İzzet Çapa neden Fulya’da oturuyor?
Fulya’da bir residence’ta oturan İzzet Çapa, neden bu semtte oturmayı tercih ettiğini şu sözlerle anlatıyor: “Tüm işyerlerime çok yakın, merkezi bir nokta. Ben dağınık bir insanım, aklım gidip geliyor. Kıyafet değiştirmeyi çok seviyorum. Günde 2 kere kıyafet değiştirebiliyorum. Her yere çok yakın. Burada oturmak keyifli.”
“Evde mum yakmayı seviyorum”
Evinin her köşesinde mum bulunan İzzet Çapa, romantik bir adam olmadığını ama eski beyaz mumları çok sevdiğini şu sözlerle anlatıyor: “Ben eski beyaz mumları seviyorum, hep evimde yanar. Kötülükleri arındırdığını, ışığının aydınlattığını, duaların onunla gökyüzüne yükseldiğine inanıyorum.”
“Demirel ile yaptığım röportaj patlamama neden oldu”
Hürriyet gazetesinde röportajlar yapan İzzet Çapa’nın evinin duvarlarını röportaj yaptığı isimlerle çektirdiği fotoğraflar süslüyor. Çapa; “Süleyman Demirel ile yaptığım röportaj patlamama neden oldu. Ayrıca Ahmet Hakan, Türkan Şoray, Filiz Akın konuştuğum isimler arasında. Ben aslında gazetecilik hayatıma İmece dergisiyle lise sonda başladım” diyor.
“45 yaşından sonra Beşiktaşlı oldum”
Babası Beşiktaşlı olan ama uzun bir süre Galatasaray’ı tutan İzzet Çapa, takımından neden vazgeçtiğini şu sözlerle anlatıyor: “Babam Beşiktaş’ta 5 yıl futbol oynadı. İyi futbolcularından biriydi. Ben aslında Galatasaray’ı tutuyordum. Ama sonra Fatih Terim’in gönderiliş şeklini protesto etmek için bana en yakın takım olan Beşiktaş’a geçtim. Yani 45 yaşından sonra takım değiştirdim.”
İzzet Çapa’nın mekanlarına kimler girebiliyor?
Açıldığı ilk günden itibaren bir hayli popüler olan mekanlara imzasını atan İzzet Çapa, mekanlarına kimleri aldıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Karşıdan gelen insan eğlenmeye mi, bir şeyler aramaya mı geliyor. Bir şeyler aramaya geliyorsa, benim imzamı attığı mekanlar onun yeri değil. O konuda anlaşalım. Kabadayı mı oldun, siyasetçi mi oldun, en popüler adam mı oldun, hoş geldin. Ama önce ceketini çıkartıyorsun, vestiyere bırakıyorsun. Onun arkasında kendi markan var. Mutlaka insanlar arasında ayırım yapıyoruzdur ama oraya gelen sıradan insan bizim için daha önemli.”
“Ben bir sokak çocuğuyum”
Sokak arkalarını çok sevdiğini ve iş anlamında sokaklardan çok beslendiğini söyleyen İzzet Çapa, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ben bir sokak çocuğuyum. Dünyanın neresinde olursa olsun sokak arkalarını çok severim. Eskiden Beyoğlu benim için beslenme yeriydi. Artık Beyoğlu herkesin keşfettiği yer. Tanımadık, bilmedik noktalardan çok iyi beslenebiliyorum. Allah bana herkesin baktığı yerlere bakmamak gibi bir özellik vermiş. Buralardan aldığım fikirleri mekanın içinde değerlendiriyorum.”
“İşletmeci olmadan önce tekstilde battım, sonra videoculuk yaptım”
İşletmeciliğe başlamadan önce bambaşka işler yapan İzzet Çapa, geçmişini şu sözlerle anlatıyor: “İşletmeci olmadan önce tekstilcilik yaptım. Arap ülkelerine süslü, şatafatlı kıyafetler satıyorduk. Zaten bu işi 24 yaşındayken annemden aldım. Para akıyordu ama bir gün baktım iflas etmişim. Tekstilden sonra videoculuk yaptım. Ben müsrif değilim ama parayı tutmayı bilmiyorum. Biraz salağım. Harcamayı bilmiyorum.”
“Babam 7 kez evlendi”
“Meşhur hikayedir. 7 Kocalı Hürmüz’ün rakibi, 7 kocalı Bedii. 7 defa evlenmiş babam. Allah rahmet eylesin, çok yakışıklı bir adamdı. Babama ‘Çok mu zamparaydın’ derdim. O da ‘Vallahi hep beni kadınlar baştan çıkardı’ derdi. 7 defa nikah masasına oturmuş. Babamın evlendiği kadınların hepsi kolejli, eğitimli ama boyları 1.60’ı geçmeyen kadınlar.”
