Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Mirgün Cabas: Kendi denizine döndü

CNN Türk’teki programı Her Şey’e başlamadan önce Cumhuriyet’e verdiği röportajda “Kendimi ekranda sudaki balık gibi hissediyorum,” demişti. Haberciliği “kutsal” olarak tanımlamadığını ama haberciliğin çok sevdiği bir iş olduğunu da eklemişti.

Milat, Gezi olmasa da, Gezi’ye kadar tırmandırılan gerilimden herkes gibi o da kendi payına düşeni almış, ve o zamana kadar kendi usulünce, koşullar elverdiğince sınırları zorlamaya, kanalı ve gerçekleri duymaya hasret seyirciyi aynı anda memnun edecek imkansız bir denge arayışıyla ekmeğini NTV’den kazanmaya devam etmişti.

Anaakım medyanın ve daha fazla kişiye ulaşmanın gücünü asla reddetmeyen, varolan koşullarda en mesafeli nasıl olunabiliyorsa onu olmaya çalışan, olamadığı durumda da seçim sonuçları açıklanırken evde brownie yapan bir garip bu topraklar gazetecisi... “NTV’de ilk yıllarda yaşadığım hazzı yaşadım,” dediği ama taşıma suyla değirmenin dönmediği Artı1‘deki ekran deneyimi ve “limon satıp onurlu yaşadığı” GQ’nun yayın yönetmenliğinden sonra şimdi kendi denizine geri döndü. Kuşkuyla yaklaştığı durumlara müstehzi gülümsemesi ve gediğine koyduğu sorularla karşılık veren Mirgün Cabas, ekranın dörde bölündüğü ve yaş ortalaması 70 olan ahkam kesme programlarının arasında bir vaha.

Cabas’ın yeni programın bir laneti, bir de bulunmaz bir şansı var. Şansından başlayalım; bir dizi ya da film izlemek niyetiyle değil de kış aylarında koltuğa ancak oturup “neler olmuş” diye ekrana baktığınız 19:30-20.30 aralığında izlemeye değer pek az şey var. Her Şey de bunlardan biri. O saate kadar Nevşin Mengü’nün, “durun, size bir şey anlatacağım!” der gibi, haberciliğin en temel güdüsüyle anlattığı haberleri kaçırmış oluyorsunuz. Sakinleştirici ilaç israfından kaçırmak için NTV’ye fazla bulaşmak istemiyorsunuz, diğer bültenlerin de “portakal el yakıyor” klişelerini çekemiyorsunuz. Bir de nereye zaplarsanız, orada çoook uzun bir reklam kuşağına rastlıyorsunuz. O saatler dikkatinizi orada burada dağıtmak istemeyeceğiniz, sakin sakin bir şeyler dinleme zamanı. Her Şey de o bir saati usul usul dolduruyor.

Lanetine gelince, Mirgün Cabas sansasyondan beslenmeyen, konuğuna soruları sorarken kışkırtıcı olmaktan çok gerçek bilgiyi almayı önemseyen bir gazeteci. Program, gündemde olan birkaç konunun tartışılmasından ve “olayı” kendi bakış açısıyla anlatan konuklardan ibaret. Gelin görün ki; olur da o gün sosyal medyayı takip etmemişseniz ya da programın o kısmını yarısından yakalamışsanız konuk ilgi çekici konuşmadığı sürece konuya ilgi duymanız kolay değil. Zira konular kimi zaman olabildiğine ağır, konuklar da bunu kolaylaştırmak için pek yardımcı değil.

Cabas’ın CNN Türk’teki yolunun yine yorucu olacağından şüphe yok, fakat “gazetecilik ölmediyse bile bir yerlere saklandı” dediği bir dönemde parlak sorularını, isabetli konularını, düşündürücü yorumlarını izlemek bizler için büyük şans. Mesleği kuytulardan çıkarmak için ise daha çok yol var.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER