Allah önce meleklerini yaratmış. Bir gün insanı yarattığında melekleri ona itaat etmekten uzaklaşacak kadar zayıf bir canlı yaratmasını garipsemişler. Allah tüm meleklerinden insana secde etmelerini istemiş ancak Şeytan buna karşı çıkmış. Ateşten yaratılan Şeytan, topraktan yaratılma insanoğlundan daha üstün görüyormuş kendini. Allah onu bu yüzden kovsa da Şeytan onunla bir anlaşma yapmış. İnsanı yanına çekebilecek, Allah’a kullak etmesini engelleyebilecekmiş. Allah da “Her kim senin yoluna giderse onun cezası yanmak olacaktır” diyerek cehennemi yaratmış. Bütün günahkar kullar bir gün cehenneme gidecek? Peki kim o bütün günahkarlar?

Mahalle günümüzde yerini sitelerin aldığı o eski mahallelerden birini anlatıyor. Bakkalının veresiye sattığı, insanların birbirini tanıdığı, suçu ve cezayı kimi zaman eşrafının belirlediği o eski mahallelerden birini... Mahallede geçen bir suç ve ceza hikayesini.

Ömer, Sabri ve Kenan bu mahalledeki üç esnaf, üç arkadaş. Birlikte muhabbet ediyorlar, halı sahaya gidiyorlar, eşleriyle birlikte toplanıyorlar, birbirlerinin en yakın dostları. Kenan kasap, Sabri bakkal. İkisi de Ömer’e göre daha sert mizaçlılar. Her arkadaş grubunda olan daha ağırbaşlı, daha mantıklı olan adam Ömer. Belki de buna bağlı olarak futboldaki performansı kötü. Film üçünün bir adamı kaçırmasıyla başlıyor, hikayeyse kaçırdıkları adamın mahalleye taşınmasıyla.

Mahalle tarafından çocuk tacizcisi olarak bilinen adamı Kenan’ın kızını taciz ettiğini düşünerek kaçırıyor üçü. Götürüp bir dereye atma peşindeler ama başbakan gelecek diye kapatılan yol onları mahallelerine geri götürüyor. Yanlarında öldürmek zorunda oldukları bir tutsak ve cinayet konusunda tecrübesiz olan üç arkadaş arasında bir fikir mücadelesi başlıyor. Flashbackler sabahki kaçırma olayına giden yolu bize gösterirken bir yandan sürekli olarak cinayet ve yakalanmama planları tartışılıyor. Ta ki birinin aklına olayı sorgulamak gelene kadar.

Filmin hikayesi epey hüzün dolu, karakterlerin içi de oldukça dolu fakat hem hikayesini hem de karakterlerini anlatmakta geç kalıyor. Ancak filmin ortalarına doğru karakterler konusunda bilgi edinebiliyoruz, hikayeyi anlamaksa daha uzun sürüyor. Film kendi derdi olan günah kavramına odaklanmak yerine karakterlerin hikayedeki derdine odaklanmayı tercih ediyor. Üç arkadaşın bir adamı nasıl öldüreceği sorusu, filmin sormak istediği soruları gölgeliyor. Sonunda her şey çözülüyor ama ne karakterlere ne hikayeye o kadar uzun zaman inanmıyoruz ki kendimize sormamız gereken birçok şeyi soramadan bitiyor film.

Bu dert anlatma konusu çok daha kötü durumda olabilirdi elbette. Eğer filmin sonu bu kadar iyi çizilmiş olmasaydı. Daha en başından günahı, günahkarı anlatan film en sonunda oraya bağlanarak bitiyor böylece anlatı kendini toparlayabiliyor sona ermeden hemen önce. Keşke filmin geri kalan kısmı da sonuyla aynı çizgide olsaydı demekten kendinizi alamıyorsunuz. Karakterler için de aynı şey geçerli. Kenan ve Sabri neyse de, film boyunca gerçekçilikten çok uzak görünen  Ömer son sahneyle bir anda gerçek oluyor önümüzde. Her gerçek insan gibi günahlarıyla elbette. Bir anda oluveriyor her şey. Yüzlerine aşina olsak da Serhat Teoman ve Buğra Gülsoy’un ilk yönetmenlik deneyimi Mahalle. İlk film günahı diyelim mi buna da?

Serhat Teoman ve Buğra Gülsoy’la başrolleri paylaşan Emre Erkan aynı zamanda senaryoda da bu ikiliye eşlik ediyor. Hazar Ergüçlü gibi, iki ünlü oyuncunun eski rol arkadaşlarını görmek elbette şaşırtmıyor. (Zaten oyunculara ve yapımcılara falan da bakınca tam bir yakın arkadaş ekibi gibi duruyor.) Ancak müzik desteğini Kuzey Güney’den alması bu kadar gergin bir filmde yüz gülümseten bir detay olarak duruyor. Bu arada yönetmenlerimiz de televizyonda izlediklerimizden daha üst düzey oyunculuk performansıyla yönetmen koltuğundaki günahlarını affettiriyorlar. İlk gösterimini İstanbul Film Festivali’nde yapan Mahalle izlemek gereken bir yapım olarak Türk sinemasında yerini alıyor böylece.

MEHMET DİNLER