Her şey Yaman ile Mira’nın ilk karşılaşmasıyla başladı biliyorsunuz. Selim kendisine yeni bir hobi bulmuş olabilirdi ama tabii ki her zaman olduğu gibi bütün yollar Mira’nın çıkarına doğru uzandı. Doğuştan winner olan Mira, Yaman’ı ilk gördüğünde gözüne kestirip klasik ‘’Möerba’’sını yaptı ve her zamanki gibi nokta atışıyla Çokoprens’i kafaladı. Hatta sonra Orkun geldi ve ‘’Asıldı mı sana o çocuk?’’ diye sorunca Mira, ‘’Hayır canım saçmalama,’’ kısmını sesli söyledi. İçinden ise ‘’Olur mu öyle şey, ben asıldım tabii ki,’’ falan dediğine eminiz. O zamanlar Suzi, Orkun’un verdiği iki bluza Yaman’ın yemeklerine şap falan atmaya başlamamıştı. Serezler’in bahçesinde Mira’nın bir gösterip bir çektiği nazlı flörtlerine Yaman da hızlı fiziksel müdahalelerde bulunuyordu. Sonradan çıktı bu ‘’Erkek arkadaşının elini tuttuğun sürece olmaz,’’ tripleri. Hayır tabii ki de olmaz başkasıyla beraberken ama ah be Yaman, sence Mira hiç boş kalır mı? Flört kısmını hallediverdi işte aşkım o arada. Mira ile Yaman sonra, sonunda hepimizin ihtiyacı olan bol aktiviteli ilişkilerine başladılar. Bıktım ya bir araya gelemeyen aşıklardan, şöyle bir ilişki gidişatı falan görelim değil mi? En son bölümde birleşen çiftlerin sonrasında kavga etmeyeceğini, ne bileyim yatakta uyumlarının iyi olup olmadığını, aynı evde yaşamak için uygun olup olmadıklarını nereden bileyim ben? Evet ayrılıklar da ilişkilere dahildir, ayrılık acısı kavurur ve işin dramatik etkisi çok tatlıdır ama ben böyle hoşluklu ilişki izlemek istiyordum uzun zamandır. Yani ne bileyim o havuzlar, dağ tatilleri falan güzel yani. Mesela bir de şarkılar var, onlar da çok hoş. Büyük tantanalara sebep olan ilişkide aşama atlamama durumu var ama işte dediğim gibi onun da suçlusu Suzi. Şaka maka bu arada öpüş kokuş meraklısı değilim ama bence Yaman sezon finalinde ayıp etti. Bir kadının duymaktan nefret ettiği en büyük şey istenmemektir, beğenilmemektir. Sebebi her ne olursa olsun. Yaman, Mira ilişkisinde hırpalanan Yaman gibi gözükse de ben aslında hırpalananın Mira olduğunu düşünüyorum. Her şeyiyle Yaman’a aşık ve önceliği kesinlikle Yaman. Ama Yaman’ın bazen farklı öncelikleri oluyor doğal olarak; hayat gailesi durumları var. Ama düşününce Mira’nın ölümcül bir hastalığı var ve yine sadece Yaman.
Benim Yaman ile ilgili kafamın karıştığı çok durum oluyor ama Yaman hiç beklemediğim zamanlarda öyle şeyler yapıyor ki birden gidiveriyor bütün o sorular (Sude-Kenan olayındaki Mira’nın çirkin tavrına karşılık Yaman’ın yapıcılığından bahsediyorum tabii ki). Önceleri daha ‘serseri’ bir tip gibi geliyordu ama Yaman, Serezler’de gerçek aileyi tadınca (Nevin demeyin bana, kadın evlerden kovmuştu oğlunu. Şimdi zenginlerle Yaman’ın yakın ilişkileri var diye oğlunun derdinde) içindeki savunmasız adam daha çok ortaya çıktı. Galiba naif tarafını daha çok seviyorum, hart hurttansa. Bir de kafasındaki şablonlardan kurtulsa çok daha güzel olacak. “Öyle olursa, böyle olur”lar yüzünden ilişkisine odaklanamıyor. Ender öldüğü için Mert’i yalnız bırakamaz yani İzmir işi iptal bu durumda. Hem Ender’in ölümü ister istemez Yaman’ın Serezler’deki sağlam yerini iyice sağlamlaştırdı. Biliyorsunuz Yaman fan kulübünü Selim Serez kurdu, yayınları da Mert Serez giriyor. Neyse işte nasıl yapacağını görüp bilmediği için Yaman’ın tam sevgisini gösteremediğini düşünüyorum ama bir Mira’ya bıraksa kendisini, bulutlara uçacaklar.
Mira bütün bir sezon boyunca o kadar güzel bir portre çizdi ki bize anlatamam. Sonunda uykudan uyandık, o esas kızlar öyle saf alabalık olmuyor. Mira’ya kimi diyor, çok kötü falan. Hayır canım; aynen olması gerektiği gibi. Bu kadar top bir kız tabii ki azıcık bencil, azıcık nazlı olacak. Hatta daha fazlası bile hakkı. Ayrıca kimse bulaşmadığında kimseye bir zararı da yok. Bu yüzden statüsüne göre daha bile şımarık olması gerektiğini düşünüyorum ama Mira, Yaman sayesinde az biraz daha makul bir insan oldu. Çok popüler dark side durumlarını ise ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz. Ölüm tehditlerini göze alarak söylüyorum ki ‘’Tozludere’de değilsin artık,’’ Mira’nın Yaman’la ilgili yaşadığı aşk acısının ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Hem Tozludereli olmanın kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum ben. Ne olacak yani? Ada ile ilgili olanlar, Leyla ile ilgili olanlar da keyifliydi ama ben Mira’nın normal hayatın içerisindeki tepkilerini daha çok seviyorum çünkü Beren’in dediğine katılıyorum, o kızlar kim yani? Yine de Yaman ve Mira ayrılırlarsa eğer, Mira’nın Yaman’ın hayatına birisi girmesi durumunda çok çok kötü olmasını istiyorum. Onun bu kötü haline rağmen Yaman’ın hala Mira’yı sevmesini görmek çok güzel olur. Hoşlanmadığım tek an, karanlık tarafa geçtiği an yani Sude-Kenan olayına tepkisiydi, onu da atlattık sanıyorum.
Normalde yerli dizilerde ikinci bir aşk hayatta olmaz. Hep ana aşk ilişkisinin bileşenleri olarak ilerler karakterler ve neden olmadığını hep düşünmüşümdür. Sakın sezon sayısı demeyin kaba bir hesap yaptım, bizim bir sezonumuz onların dört sezonuna denk geliyor. Ama burada Nickelodeon kıvamında olsa da Mert ve Eylül durumu da var. İkisinin ciciş hallerini ayrı ayrı çok seviyorum ama ikisi bir aradayken bana biraz fazla geliyor. İlişkilerinin başlamasında ve herkese bunu açıklamalarında Tuğçe’nin hakkı olduğunu düşünüyorum ve bu yüzden Eylül’ün, Uzay’ı Tuğçe’ye bırakması gerektiğini savunuyorum. Eylül’ün her gördüğü yakışıklı erkeğe verdiği tepkilerden biri olarak kalmayacak bu iş belli. Belki bir hareket gelir diyorum ama benim Eylül-Mert ilişkisinde en çok sevdiğim hareket ikisinin dramatik konuşmaları. Genelde komedi dizilerinde ağlayan bir insanım ben; belki de bu yüzden ikisiyle ilgili dokunaklı bir sahne oldu mu beni etkiliyor. Mert’in Eylül’ün annesini kaybettikten sonra nasıl değiştiğini anlattığı sahne çok çok güzeldi. Şimdi ikisi de aynı olayla tekrar bir araya gelecekler, bakalım nasıl olacak.
Mert şimdi sürekli patlatan bir karakter. Karadeniz temalı komedi dizilerini hatırlatan komik karakterlerden değil. Komikliğinin yanında erkek karakter olarak da yerli diziler için yeni bir tip. Ama uzun zamandır herkesin bildiği bir tip; aslında geç bile kalınmıştı Mert için. Mert’in sesi azıcık daha çıksın bence. Komik olduğu için asla ciddiye alınmıyor ve ben buna bazen sinir oluyorum. Mert’e gereken saygıyı sadece dedesi Asım Şekip Kaya ve teyzesi Sedef’in gösterdiğini düşünüyorum. Tamam Yaman çocuğun hayatını değiştirdi ama şöyle ağır ağır davranmıyor. Mira desen, Yaman olmasa pek Mert ile takılmazdı. Bir tek Eylül’den umutluyum, o da Eylül’ün kendi gerçek karakteri ile ilgili duvarlarını yıkmasıyla ilgili. Bana hiç anne-babası demeyin çocuğun Serezler’de Safari’den farkı yok çünkü.
