutely Fabulous kıvamına gelebilecek bir potansiyel görüyorum. Onlar çok tatlı. Instagram stories’te spin-off’ları bile olur, öyle diyim.

 

BAĞLAN KESKİN

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER