Yıllardır insanlığın değişmeyen isteği, bitmeyen özlemi robotlarla beraber yaşamak üzerine bir İsveç bilim kurgu-drama dizisi Äkta Människor. İsveççe de gerçek anlamına gelen Äkta ve insanlar anlamına gelen Människor kelimelerinden oluşan yapıt, dilimizde Gerçek İnsanlar anlamına gelmektedir. Peki kimdir bu Gerçek İnsanlar?

Daha çocukluğumuzda Jetgiller izlerken Rosie ile dünyamıza giren robotlarla yaşama düşüncesi, biraz daha büyüdükten sonra Büyük Usta Kemal Sunal’ın Fatma Girik ile beraber yer aldığı Japon İşi filmi ile farklı bir boyut kazanmıştı. Bilgisayarların yeni yeni yaygınlaşması ile beraber başlayan, robotların dünyayı ele geçireceği fikri ise pek çok kez ve pek çok farklı şekilde, farklı kişiler tarafından işlendi. Bir de yazar Lars Lundström’ün penceresinden robotlarla yaşama fikrine daha yakından bakmaya ne dersiniz?

Zaman kavramından bağımsız, Hollywood yapımlarında olduğu gibi ekranlardan akan kodlara yer verilmeyen, çok ince düşünülmüş, izleyicinin zekasını hafife almayan ve izlerken sürekli sizi düşünmeye sevk eden ve de sürekli izleyici şaşırtarak devam eden bir İskandinav yapımı.

İnbot’lar (İnsan Robot), insanlardan farksız fiziki özellikleri olan sentetik robotlar. Dünya’nın her tarafında, insanlara yardım etmek, gündelik ihtiyaçlarını gidermek, spor eğitimi yapmak, fabrikalarda çalışmak ve daha birçok amaca hizmet etmesi için üretilen inbotlar, artık insanların hayatına girmiştir. Öyle ki inbot sahibi olmak da cep telefonu sahibi olmak gibi  bir gerekliliktir. İnbotlar, insanların evini temizler, onlara yemek yapar, çocuklarını okula bırakır, okuldan alır, derslerinde yardımcı olur, şoförlüklerini yapar, spor eğitmenliğini yapar. İnsanların hayatını gündelik yaşamda kolaylaştıran inbotlar, fabrikalarda işçi, otellerde resepsiyonist, depolarda depo elemanı, mağazalarda tezgahtar, hastanelerde temizlikçi olarak da çalışmaktadırlar. Bir yandan insan yaşamını kolaylaştıran inbotlar bir yandan da yavaş yavaş insanların yerini almaya başlamıştır. Neredeyse kusursuz fiziki özelliklere sahip olan inbotlar, aileler içerisinde kıskançlıklara, aile içi tartışmalara ve hatta boşanmalara bile sebep olmaktadır. Öyle ki inbotlar özel bir yazılım sayesinde insanlarla kusursuz seks de yapabilmektedir.. Kendine hizmet etsin diye aldıkları inbotlarına aşık olan insanları da görüyoruz doğal olarak.

Ellerinden işleri hatta eşleri alınan insanlar durur mu peki? “Gerçek İnsanlar” topluluğunu kurup, toplantılar düzenleyip,  sonuçta can kaybına bile neden olacak eylemler gerçekleştiriyorlar. İnsan ve inbot savaşı başlıyor. İnbot severler ve gerçek insanlar arasındaki hukuki mücadeleler de dizinin ilerleyen bölümlerinde baş gösteriyor.

Dizinin bir güzel tarafı da inbotların icadından başlamaması. İnsan hayatında çoktan yaygınlaşmış inbotların hikayesini izliyoruz. Ve iki üç bölüm ardından inbotlarla yaşayan insanlara kolayca alışabiliyorsunuz. Zaten neden alışamayasanız ki? Evet, zamandan bağımsız bir yapım ama son teknolojik icatları değil, şimdiki yaşantınıza adapte olmuş bir hayatı konu edinmesi ise izleyiciyi dizinin içine çeken bir diğer unsur.

E o kadar inbot varsa elbet dünyayı ele geçirme planı da olmalı değil mi? Burada da çılgın profesör David Eicher’in inbot sektöründeki çalışmaları ve çalışmalarının sonucunda kendi iradesine sahip inbotları üretmesi ile hikaye iyice pekiştiriliyor.

Bir de bunların yanına harika oyunculuklar, mükemmel makyaj ve usta bir yönetmenlik ile İsveç’in güzel ve soğuk havasını da eklersek tadından yenmez bir eser izleyeceksiniz.

Demem o ki İskandinav yapımlarını seviyorsanız veya bir yerden başlamak istiyorsanız iyi seyirler diliyorum şimdiden ☺

BONUS: Amerikalılar boş durmamış ve diziyi hemen uyarlamışlar. Yıl içerisinde Humans adı altında Amerikan kanallarında gösterime girecek. Ama her şeyin en orjinali daha makbuldür kanımca.