Yaman ile Mert gördüğüm en doğru bromance kesinlikle. Ben gerçekten ‘’Ne olursa olsun Yaman mutlu olsun’’ politikasıyla Yaman’ı seven tek kişinin Mert olduğunu düşünüyorum. Selim için bir ödev gibi bence o olay, ne kadar iyi bir insan olduğunun bir kanıtı (asla sevmiyor demiyorum da). Mert gerçekten Yaman’ın kardeşi. Bunun için kan bağının şart olmadığını gösteren örneklerden. Yaman’ın ise sadece Mert’in etrafında olması yetiyor. Direkt çocuğa güç kaynağı Çokoprens. Sezon finalinde Mert’in Yaman gidiyor diye bozulması ve konuşmaları çok güzeldi. Galiba MedCezir’de ortalık kana bulanmadığı sürece herkesin birbirine düşmanlığını çekerim ama bu ikisi ‘’Hayır o Barbie benim!’’ diye bile kavga etse yıkılırım.
Eylül’ün katmanlarının altında başka bir insan var dedim ya, ben o kadını çok merak ediyorum. Yani az az sezinliyoruz ama tam çıkamıyor işte. Eylül takındığı Winx Club perisi haline kendisini çok kaptırmış durumda. Kendi kendisine kaldığı zamanlardaki yaralı kızın tadı ise çok hoş. Gamze ile ilişkisi olsun, Mira’ya verdiği akıllar olsun, çok çok güzel. Zaten Mira’ya verdiği akıllardan Eylül’ün hayatta, spot ışıklarının direkt altında durmak istemediğini anlıyoruz. Biraz seçim bu Mira’nın yancısı olma durumu. Artık Uzay mı olur bilmiyorum ama gerçek Eylül’ü görme vaktimiz geldi diye düşünüyorum. Ama ortalıkta bir durum olduğunda pür meraktan oluşan yüz ifadesini kaybetmeyelim.
Mira ve Eylül’ün ilişkisi birazcık tek taraflı ilerliyor. Yani bence o arkadaşlıkta daha çok umursayan ve düşünen taraf Eylül gibi. Kesinlikle Mira’nın Eylül’ü sevmediğini ya da umursamadığını düşünmüyorum ama işte anca kendisiyle ilgilenmekten ne kalıyorsa. Bunun için Mira’yı suçlamıyorum tabii ki de, şanındandır ama Eylül’ün istikrarlı bir şekilde veren taraf olması güzel. Çaktırmadan güzel bir sınav veriyor ve biliyorum ki her ne kadar sürekli kendiyle ilgili olsa da Mira böyle bir şeyi sömürmeyecek bir kız, çünkü onun alanı değil.
Ben esas kızın diğer aşığı olan erkeği hiç sevmem. O histerik kötü kadınların insanıyımdır her zaman ama MedCezir’dekötü adamı çok sevdiğimi söylememe gerek yok; birkaç linç girişimi de oldu bu yüzden. En başından beri Orkun’u seviyordum da ‘star’ olayı, tam tam pembe dizi kötülüklerini bırakıp (o Yaman’a attığı iftiralar çok çok saçmaydı) lanetlerin lanetlisi babası Mithat ve Selim tarafından çapraz sorguya alındığı sahnede geçrekleşti. Bana bayağı bayağı kaçık gelmişti ve şöyle güzel bir delilik izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Babasının taş olasıca elleriyle Orkun’a dayak attığına dair şüphelerimiz de oldu ve yanılmadığımızı Yasemin’in Mithat’ı küçük bir tuzakla öldürmesiyle anladık. Adam resmen eziyetçiymiş yani. Babasının ölümüyle Orkun da daha normal bir insan oldu. Ben mesela onun asla içgörüsünün olmadığını düşünürdüm ama o olaydan sonra gayet her şeyin farkında olduğunu anladım. Biraz bu ‘kötü’ imajından güç alıyordu Orkunstar. Gerçekten kötü olmadığı için Turunç Nadir’in bir katil olduğunu öğrenince ittifaklarını bozacağını düşünüyorum. Sude ile entrika kankalıkları çok güzel olsa da Sedef ile uyumları bir harika. Ayrıca kıyafetler konusunda neredeyse hiç falsosu olmadığını da hatırlatırım. Esas kızın peşindeki diğer adamı hiç sevmem evet ama Orkun, Roman Godfrey kadar olmasa da en sevdiğim türden bir bad boy, hem de en prensesinden.
