Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
‘Payitaht Abdülhamid’ ekranlarda

Yönetmenliğini Serdar Akar’ın üstlendiği, müziklerini Yıldıray Gürgen’in bestelediği, oyuncu kadrosunda Bülent İnal, Özlem Conker, Saygın Soysal, Umut Kurt, Hakan Boyav, Akın Akınözü gibi isimlerin bulunduğu Payitaht Abdülhamid dizisinin ilk bölümü 24 Şubat 2017 Cuma akşamı TRT1’de gösterildi.

Dizi yayınlanmadan önce haberlerde TRT Genel Müdürü ile yapılan röportajda, Şenol Göka, 1820-1990 arasındaki dönemi konu alan Filinta’nın son dönemlerini Abdülhamid’e kaydırdıklarını, bu konuyu anlatmayı özellikle arzu ettiklerini anlattı. Göka, sözlerini Payitaht Abdülhamid’in gündemle paralelliğini ifade ederek “Hemen hemen aynı atmosfer yaşanmaktadır, o dönemle bu dönem arasında,” diyerek tamamladı.

Payitaht Abdülhamid 1896’da, Abdülhamid iktidarının 20. yılında başlıyor, saltanatın son 13 yılını konu alıyor.

Payitaht’ta ortam nasıl?

Payitaht Abdülhamid, hiç kimsenin padişah olmasına ihtimal vermediği Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’nda 20. sene-i devriyesi ile başladı.

Şimdi burada yalnızca bir kişi tarafından ya da azınlık tarafından yönetilen bir ülke var. Tek lider tarafından yönetilen bu hükümeti de denetleyecek başka bir yapı yok. Kitle medyasını ciddi biçimde kontrol ediyorlar, muhalif basına gıcıklar. Halkın kişisel özgürlüklerini ortadan kaldırmak ya da kısıtlamak için de jurnalcilik yaygın. Antisemitizm rüzgarları esiyor. İngilizleri hiç sevmiyorlar, diğer Avrupa devletlerine de uyuz oluyorlar. Batı zaten türlü oyunların döndüğü şey bir yer.

Liderin hatasız biri olduğu, hatta ilahi biri olduğu özellikle vurgulanıyor. Zaten dizide halifelik ünvanı kadar önemli hiçbir şey yok. İki lafın başı hilafet.

Haremde ise bildiğiniz laf sokmalar, benim kocam seninkinden daha nüfuzlu, benimkine padişah abim şöyle bir iş ayarladı gibi yavan konuşmalar var.

TRT’nin resmi twitter hesabından bir paylaşım. Dizi yayınlandığı gece twitter timelinında nefret söylemi  taşıyan çeşitli paylaşımlar da maalesef dikkat çekti.

Abdülhamid’i çekemeyenler ve büyük projeler

Abdülhamid’in en büyük projelerinden biri Hicaz Demiryolu. Düşünebiliyor musunuz, Saraybosna’dan trene binen bir Müslüman bir haftada İstanbul’dan geçip Mekke-Medine’ye gidip hac vazifesini ifa edecek. Abdülhamid yatıp kalkıp bunu hayal ediyor, ancak gerçekleştirebilecek parası olmadığı için kredi alıyor tabii. Bununla birlikte dayılanmaktan geri kalmıyor, “Eğer bu demiryolunu inşa edebilirsek Avrupa devletlerinin bize uzanan elini kıracağız” diyor. Bakmayın siz onun marangozhanede elinde testereyle hediyelik eşyalar yapmasına, yongayla talaşla uğraşmasına, böyle keskin çıkışları da oluyor.

Ey Ecnebiler, tokat geliyor!

Abdülhamid’in İngiltere ile arası limoni. Sevmiyor onları. Mamafih paralarını almayı biliyor, gerektiği zaman ortak projelere giriyor ama olsun. Buckingham sarayına bir adamını yerleştiriyor ve imparatorluğun gizli planlarını böyle ele geçiriyor. Neden, çünkü gizli saklı işler, ajanlık işte bunları çok seviyor. Zaten hepsi sonuçta devletin iyiliği için.

İlk bölümde Abdülhamid demiryolu planlarının değiştirildiğini anlayınca anlaşmayı imzalamaktan vazgeçti, krediyi verdikleri için onu imzalamak üzere sıkıştıran Riçırd Paşa’ya ise tokadı çaktı, “Bizim tokadımızı yiyen iflah olmaz,” dedi.

Gördüğünüz üzere herkes ama herkes Abdülhamid’le uğraşıyor.

Dejenere genç, Abdülkadir

Abdülhamid’in oğlu Abdülkadir yüzü daha batıya dönük bir şehzade. Babası dizide sofu bir adam olarak gösteriliyor, zikirde, camide falan. Abdülkadir ise tam tersi geceleri Yıldız Sarayı’ndan kaçıp alemlere akıyor. Oralarda ölçüyü kaçırıp kavgalara karışıyor.

Babasına Meşveret Gazetesi’nin neden saraya alınmadığını soruyor mesela, Abdülhamid meselenin şahsı ile ilgili değil, hilafet makamına hücum edilmesiyle ilgili olduğunu söylüyor.

Bazı insanların çok önemli hedefleri vardır ve tüm dünyanın kendisine karşı olduğunu düşünürler. Kendilerini değersiz hisseder ve değerli olduğunu ispatlamaya odaklanırlar. Önemini de herkesin ona karşı olduğunu ortaya koyarak ispatlarlar. Genelde işler de berbat durumdadır ve yanlış yaptığını bir türlü kabul edemez, ona gore herkes birlik olmuş ve onun zararına çalışıyordur. Abdülhamid işte biraz böyle biri. O denli ciddi ve gergin bir adam ki, birlikte bir kahve içmek durumunda kalsam ne yapardım bilmiyorum. Maşallah muhabbetine doyum olmuyor çünkü.



YORUMLAR




DİĞER HABERLER