Tanıtımlarıyla birlikte beklenti oluşturan bir projeydi Yüksek Sosyete. Senaryo Yazı Odası'ndan gelirken, yönetmen koltuğunda Metin Balekoğlu'nun oturması zaten beklenti yaratmaya yeterdi ama Engin Öztürk ve Hazar Ergüçlü arasındaki uyum da buna katkı sağlıyordu. İlk bölüm Metin Balekoğlu'nun çıkardığı işe şapka çıkartmak gerekse de aynı şeyi hikaye ya da başrollerin uyumu konusunda söylemek mümkün değil.
Jeneriği çok ağır olduğu için beğenmemiştim, dizi de ilk bölüm itibariyle o kadar ağır oldu. Hikayeyi anlatamayan ağdalı laflar, egosuz süper kahraman Kerem, lafı üç defa geçmesine rağmen ne olduğuna dair ipucumuzun bile olmadığı geçmiş ’uğursuzluk’ olayı, Cansu'nun ailesi arasındaki anlamadığımız ilişki ( kızkardeş mesela)... Hikayenin kısa sürede çözmesi gereken çok şey var yoksa bunca anlatılmayan şey sadece seyirciyi sıkacaktır. Özellikle Engin karakteri dizinin devamında böyle çizilmez. Engin Öztürk'ün üstünde bir beden büyük duran kostümleri saymıyorum, karakter o kadar tutarsız ki. Kendisine köpek gibi davranan garsona olan davranışıyla annesinin evlenmesini istediği kıza karşı olan davranışı mesela. Neyse ki Cansu hem çok daha iyi yazılmış bir karakter hem de Hazar Ergüçlü resmen ışıldıyor oynarken. Ama ilk bölüm itibariyle en başarılı karakter Meriç Aral'ın hayat verdiği Ece oldu. Dizinin en hareketli karakteri olacağı zaten belliydi ama hiç sakil kalmadan net bir eğlence sundu. Market ekibinin tamamı oldukça eğlenceli hatta.
Hikayenin yapabileceği en kötü bölümle başladığı bir bölümdü gerçekten ama tünelin ucunda ışık var zira karakterler -Kerem hariç- iyi yazılmış görünüyor. Ve yine esas kızla esas oğlan arasındaki uyumun üzerine biraz daha ağırlık vermek gerek. İlk bölümde elmanın başrolde olduğu bir sahne dışında (lafı gelmişken zamanında bu metaforu yeşil erikle yapan Yılan Hikayesi'ne sevgilerimi gönderiyorum) ikiliyi bir arada göremedik bile. Diğer bölümlere hayırlısı artık. Yolu açık olsun.