Ana aşk üçgenimiz sayılan bu ilişki yumağında benim hem hoşuma giden şeyler var hem de hoşuma gitmeyen şeyler. Üzüldüğüm konu Yaman ve Orkun’un arasındaki tatsızlığın medeniyet çerçevesinden bazen çıkması. Bazen çok tatsız oluyor ve ben örnek evi beraber boyadıkları sahneyi arıyorum. Eskiden bir de çok kafa mafa oluyordu ama artık resmiyete dökülmemiş bir kabul etmişlik durumu var ikisi için de. Basket sahasında buluşmak için randevulaştıkları sahne mesela çok çok iyiydi. Yaman’ın ‘’Bir kere de ciddi ol be!’’ demeleri sonra Orkun’un Hasan’a Yaman’ı koruması şu düşmanlık olayının ardında ikisinin birbirlerine bağlandığını da gösteriyor. Dediğim gibi olay resmiyete dökülürse kadeh tokuşturmalar yakındır. Üzülmediğim hatta çok sevindiğim konu ise Mira ve Orkun’un hep birbirlerinin hayatlarında doğru yerde duruyor oluşları. Neredeyse bebeklikten beri çıktıkları için ilişkinin boyutu dostluğa bayağı kaymış durumda. Plastik olarak sarışın-sarışın kombinini çok başarılı bulsam da Orkun ve Mira gerçekten birbirlerinin en yakın arkadaşları ve bunun böyle devam etmesi çok güzel. Bu yüzden Amerika olaylarında Mira’ya pek kızamıyorum çünkü Orkun’u artık beraberliklerindeki gibi görmüyor biliyoruz, Orkun da yeniden birlikte olma ihtimallerinin olmadığını kabul etti zaten.
Hep derim Orkun, Hale’nin hakkı diye. Bir ara o olay tamamen unutuldu; Orkun, Leyla’nın Ada’nın elinde kalitesini düşürecek diye çok korktum ama sezon sonuna doğru tekrar canlandı, güzel oldu. Hale’nin Orkun’a ne kadar aşık olduğunu anlatmamıza gerek yok. Onun için kendi seks kasedini yayınladı, intihar numaraları yaptı, Mira’yı ve kendisini öldürmeye kalktı ve bütün bunlara rağmen Orkun’a hala o acıklı şekilde bakmayı sürdürebiliyor. Orkun da biliyor aslında Hale gerçek aşkı (genleri de böyle diyor çünkü bir yerde üvey kardeş sayılırlar). Ama işte vuslat anı Ada yüzünden tamamlanamadı. Hale’nin Orkun’a karşı güçlü olması da güzel ama, o kadar gururunu ayaklar altına aldı zamanında. Tabii bu da Orkun’u beyazlar içinde Sude ve Asım Şekip Kaya’nın düğününde görünceye kadar oldu. Bu ilişkide sevdiğim bir diğer nokta, Mira-Orkun-Hale aşk üçgeni. O kadar kaliteli bir aşk üçgeni ki anlatamam. Çok upperlar. Orkun biraz slut bir karakter olduğu için bir de Hale-Orkun-Ada üçgeni vardı ama çok güzel bir şekilde bu üçgen oluştuğu anda bitti ve Ada’dan kurtulduk. Mira’nın ikisine bir teşekkür borcu var. Ada demişken bir de hafifimsi bir Mira-Yaman-Ada üçgeni olur gibi oldu ama herhalde bir diziye bir katil yeter dediler ve Turunç Nadir’in yanında Mira’yı da katil yapmamak için iptal ettiler onu. Yeni bir aşk üçgeni eklenebilir gibi bu ikilinin cv’lerine. Hale bütün yaz Alaçatı’da olacaktı, Kenan da Çeşme’de iş buldu dediler. Belki de Orkun-Hale-Kenan kapıda, şöyle bir hissettirilmişti ilk sezon hatırlarsanız.
