Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Panter Fazilet ve yavruları

Onları tanıyoruz. Çocuklarını oyuncu seçmelerinden, ajanslara, yarışmalardan kurslara sürükleyen on kaplan gücünde yırtıcı kadınlar bunlar. Savanada ya da şehirde sakın karşılarına çıkmaya kalkmayın paralarlar! Reality şovların, dizilerin ünlü ya da ünsüz sayısız katılımcısının çoğunun arkasında bu işi onlardan çok daha ciddiye alan bir anne var, bunu bilin, buna göre davranın.

İlk bölümü 25 Mart Cumartesi akşamı Star TV’de yayınlanmaya başlayan, Fazilet Hanım ve Kızları’nın ana karakteri, Nazan Kesal tarafından canlandırılan Fazilet Hanım da işte böyle bir kadın.

Fazilet Hanım ve yavruları kenar bir mahallede oturuyorlar. Şimdilik. Siz onları bir de yalıda görün.

Bu panter, puma, kaplansı anneler, çocuk yaştaki kızlarını bir kariyere doğru iterken (ille eğlence dünyası olmak zorunda değil, sınıf atlama yolunda bir evlilik de olabilir) ellerinden paralarını alıp, ününden de sonuna kadar yararlandıkları için kuşku uyandıran ve alay konusu olan kişiler. Çocuklarının gençliğini, çocukluğunu çalmakla suçlanıyor ve ileride yaşayacakları tüm mesleki ve duygusal sorunlarında sorumlusu olarak görülüyorlar. Ama belki de bu işler göründüğü kadar basit değildir.

Fazilet Hanım’ın iki kızı var. Bir kenar mahallede yaşıyor. Bu sefaletten kurtulmanın anahtarının ise yetenekleri sınırlı olmasına karşın küçük kızı Ece’nin (Afra Saraçoğlu) güzelliğinde olduğunu düşünüyor, yatırımlarını bu doğrultuda yapıyor.

Fazilet Hanım tam bir kontrol delisi. Ne giyilecek, ne çıkarılacak, nasıl gülünecek, nasıl bakılacak o biliyor. “Pembe allık, sedefli far sürülecek.” Onun talimatlarına uyulması gerekiyor.

Fazilet Hanım elbette çocuklarını bir yola doğru sürüklerken aslında kendi hayalini kurduğu dünyayı hedefliyor. Şan, şöhret, zenginlik, saygınlık artık neyi istiyorsa bu deneyimi vekâleten yaşıyor. Kendi pişmanlık ve hayal kırıklıklarından biraz olsun kurtulmasının yolu kızının onun adına hayallerini gerçekleştirmesinden geçiyor.

Fazilet Hanım stratejisini gözden geçiriyor. Ertesi gün deneme çekiminde ne giyilecek, saç baş nasıl yapılacak, kime nasıl davranmak lazım, bunlar bir bir planlanıyor.

Bakmayın siz onun pençelerini çıkartmasına temelinde güvensiz ve yeniktir aslında. Biz kendine güveni olmayan insanların ürkek ya da utangaç olduğunu sanırız ama aslında kendine en fazla bağıranlar kendilerine en az güveni olanlardır. Fazilet Hanım, en az bizim kadar iyi olduğunu ve hatta bizden çok daha iyi olduğunu her an ispatlamak zorunda. Çocuklarını kendisinin uzantısı olarak gördüğü için de onların başarısını kendi başarısı gibi sahipleniyor. Bu yüzden en iyi, en güzel, en yetenekli kız onun kızı.

Değerini onaylatmanın yolu da sürekli çocukları rekabet ortamlarına sokmaktan geçiyor haliyle. Kris Jenner’dan önce Dina Lohan vardı, ya da ülkemize baktığımızda Emral Avşar. Hırslı yıldızların arkasında en az onlar kadar hırslı anneleri olduğu bilinen bir durum.

Fazilet Hanım çocuklarını başkalarıyla kıyaslamadan yapamaz. Fazilet Hanım için kızım şarkı söylemeyi seviyor demek yetmez,  O Ses Türkiye’yi kazanmış olması lazım mesela. Kızım oyunculuk yapıyor diyemez, başrolde oynaması lazım. Kızının başarılı olması da yetmez, herkesin bunu bilmesi, bunun hakkında konuşması gerekir.

Ailenin tüm zamanı, bütçesi her şey yıldız adayı için harcanır. Bu hedeflere erişme uğruna eğitim askıya alınabilir, evde yemek olmayabilir, diğer çocuklar görmezden gelinebilir. Örneğin Fazilet Hanım’ın Hazan (Deniz Baysal) adında bir başka kızı da var. Ama Hazan onun önceliği değil.

İşte dizinin zenginleri. Egemen ailesi onları neyin beklediğinden habersiz. Şimdilik magazin basını, sorumsuz oğulları gibi yavan konularla uğraşıyorlar.

Fazilet Hanım kaybetmekten ders almaz. Tükenene kadar atını yarışa sürer. Çocuğunun yetenekli, hevesli olup olmaması onun için hiç önemli değildir. Fazilet Hanım kızının kariyerine ondan daha fazla önem verir çünkü kendi önemini de buna göre belirlemektedir. Bu narsisizm girdabı, kırılmış arzularıyla sefalet içinde yaşayan Fazilet’i içine alıp yutar haliyle.

Ece gibi kızların özgüveni ise çok kırılgandır. Ancak annesinin ihtiyaçlarını karşıladıkları zaman sevildiklerini hissederler çünkü. Hep koşullu olarak sevildikleri için büyüdükleri zaman da etrafındaki insanları daraltırlar, çünkü övgüsüz yaşayamazlar.

Fazilet Hanım gibi kadınlar çoğunlukla geçmişte yaşar. Yıllar geçmesine rağmen hala 1992 Soğan Güzeli seçildiğinizi söyleyip duruyorsanız örneğin, belki sizin için ilerlemenin zamanı gelmiştir. Kimileri için geçmişi geçmişte bırakmak kızının da en azından soğan güzeli seçilmesi ve anneciğinin erişemediği ne varsa gerçekleştirmesi anlamına gelir. Hâlbuki bizim zamanımız geçti. Çocuklarımız da başardıkları ve başaramadıklarıyla bizim. Yaptıkları ne bizi ucuzlatıyor ne de doğruluyor.

Ben olsam Fazi’yi fazla sinirlendirmemeye çalışırdım. O bakış hiç hayra alamet değil.

Gösteri dünyası hüsrana uğramış, yoksullaşmış, defalarca yenilmiş insanlar için kimi zaman bir sığınak olabilir. Belli mi olur, ya tutarsa? Yıllarca kimi anneler çocuklarını umut ederek, entrikalarla, planlarla stüdyolara, seçmelere götürdü, hala da itelemeye devam ediyor. O yüzden Kısmetse Olur’da anneler damat adaylarıyla pazarlık yaptıkları zaman anlayışla bakmakta fayda görüyorum.

Peki, neden Fazilet Hanım gibi kadınlardan hiç hazetmiyoruz? Çocukları adına delice bir hırsla sağa sola saldırdıkları, her olasılığı zorladıkları için mi? Aslına bakarsanız çoğu anne benzer hırslar içinde ama belki bunu Fazilet Hanım kadar açık etmiyor. Fazilet Hanım ve benzerlerini diğer annelerden ayıran, bu mücadeleyi ayan beyan vermesi ve çocuklarının her başarısını davul zurna çalarak yedi düvele duyurmaları belki de.

Fazilet Hanım’ın yakıtı karışık duyguları ve çatışan arzuları. Hem çocuklarının herkes tarafından tanınmasını istiyor, hem de onları korumayı. Çocuklarının kariyerini yöneten çoğu anne için başarı ve parayı onun kanalıyla elde etmeyi umut ettiği söylenebilir. Bu kadınlar tıpkı Fazilet Hanım gibi, sert, belalı, gaddar, Allah’tan korkmaz, pişkin tipler olabilir, kendi yaşamlarında hatalar yapmış, fena halde yokluk çekmiş insanlar olabilir ama belki de bu kadar şeytanlaştırılmayı hak etmiyorlardır.

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER