Türkiye’de anlamını bilmediğimiz, daha kötüsü yanlış ya da eksik bildiğimiz çok fazla kavram var. Son zamanlarda sık sık kullandığımız kavramlardan biri olan çocuk istismarı da bunlardan biri. “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen; bir yetişkin, toplu ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir” diyor Dünya Sağlık Örgütü. Bu tanımı okurken aklınıza geldi mi, çocuk kavramının anlamını tam olarak biliyor muyuz diye? Türkiye’nin de altında imzası olan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılıyor. Yani delikanlı, ergen, genç kız… Bunların hepsini bir kenara koyup düşünmek gerekiyor çocuk istismarını.
2015 yazında televizyonla buluşan Kırgın Çiçekler beklenenin çok ötesinde bir başarıya ulaştı. Yaz dizilerinin arasından sıyrılmakla kalmadı, bugün Survivor’la yarışacak reytingler alıyor. Bunun ana sebebi de hikayenin kalitesi. Kuru dram beklediğimiz yerde, sürekli eğlenceli ve takip edilesi olaylarla ortaya izlenebilir bir hikaye koydu. Hikayenin başarısında aslan payını Kemal karakterine vermek lazım. Cansu Fırıncı’nın harika bir performansla ortaya koyduğu Kemal dizinin başında bir çocuk tacizcisiydi. Lise çağındaki üvey kızı Eylül’ü taciz eden, eşinin bu duruma gözlerini kapamasının (anne karakterinin de hala inatla iyi gösterilmesi apayrı bir yazı konusu olmalı) rahatlığıyla; evden ayrılan Eylül’ü rahat bırakmayan Kemal inandırıcı bir kötüydü. İstismar cezalandırılması gereken bir suç ve aynı zamanda bir hastalık, bozukluk. Kemal, Eylül’ün peşini bırakmadı üzerine onu rahatsız etmek için Eylül’ün küçük kız kardeşine sardı. Bu işleri iyice ilerletti çünkü lise çağındaki çocuklara tacizi, onlarla evlenmeyi “genç kız” kavramı üzerinden aklayanların bile cevap veremeyecekleri bir durumdu bu. Kemal’in kamerada Eylül’e göstere göstere küçük kızın üzerinden şeker serpiştirdiği bir sahne vardı ki kanımın donduğunu hatırlıyorum. Kemal o anda, hiçbir kötü karakterin olamayacağı derecede kötüydü.
Matematik kesindir. Elinizde 1 varsa ve bunun üzerin 1 daha eklemek isterseniz sonuç 2 olur. Edebiyatın, sinemanın ve televizyonun matematik anlayışı biraz farklı. 1 hiçbir zaman sadece 1 olmuyor, o birin bir kimliği ve özellikleri oluyor. Bu yüzden de her zaman birin üzerine bir koyup iki sonucunu alamıyorsunuz. Kırgın Çiçekler’in Kemal’inin de durumu bu. Dizi başladığında çocuk tacizcisi olan Kemal gitgide başka suçlar işlemeye başladı. Tacizin yanına adam kaçırma eklendi, sonra hırsızlık, sonra cinayeti saklama ve şantaj. Suçların kıstasını yapmak pek doğru gelmiyor ama çocuk tacizcisi olmak diğerlerine nazaran çok daha ağır bir durum. Yanına daha hafif suçlar eklendikçe çocuk tacizisi olmasının ağırlığı azaldı dizide. Böylece Kemal daha fazla suç işledikçe daha az kötü biri olmaya başladı. Hem diğer suçları için tutarlı (haklı demiyorum) sebepleri vardı, bu yüzden biraz onun açısından bakmaya başladı izleyici. Hem de Kemal bir kötü bir insandan komple bir kötülük canavarına dönüştü. Bu da gerçeklik algısını kırdı. Gerçek hayatta kim bu kadar çok kötülük çeşidini bünyesinde barındırabilir? Siyasetçi değilse çok zor. Zaten siyaset de ayrı bir dizi nihayetinde.
Kemal’in bakış açısından bakmak nasıl bir şey? Dizideki replikleri itibariyle Kemal komik bir adam. Az para kazanmaktan bıkmış, kendinden büyük biriyle evli olmaktan bıkmış. Elindekinden fazlasını isteyen komik bir adam Kemal. Bu suçlarını meşrulaştırır mı? Hayır. Ama görmezden gelmeyi sağlayabilir. Bu da kötü çünkü diğer suçları bir yana çocuk tacizini görmezden gelmek… Bu dünyaya daha fazla kötülüğün hakim olması demek. Bu Bihter Ziyagil’in aslında istemediği bir evlilik yaptığı için kocasını aldatması gibi bir şey değil. Bu bir hastalık. Bunu nedenlere bağlayıp sempatik göstermek kabul edilebilir bir şey değil.
Kemal konusunda rahatsız olmamın son sebebi Cansu Fırıncı’nın kendisi. Ne kadar farkında yaptığının bilmiyorum ama sosyal medyadaki tutumuyla kendisinden çok karakterini sevdiriyor. Oynadığı karakterle aynı şeyi düşündüğünü kesinlikle iddia etmiyorum zaten dizi dışında yazdıklarıyla bundan alabildiğine uzak biri olduğu ortada. Ancak sosyal medyada Cansu Fırıncı’ya hayran olmakla –senaryo yüzünden- Kemal karakterine hayran olmak arasındaki ince çizgiyi tutturamayan onlarca genç varken benim temennim biraz daha dikkatli olunması. #kemalimyapmaz etiketinin dizide geçse de sosyal medyada fenomen haline getirilmesine karşıyım. Sosyal medyadaki Kırgın Çiçekler paylaşımlarının üreticisinin o olmadığının farkındayım, tıpkı senaryoyu yazanın oyuncu olmadığının farkında olduğum gibi. Kimseye nasıl yaşayacağını söyleyecek biri değilim, olsam da ne haddime zaten. İsteyen istediği gibi sosyal medya kullanır, isteyen hayranlarıyla istediği gibi etkileşim içine girer. Ancak duruma dışarıdan bakan biri olarak git gide artan bir rahatsızlık hali içindeyim.
Şahsen internette bir dizi karakteri bile olsa çocuk tacizcilerinin hayranı (fan kelimesinin sık kullanımı bunun hayranlık olduğu gerçeğini unutturabiliyor bazen) olması bana korkunç geliyor. İzleyici kitlesinin hatırı sayılır bir kısmının 18 yaşın altındaki kesimin oluşturduğunu düşünürsek kafanın karışmasını anlamak mümkün. Bu yüzden çok daha dikkatli olması lazım herkesin. Baştan sona herkesin. Cansu Fırıncı’nın hayranı olmak tamam ben de öyleyim. İzlemekten bu kadar keyif aldığım çok az erkek oyuncu var ekranlarda ve sahnede. Ama Kemal’in hayranı olmak… Bir dakika durup düşünmek gerekiyor bazen.
MEHMET DİNLER