Ender’in arkasında bıraktığı koca bir öykü var. Ender karakteri annesinin ölümünden Sedef’i sorumlu tutmuş ama böyle şeylerin doğru olmadığını düşündüğü, daha doğrusu iyi olmanın bununla ölçüleceği insanlara dayatıldığı için asla dile getirememişti. Ama bunu fazlasıyla Sedef’e hissettirdiği için Sedef, kendisini asla kabullenemeyen bir ablayla yaşamıştı. Mesela Asım Şekip Kaya, Sedef’e asla bunu hissettirmedi, hissettirmez de. Ama Ender’in tabiatı sürekli tek doğrularla doluydu, bu yüzden böyle bir şeyi kardeşinin yüzüne vuramazdı. Belki de babasının Sedef’in doğumundaki trajik olaydan sonra onu aşırı kayırması, Ender’i biraz dışarıda bıraktı ve annesi gibi erken bir ölüme sürükledi. Ben Ender’in gerçekten Selim’e aşık olup evlendiğini düşünüyorum; Sinan’ın söylediklerini tam olarak doğru bulmuyorum bu yüzden. Babasına inat olsun diye Selim ile evlenmedi tabii ki de ama Selim’in Ender’in hayatına asla uyum sağlayamaması yüzünden, Ender’in aslını Selim için törpülemesine karşın Selim’in hep ‘onların’ hayatına karşı ön yargılı ve tahammülsüz olması Ender’i de bir yere kadar idare etti ve Selim-Ender çifti için resmen ‘kendini gerçekleştiren kehanet’ oluştu. Mert ise başka bir konu. Ender o kadar koruyordu ki kendisini, oğluna bile bir Matmazel edasında yaklaştı hep. Bir tek Selim’e karşı çok vericiydi. Ender’in kat ettiği yolu asla göremediği için Selim, daha doğrusu kendisinin ‘iyi’ olan olduğuna o kadar emin olduğu için asla yanı başındaki tıkanan kadını görmedi. Bunun ortaya çıkması asla bir ihanet olmamalıydı tabii ki de ama Ender karakteri için çok cesur bir olaydı bu ‘yasak aşk’. Ender için değil ama karakter için. Ancak Ender asla cesur bir kadın olmadığı için bundan tek kaçış yolu delicesine sürmek oldu. Umarım şimdi bütün bir ömrü insanları kırmamak adına geçiren Ender, kocasını aldatan kadın, ailesine ihanet eden anne olarak hatırlanmaz. Selim’in karısının ölümüne değil de ihanetine olan bunalımını hiç çekemeyeceğim, Mert’in de annesine bir kez sinirlenişini görürsem eğer ona deli kızarım.
Selim ve Ender’i beraberlerken pek sevmiyorum biliyorsunuz, hatta Selim’i tek olarak da sevmiyorum. Sade ve sadece Ender’ciydim. Ama ikisinin Yaman’ı sahiplenmesini sevmiştim. Başlarda Selim’in başka sebepleri olduğunu düşünsem de.. Ender’in sezon finalindeki çıkışlarına rağmen Yaman konusunda çok samimi olduğunu düşünüyorum. Bu konuda hakkı yenirse ciddi üzülürüm. Ayrıca bombaların arasından, peşinde portakal ağaçlarından kuvvet alarak kötülük yapan bir mafya babasıyla gelen birisinin derdini kimse çekmek zorunda değildir. Yine de bütün bunlar Ender’in deneyimsizliğinden kaynaklanan tepkilerdi. Bu yüzden ben Ender’in de en az Selim kadar samimi olduğunu düşünüyorum Yaman konusunda. Selim ile ikisinin yarattıkları bütün gerçeklerden uzak sahte dünyada, yaptıkları birinci doğru şey Mert, diğeri ise Yaman’ı sahiplenmek.
Sude’nin kötü karakter olarak gözükmesi benim canımı hafif sıkıyor. En başından beri oldukça dürüst bir kadın olduğunu düşünüyorum. Ne olduğunu asla saklamadı. Tamam adını falan değiştirmiş ama Sude hep göstere göstere oynadı. Her zaman biliyorduk onun oyunlar oynamaktan, dolaplar çevirmekten hoşlandığını. Üstelik bunları boşu boşuna değil, kendi kuyruğuna basıldığında yaptığını da kimse reddedemez. Sedef olayında beni kişisel olarak çok üzdü bir ara evet, intikam duygusu fazla geldi birden. Ender olayında ise kesinlikle olayların buraya varacağını tahmin etmedi. Ender kendisinden son derece emin bir şekilde Sude’nin babasıyla evliliğini uygun bir biçimde yerine getiremeyeceğini söyledi Sude’nin yüzüne. Ve Sude de ‘’Dil mi yaman dilber mi yaman,’’ dedi ve esas evliliğini sarsacak olanın Ender olduğunu gayet güzel gösterdi. Tamam evet Sude bir tuzak kurdu, ama elmayı ısırıp ısırmamak Ender’in kararıydı. Sonrasında gerçekleşen üzücü olaylar da dediğim gibi Ender’in zayıflığıydı. Sude biraz vicdan azabı çeker ama asla bu olayın hırsını sekteye uğramasına izin vermez, bir süre sonra yolunda emin adımlarla ilerler bence.
Kenan benim için Sude olayına kadar pek de önemli birisi değildi. Pek geleceğini göremiyordum ama Sude olayı onun için iyi oldu. Ben Kenan ve Sude aşkına çok fazla inandım, hala da inanıyorum ama şu an için sıralarını savdıklarını düşünüyorum. O yakasını aça aça Kenan’ın kandırdığı Sude, bir süre kansın istemiyorum. Kenan’a bindirdim her şeyi ama bu ilişkinin esas mimarı Safari, hakkını yemeyelim ve bize verdiği bu tutkulu aşk için ona da teşekkür edelim. Resmen Safari’nin en büyük işi bu. Bence Kenan yazı Çeşme’de geçirdikten sonra beachlerin Alsancak’taki mekanlarında takılsın. Allah gecinden versin ama Asım Şekip Kaya öldükten sonra geri dönebilir.
Sırası gelmişken Asım Şekip Kaya’dan bahsedelim biraz. Kesinlikle bir bütün olarak dizide örnek alınası tek insan. Kaliteyse kalite, tarzsa tarz... Koca sezonu göz önüne aldığımızda Asım Şekip Kaya’nın kıssadan hisselerinden en önemlisi kesinlikle Selim’e Ender’in ihalede usulsüzlük yapmasının ortaya çıkmaması için aracı koydurtmasına sebep olan tuzağıydı. Okuduğu, izlediği doğrularla yaşayan Selim’in gerçek hayatla ilk tanıştığı andı. Teori ve pratik arasındaki farkı, sevgili damadına büyük bir ustalıkla gösterdi. Sevgili damadı diyorum çünkü bence Asım Şekip Kaya damadını seviyor. İkisinin arasındaki fark bu işte. Selim bunu düşmanlık sanar çünkü bildiği ‘’ya severim ya sevmem’’, ama Asım Şekip Kaya, Selim’i aileden sayar çünkü insan ilişkileri nasıl yürüyor çok iyi bilir. Ender’in muhtemelen ölmüş olacağı yeni sezonda da Asım Şekip Kaya’nın damadına ve torununa tam destek bir dirayet küpü olacağına eminim. Asım Şekip Kaya tam bir survivor çünkü.
Ender-Selim evliliğinin bu hale gelmesinin fiziksel mimarı Sude ve yeni kocası Asım Şekip Kaya ne olacak peki? Ben bu sefer yaşlı adam ile genç karısının hikayesinin hüsrana uğramasını istemiyorum. Gerçekten ikisi mutlu olsun istiyorum (ki zaten ikisi de mutlu olacak tipler). Sude’nin belirli miktar milyon dolara ulaşmasını istiyorum en azından. Bu yüzden dizinin tutku kanadını doldurmuş olsalar da Kenan ile Sude’ye bir süre ara diyorum tekrar. Aman Kenan, kara bulut gibi çökme gözde evliliğimin üstüne, Dark Knight’tan Black Smoke olma. Asım Şekip Kaya ölünce tekrar bir araya gelebilirler ama ben o zaman da Sude’nin daha çıtırını bulmasını isterim. Sonuçta daha zenginin helali daha çıtırdır.
Ben ilk geldiğinde Sedef’i pek sevmemiştim. O aşırı bırakmışlığın ve salaşlığın verdiği kibre sahip olduğunu düşünmüştüm ama sonra anladım ki durum öyle değil. Sedef aşşırı hoppa bir kadındı. İnsanların çok büyüttüğü konuları asla önemsememesi ve kendi işine bakması çok hoş. Her zaman böyle insanlara ihtiyaç vardır. Aşırı ciddileştiğini hissettiği her konuda hemen bir kaçış yolu buluyor, ya dil çıkarma ya garip bir ses ama ben esas Sedef’in hayat konusunda ciddi olduğunu düşünüyorum çünkü kadının yargılama özelliği yok. Dizideki, hatta sezondaki bütün dizilerin içerisinde üst ahlak seviyesine ulaşmış tek karakter olabilir. Faruk ile mutlu olmak aklından geçen biliyoruz ama bir yandan da Sedef’in bazı eyaletlerinin bazı şehirlerine girmesinin yasak olduğu Amerika’dan hortlayan kocası Lance var ve piyango Turunç Nadir. Sanki Turunç Nadir, Sedef’in değerini verecekmiş gibi duruyor ama benim Sedef-Faruk çiftine zaafım var. Hem Sedef-Faruk, hem de Sedef-Turunç olur belki. Aşk ilişkileri böyle dursun, Sedef’in yeni sezondaki en büyük işi Mert olacak ve gerçekten teyze anne yarısıymış göreceğiz bence.
