Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Lorelai Gilmore: Kadın hakları sembolü

Lorelai (Lauren Graham) ve kızı Rory’nin (Alexis Bledel) hayatını, bir sürü kitap, her türlü abur cubur, aşırı hızlı konuşmalar ve bol kahve ile izleriz yedi sezon boyunca.

Gilmore Girls izlediği her seferinde sevgilisinden ‘Bu bitmeden beni sakın uyandırma,’ azarını defalarca işitmiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, gelmiş geçmiş en östrojen bombası dizilerden bir tanesidir bu. Ama böyle diyince de, bir Gossip Girl, olmadı bir Küçük Sırlar çağrışımı yapacak olursa üzülürüm, incinirim açıkçası.

16 yaşında hamile kalınca, bebeğin, kendisi de o sırada 16 yaşında ve varlıklı bir ailenin oğlu olan babası ile evlenmelerini isteyen ailesinden kaçıp, evine yakın küçük bir kasabaya yerleşen Lorelai Gilmore’un, bu şahane kasaba Stars Hollow’da kızı Rory’le yaşadığı hayatını, bir sürü kitap, her türlü abur cubur, anne-kızın aşırı hızlı konuşmaları ve bol kahve ile süsleyip izleriz yedi sezon boyunca.

Çok güzel bir kadındır Lorelai, ama hayattaki esas konusu hiçbir zaman bu olmamıştır. Her cümlesini bin çeşit edebi referansla, sinema göndermesiyle süsler, çok baskıcı ve elitist bulduğu ailesi ile arasında hep bir mesafe tutar- ki bu aile aynı zamanda çok zengin, malikaneli ve nüfuzlu bir ailedir-, çok uzun yıllar arkadaş olduğu Luke ile nihayet sevgili olduğunda annesinin kendisine yaptığı ‘şapkasını ters takan bir lokantacı parçası’ ile birlikte olmasının ona ne kadar da yakışmadığı konuşmalarına asla aldırmaz. Bu adamın, kızı Rory ile ilgilenmesindeki samimiyeti ve Rory için ne kadar endişelendiğini gördüğü an gidip ona evlenme teklif edecek kadar kendine güvenlidir. Luke ile ayrı oldukları günlerin birinde, karaoke barda I will always love you söylerken içeri birden Luke girince şarkıyı ona bakarak öyle bir söyler ki, hepimiz onun Luke’a hala aşık olduğunu anlarız. Aşkını gizlemeyen, ama kimseye de kendisine dönmesi için yalvarmayacağını hemen anladığımız bir kadındır Lorelai.


Lorelai Gilmore, ‘şapkasını ters takan bir lokantacı parçası ‘ Luke (ScottPatterson) ile birlikte olmasının ona ne kadar da yakışmadığı konuşmalarına asla aldırmaz.

16 yaşından beri parasını kendi kazanır. Oda servisi görevlisi olarak işe başladığı otelde yönetici olur yıllar içinde, sonra aşçı arkadaşı Sookie ile kendi otellerini açarlar. Akşam okuluna gider, oradan mezun olur. Kızı Rory, süper zengin ve soylu aile sahibi sevgilisi Logan Huntzberger’dan evlenme teklifi aldığında ‘Aman allahım kızım kısmetin en hayırlısını buldu, Huntzbergerlar’a gelin gidiyor,’ çığlıkları atmak yerine, içten içe onunla evlenmesin ister. Kızının en büyük hayali gazeteci olmaktır, bunu yapmasını umar. Kızını böyle büyütmüştür çünkü. Rory’nin lise mezuniyet konuşmasında söylediği gibi, ‘My mother never gave me any idea that I couldn't do whatever I wanted to do or be whomever I wanted to be.’ Kızına, bu dünyada olmak istediği ne varsa olabileceğini öğretmiştir her zaman ve zengin bir adamın karısı olup onun hayatını yaşamak bunların arasında yoktur aslında. Rory, final bölümünde, bu evlenme teklifini kabul etmeyip, Obama’nın başkanlık kampanyasını izlemek üzere yollarda olan bir gruba katıldığında, yedi sezon boyunca izlediklerimizin boşa olmadığını, kandırılmadığımızı görürüz (Rory’nin bir gazeteci olarak ne kadar öngörü sahibi olduğunu da Obama’nın başkan seçilmesiyle anlıyoruz tabii).

Parlak zekası ve bitmeyen enerjisi ile izlemeye doyamayız Lorelai Gilmore’u. Yerli dizilerdeki prenses sendromlu, suskunluğu asaletinden kadınlara bakıp iç çekeriz bol bol. Ağzından bir harf çıksın diye yarım saat beklediğimiz Şehrazat Evliyaoğlu’nu, aşkından ölse de bunu göstermemeye yeminli iki çocuk sahibi Aliye Adıvar’ı düşünürüz belki eşzamanlı. Kadın olmanın bu kadar yanlış anlaşıldığı topraklarda yaşadığımızı hatırlar, Stars Hollow hayalleriyle kapatırız sonra ekranı.

Rory, Logan Huntberger’ı bırakıp Obama’nın peşinden gözünü kırpmadan gider. (Logan da avukat olup Alicia Florrick’le çalışmaya karar vermiş sonradan :) Tamam, şakaydı. The Good Wife’dan hatırlıyorsunuz değil mi Matt Czuchry’yi?)

YORUMLAR




DİĞER HABERLER