25 Ocak Pazartesi yayınlanan O Ses Türkiye’de çok acayip bir şey oldu. En azından kendi adıma rahatlıkla konuşabilirim ki hiç beklemediğim, bünyemdeki tahribatı da ağır olan bir durum yaşandı. Geçtiğimiz sene Şubat ayında iğrenç, korkunçi vahşi ötesi bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan’ın anne ve babası yayındaydı.

Her kelimeleri kafama beton çivileri ile çakıldı, her cümleleri odada bin kere yankılandı sanki. “En sevdiği programlar Survivor ve O Ses Türkiye’ydi,” dedi babası. Bir de beste yapmış kızı için, Ebru Gündeş onu seslendirdi. Özgecan yasasından bahsetti, başkaları ölmesin dedi. Öyle baktım ben, biz, hepimiz. Dünyanın en konuşkan adamı Acun Ilıcalı dahil sustuk ve bekledik.

Programdan sonra hem sosyal medya, hem Ekşi Sözlük gibi siteler ikiye bölünmüşlerdi. Bir grup programı çok beğenmiş, “İyi ki Özgecan’ın ailesini ekranlarda gördük, bir kere daha hatırladık, zaten hiç unutmayalım,” derken, diğer grup, Özgecan konusunun reyting malzemesi yapılamayacak kadar hassas bir konu olduğundan bahsedip, onları böyle bir programda görmekten kesinlikle nefret ettiklerini, bu fikri bulanların da ne biçim insanlar olduklarını yazmışlar. Açıkçası ben bu ikinci gruba katılmıyorum.

Öncelikle şu sebepten: Özgecan Aslan’ın kurban gittiği cinayetin ne kadar hassas bir konu olduğunu elbette ailesinden daha iyi bilecek değiliz, onlar bu programa çıkmayı uygun gördülerse konu aslında kapanmıştır benim için. İster O Ses Türkiye’de anlatırlar dertlerini, ister ana haber bülteninde. Çok mümkün olduğunu sanmıyorum ama yüreklerine bir ferahlık gelecekse anlattıklarında, beş dakika nefesleri kesilmeden durabileceklerse buna değer.

İkincisi, beğenen olur beğenmeyen olur ama O Ses Türkiye, en çok izlenen programlardan bir tanesi ve alternatif bir kanalda, ağır buğur ciddi bir programda da anlatabilirsin elbette derdini ama 50 kişi duyar, orada söylediğini milyon kişi. Özgecan Aslan yasası çıksın diyecekse babası, bunu O Ses Türkiye’de desin. “O nedir?” diye merak edecek insanlar. Bazen sanıyoruz ki herkes Twitter’da, herkes internette, herkes her şeyi çok biliyor. Ama hayır, öyle değil. Özgecan Aslan’ın kim olduğunu yeni duyan insan vardır yazsam abartı gelir, halbuki maalesef o da öyle değil.  Anlatılsın, bin defa anlatılsın, duymayan tek kişi kalmayana kadar anlatılsın bana kalırsa.

Bu fikri bulan, o aileyle görüşen ve onları programa davet eden kişinin asıl amacını asla bilemeyiz, reyting de olabilir vicdanı da. Ben her zaman iyiye inanmayı tercih ederim, ama niyet, sonucu zaten değiştirmez. Özgecan’ı bir kere daha hatırlamaya bir vesile gördüm ben dün gece. Hiç gerek olmasaydı dilerdim.