En sevdiğim aşk üçgenlerinden birisi de bu. İyi ki Ender bu aşk üçgeninin içine girip bir dörtgen yapmadı. Faruk için en tepede durup, her kritik durumda tozlu raflardan çıkarılması çok hoşuma gitse de Ender’in söz konusu aksiyon olunca biraz tökezlediğini gördük. Meğer Sude’den önce Sedef varmış Faruk için. Yani ergen yıllarındaki Ender’in Faruk’tan ayrılmasına sebep olan şu öpücükten bahsediyorum. Neyse işte Sedef, Beyliceler’in yuvasını yıktı ve bir ara Sude çok azılı bir düşman oldu. Davasında haklı olduğunu düşünsem de Sedef’in olaya hayatlarını mahvetmek olarak bakmadığını bildiğim için çok da kızamıyordum Sedef’e. Sude böyle olayların kiniyle hayata tutunsa da Sedef böyle olayların kinini asla gütmeyecek bir kadın, aynısı kendisine yapılsa uğraşacağını sanmıyorum ama işte bütün bunlar iki karakterin konsept farkları hep. İşte bir ara Sude çok abartmıştı ama Sedef, Asım Şekip Kaya açısından hayal kırıklığına uğrayan Sude’ye destek olmaya çalışarak, Kenan olayında ‘’Fırsatını buldum, karalayayım,’’ demeyerek (Ender öyle yapmıştı hatırlarsanız, Sinan olayı değil de bu daha çiğ bir hareketti Ender için) ve babasıyla evliliğini de coşkuyla karşılayarak o açığı kapattı. Faruk zaten artık kalitede bir dünya markası. Bu kadar tatlı hayat bir adam oluşu bazen gözlerimi dolduruyor. Asım Şekip Kaya’ya karşı Sude’yi koruması, Kenan olayını en prens şekilde atlatması, kızlarıyla olan ilişkisi falan harika! Tek sıkıntım Faruk’un hala Sude’ye aşık olması. Tatlım, Sude dediğim gibi hayatını sekteye uğratmaz, hele bir erkek için asla. Koper geni biraz yolundan şaşırttı ama Mira gibi hayat yolunda deneyimsiz olmadığı için fazla kapılmadı, üstüne neler neler oldu. Bence sen Sedef’in kıymetini bil, kan portakalı Nadir pusuda haberin olsun!
Her zaman Hasan’ın Nevin’i çok sevdiğini düşünmüştüm ve yanılmadığımı görmek beni çok mutlu etti sezon finalinde. Benim ilginç bir şekilde Nevin konusunda Hasan için gözlerim falan doluyor. Nevin biraz uğursuz ve çiğ bir kadın olduğu için bence ona Hasan fazla ama Hasan’ın hatırına barışmalarını dileyeceğim.
