Televizyonda kötü şeyler izlemeye bayılırım. Berbat senaryolar, aşırı saçma olay akışları, Sarı Bıyık tarzı Flash TV dizileri, gurur duyarak söylemiyorum ama hayata tutunduğum, yaşam enerjimi bulduğum yerlerdir. Bir program ne kadar kötüyse o kadar güzel bence. Tabii burada, önemli olan program olarak da bir takım şeylerin bilincinde olmak. Yani star oyuncuları toplayıp harika bir dizi yaptığını sanıyorsan ama izlenecek halin yoksa, o değil benim kastım. Programının farkında olacaksın, o yönünü geliştireceksin, işte o zaman tadına doyulmaz.
Bu izlemeye doyamadığım sahnelerden bir tanesi de, Pazar gece elemesinde Kısmetse Olur ekranlarında yaşandı. Kızların o aşırı ağlamaları, Melis’in bir nevi sinir krizi geçirmesi, Ceyda’nın kendini tıknefes yapıp Adnan’a sarılması, Adnan’ın zaten bütün program boyunca ağlaması, Ceyda’ya bakamamaları. Hepsi muhteşem bir skecin sahneleri gibiydi, bütün gece olsa hiç üşenmez izlerdim.
Melis’in nice kavgalar ettiği Erdem’in eleneceğini görünce “Benim yüzümden!” diye cinnet geçirmesi harika değil miydi mesela? Oyunculuk desen değil, gerçek desen komple manasız, çünkü tam olarak neye o kadar delirdin? Sonra Ceyda’nın, final gecelerinden kazandığı bütün o paraları meğerse eski sevgilisi Umut’a vermesi, sonra o paraları geri istemek için onu arayınca bunu duyan Adnan’ın bütün gece içini çeke çeke ağlaması çok tatlı değil miydi? Boylu poslu koskoca adam, meğerse bebekler kadar duygusalmış, gel de içlenme.
Kısmetse Olur’da en sevdiğim şeylerden bir tanesi, yüksek sesli kavgalar olduğunda insanların seslerini tamamen kapatarak çok güzel müzikler eşliğinde, olayı adeta siyah beyaz bir film zerafetine döndürmeleri. Programın kendisinin farkında olması demekteki kastım tam olarak da bu işte. O programda kavga çıkacak, bol bol da çıkmalı zaten, hepimiz bunu biliyoruz. Kavga sevmiyormuş ve bunu dindirmeye çalışıyormuş gibi yapmanın kimseye faydası yok, onun yerine böyle güzel bir çözüm gelmiş. Bu elemede de öyle bir an yaşanabilirdi belki, çünkü o kadar çok ağlama ve bağırış çağırış oldu ki, her ne kadar bir saniye bile kaçırmadan izlemek istediysem de, aynı zamanda biraz yoruldum.
Öyle güzel bir bölümdü ki, absürdlükler orada da bitmedi. O kadar ağlamanın ardından, Erdem’in yerine gelen damat adayının ‘gamzelim’ için geldim açıklamasının ardından, bütün kızların gülüp kendi gamzelerini bir yoklamaları, adeta cam ayakkabının ayaklarına olup olmayacağını bekleyen kızlar gibi heyecanlılardı. Damat Bey Ayça için gelmiş, bakalım şimdi Batuhan ne yapacak? Sonra damat adayının kendisi başlı başına bir efsane değil miydi?
Aynı gece Oscar akışına kapılmış arkadaşımız Aras Bayram’ın harika ötesi tespitiyle, yeni adayın resmen röfleli bir John Travolta olması da neyin nesiydi? Dilerim kendisi Ayça ile mutlu bir beraberliğe adım atar da iyice neşeleniriz, zira Ayça’nın da bir Olivia Newton John olmaması için bildiğim bir sebep yok.
Adnan’la Ceyda ayrılacak mı? Aniden barışan Murat’la Mehtap’ın akibeti ne olacak? Ayça Batuhan’ı mı Ali’yi mi seçecek? İzleyelim, görelim.