“Annem babamdan 30 yaş küçük”
İzzet Çapa, 16 yaşında babası Bedii Çapa’ya aşık olan annesi Gürnar Hanım’ın aldatılma hikayesini şöyle anlatıyor: “Annem, babamdan 30 yaş küçük ama babama çok aşık oluyor. Annem babama 16 yaşında kaçıyor. Babam, anneme arkadaşımın sevgilisi diye bir masada kendi sevgilisiyle oturtunca, annem babamı hiçbir zaman affetmiyor ve ayrılıyorlar. Annem, 16 yaşında da beni doğurmuş.”
“Biz hiçbir zaman zengin bir aile olmadık”
İzzet çapa, Çapa ailesinin maddi durumunu, yaşam standartlarını şu sözlerle anlatıyor: “Biz hiçbir zaman zengin bir aile olmadık. Güzel yaşadık, güzel şeyler paylaştık. En zengin ailelerin yaşayabileceği noktada olduk. Ama hayatımız öyle Türk filmlerindeki gibi geçmedi ama mutluyduk. Burjuvaydık diyebilirim. Kızacaklar çıkacaktır ama ben olduğumu inkar edemem.”
“Babamla çok özel bir aşk hikayemiz var”
İzzet Çapa, babası ile olan ilişkisini şu sözlerle anlatıyor: “Babamla çok özel bir aşk hikayemiz var. Son çocuğu olduğum için beni çok severdi. Beni hiçbir zaman ders çalıştırmadı ama 11 yaşına kadar babamla birlikte uyudum ve 11 yaşına kadar babamdan hikayeler dinledim. Bana anlattığı masallar hayata ve gerçeklere dair hikayeler olurdu. Çok nüktedan bir adamdı.”
“Celal Çapa’yı kıskandığım için işletmeci oldum”
İzzet Çapa işletmeciliğe başlamaya nasıl karar verdiğini şöyle anlatıyor: “Ben baba tarafından olan kardeşlerimi değil, anne tarafından olan kardeşlerimi öz kardeşim olarak kabul ettim. Çünkü yuvayı anne yapıyor. Celal Çapa ile hiçbir zaman aramız iyi değildi. Ama zaman geçtikçe sevgiyi yaşamaya başladık. Ben abi olarak Celal’i keşfettiğimde 17 yaşındaydım. 18 yaşında gece hayatına yeni başlamışım. O sıralar Celal’in bir mekanı var, ben de oraya gidiyorum ama sıraya giriyorum. ‘Ben Celal’in kardeşiyim’ diyemiyorum. Sonra birlikte iş yaptık. Herkes Celal Çapa diyordu, benim de çok moralim bozuluyordu. İnsan ister istemez kıskanıyor. Ben bir gün Celal olacağım, onu geçeceğim hırsıyla bu işe başladım. Biraz da Allah yürü ya kulum dedi.”
“21 yaşında evlendim”
Çok gençken başından bir evlilik geçen İzzet çapa, o günleri şöyle anlatıyor: “21 yaşındayken evlendim. Üniversiteyi de evlendiğim için bıraktım. Gece hayatına daldım. Sabahları video kaset satıyorum, geceleri en iyi masada en iyi şekilde eğleniyorum. O sırada sahnede olan biriyle, göz temasıyla tanıştım. Sonra annemin butiğine elbise almaya davet ettim ve sonrasında da evlendik. Ama belki üniversiteyi okusaydım, bugün bu işlerin hiçbirini yapamıyor ve birinin yanında çalışıyor olacaktım.”
“Bir manevi kızım var”
İzzet Çapa, manevi kızıyla ilgili şunları söylüyor: “Bir manevi kızım var. 13 yaşında, canımın içi. Genç kız oldu. İngilizce, Fransızca ve Arapça konuşuyor. 3 defa Kuran’ı hatmetti. Muazzam bir kız. Ama o bizim özelimiz kalsın. Saklı da tutmuyorum ama çok da televizyon ekranlarında, gazetelerde olsun istemiyorum. Hem laik bir Türk kızı, hem dünyalı hem de manevi değerlerini çok iyi biliyor. Bana İzzet Baba diyor. Öz babası ve annesi de burada. Annemle birlikte yaşıyorlar, onlara da çok şey borçluyum ama kızım çok özel. Ve çok ilginç bir şekilde birebir babaanneme benziyor.”
“50 yaşında birinin çocuk yapması lüks”
Ünlü işletmeci, ileride baba olmak isteyip istemediğini şu sözlerle anlatıyor: “Ben 50 yaşındayım. 50 yaşında birinin çocuk yapmasının lüks olduğunu düşünüyorum. Ne kadar yaşayabileceğimizi bilmiyoruz. 20 yaşına geldiğinde bana baba mı dede mi diyeceğini bilmiyoruz. Bir bankadan, bir taşıyıcı anne ile de olabilirdi ama bu dünyaya getirilecek bir çocuğu büyütebilecek gücüm yok. Benim değerlerime ters gelen çok şey var.”