Altınkoy gençlerinin toplu sahnelerini bir ayrı sevdiğimi bilirsiniz. Bir arkadaş grubunun sahip olması gereken bütün kriterleri barındırıyorlar. Aşk üçgenleri onlarda, arkadaşlık dinamikleri onlarda, umutsuz aşklar onlarda, dedikodu onlarda. Ha bu arada bahsettiğim Altınkoy gençleri; Mira, Yaman, Mert, Eylül, Orkun, Hale, Burak, Tuğçe, Doruk ve Eda. Beren tamamen ayrı bir kategori, bu yüzden onu Altınkoy gençleri ile olduğu sahnelerde special appearance sayıyorum. Cem kısa bir uğradı, Buğra bölümden bölüme konuk oyuncu sayılır, arada gidiyor. Geri dönmeyeceğini tahmin ettiğim Ada ise asla o gruptan olmadı, olamadı (O grupta yanlış vurguyla konuşabilecek tek kişi Eda, o da çocukluk arkadaşı oldukları için). Ada gibi asla o gruptan olamasa da Leyla’yı dizi içinde eğreti durmadığı için ayrı tutuyorum. Ama yine de dediğim gibi Leyla asla bir Altınkoy sakini olamayacak. Doruk&Burak yancı olarak oldukça başarılıydılar ama sonra Burak grubun bahtsız, hafif salak sarışını oldu. Doruk, Eda ile küçük bir ligde golden couple kabul edilebilir ama Altınkoy’da asla! Yaman’ın girişiyle bu harika gruba dahil olan Mert ise aslında kimsenin kendisinden o kadar nefret etmediğinin farkında artık. Eskiden grubun erkek lideri Orkun iken Yaman hafif hafif demokrasisini ilan etmiş durumda. Yaman ve Orkun’un ise bu konularla ilgilenemeyecek kadar farklı bir gündemleri olduğunu düşünüyorum. Üstelik de Altınkoy gençliği birbirlerini tamamen satmayacak kadar eski arkadaşlar. Hem bence Yaman ve Orkun gibi alfa erkeğinden iki tane olması güzel, çeşit iyidir. Tuğçe platonik aşktan ölmek üzere olsa da bence grubun en cool kızı. Üstelik tarz olarak da en istikrarlı olanı bence. Tuğçe ile Eda aslında Hale’nin yancıları ama Eda’nın dedikodu kankası Eylül. Mira veya Hale ortalıklarda yokken de queen bee olan Eylül’ün baş yancısı da Tuğçe. Eylül’ün bunun dışında da bir ağırlığı var tabii ki grupta. Kendisi hardcore bir arkadaş. Öyle ki Hale’den Mira’nın ettiğinden daha çok nefret ediyor, Orkun ile uğraşıyor (ama bence Orkun ile Eylül bu yeni ‘sataşma’ olayından aslında hoşnutlar, biraz geyik gibi). Hale ise Altınkoy gençlerinin en karanlık tarafta olanı ve hepsinden nefret ediyor(!) Mira da Hale’nin tam zıt tarafında yükseliyor. Mira’nın karanlık tarafa geçtiği zamanlar hiç karşı karşıya gelmediler diye hatırlıyorum. Bu kadar ters olmalarına rağmen ben onların da iyi arkadaş olduğunu düşünüyorum, yani yoksa Mira neden kendisini öldürmek isteyen birisini görünce gayet normal davransın. Yeni sezonda bir tane de Uzay’ımız olacak. Kuzen kontenjanı her zaman işe yarar, hemen uyum sağlanır bence (gerçi Tuğçe’de öyle olmadı ama Tuğçe’nin her konuda hakkı yendiği için şaşırmadım). Benim şahsi olarak en büyük merakım Alex karakteri nasıl uyarlanacak?
Turunç Nadir yeni en kötümüz olarak neler yapacak çok merak ediyorum. Ben öyle çok çok kötülükten yoruluyorum ama adam mizahen fena değil gibi. Eski en kötümüz rahmetli Tan ise benim için Mira’yı kaçırdığında (aslında Mira bütün o garip durumlara rağmen kendi isteğiyle gitmişti) eve girerlerken onu kucaklamasıyla hatırladığım bir karakter. Kesinlikle mükemmel bir sahneydi. Yeni katılan Gazeteci Kadın’ı bekleyip göreceğiz ama bence güzel şeyler olacak, Sude ve Sedef’in ikisiyle de çekişeceği kesin. Ayşe sadece Leyla ile yaptıkları yerli yersiz skype görüşmelerinde çıksın ve Giray yeni patronu Orkun ile efsanelere imza atsın. İlk Altınkoylu ile yakınlaşma deneyimi olan Beren ile pek iyi gitmemişti hatırlarsanız. Suzi de Ender olmadan ne yemekler yapar kimbilir.
Beren’i tabii ki de en sona sakladım. Dizinin en küçüğü olmasına rağmen en divası olduğunu biliyoruz. Ayşe’ye, Ada’ya, Kenan’a tavırları süper. Kendisine güzel bir alan yaratmış olmasına rağmen bu hayatta en sevdiği insan ablası Mira. Beren’den de yeni bombalar bekliyorum ve Asım Şekip Kaya ile karşılıklı birbirlerinden çok şey öğreneceklerine eminim.
Yaz tatili iyi gelmiştir umarım. Hatırladığımız kadarıyla gördük ki o kadar çok şey olmuş ve iyi bir tatili hak etmişler, azıcık entrikadan uzakta kafa dinlesinler bakalım.