Beni en derinden yaralayan şeylerden biri ünlülerin ünsüzlüğü. Evimizin tartışmasız magazin ustası hanımıma da sordum o da gönüllüler daha ünlü dedi. Bozok, Çağla Şikel’in eski sevgilisiymiş mesela o yüzden baya tanınıyormuş, ki o bile gitti. Hasan da Anadolu Ateşi’nin baş dansçısı mıymış, öyle bir şey. Ünlüleri çıkartamadı ama. Merve Aydın’ın Olimpiyatlar’da sakat sakat sakat ve gözyaşları içinde tamamladığı 800 metreyi izlettim. İkimiz birden ”Büyük Sporcu ruhu be!” dedik, kısa bir süre takdir ettik sonra programa dönüp Merve Aydın’a sinir olmaya devam ettik. Bence tüm yarışmacılar içinde açık ara en ünlüsü Turabi. Herhangi birini yolda görsem oturup muhabbet etmek isteyeceğim kişi kesinlikle Turabi olurdu. Ünlülük budur.
Ben Gönüllüler’den biri olsam tatlı hediyeme hiç dokunmaz olduğu gibi Merve Aydın’a Kadın harap oldu tatlısızlıktan, hayır fena çığırıyor bir de. İnsanda ne o tatlıyı yiyecek ihtiyaç ne de oyunlara verecek konsantrasyon kalır. Bir de kamerayla teke tek kaldığında sürekli kendinin nasıl bir karakter olduğundan bahsediyor. İnsanların kendi erdemlerinden bahsetmesi çok eğlenceli bir şey bence. Halkım da sevmiş olacak ki 1. çıkıyor iki seferdir. Doğukan’ı yanına çekebilmesini övmeden geçmemek lazım. Hem Hilmicem, hem Hasan eleyebilirdi Merve Aydın’ı.
Pek çaktırmıyor ama açlık en çok Hakan’ın başına vurdu bence. Matematik işlemlerini kafadan yapma takıntısı beni Hakan’a tek bağlayan şey, bir de NBA hayranlığı. Onun dışında bir insan ıssız bir adada en çok bu kadar konuşabilir herhalde. Bir de benzetmeler yapmaya çalışıyor ama sonunu getiremiyor ya en çok ona gülüyorum. Halbuki Turabi ezberinden yola çıkışla yapsa benzetmelerini ve aforizmalarını hepimiz daha rahat anlardık. Hakan Kim 500 Milyar İster’e çıkmış yarışmacı gibi. Her soruya niye öyle cevap verdiğini anlatmak zorunda hissediyor, gidiş yolundan puan alacağını düşünüyor galiba. Serenay’a karşı koruyuculuğu çok tatlıydı her şeye rağmen. Bundan sonra oyunda kozlar tamamen Hakan’ın elinde, Serenay’ın oylarını da toplayacaktır, eğer bir şekilde sözünü tutup Doğukan’ı da elemeyi başarırsa, Kıbrıs’a çok güçlü gider.
Serenay da Pascal’la kapışmasından sonra SMS’te birinci çıktığından beri tek bir yarışmayı kazanamadı sanki. Geçen sene de böyle garip bir dalgalanma yaşamıştı. Hakan’la sürekli gıybet halinde olup asla bir sonuca varamamaları da pek acayipti. Ama daha acayibi Serenay’ın iki yıldır başına gelenler. Yani biraz fazla ağlak olduğu ve forever aile muhabbetinin bayık olduğu kesin ama birilerinin de ayağına basmıyor pek. Kendisini direk rakibi olarak gören Merve Aydın hariç. Geçen sene Merve’nin bu sene Doğukan’ın satışı Serenay’ı eledi. Bazen bir numaralı rakip olarak görülmek insanın gururunu okşayabilir, Serenay’ın özelinde ona sadece sertleşmeyi ve etrafına bir zırh örmeyi öğretmiş olmalı, daha fazlasını değil.
Doğukan’ın bazen korkutucu bir yoğunluğu oluyor, uzaklara dalıyor, kendi kendine çok fazla kızıyor. Sanki içinde ortaya çıkmayı bekleyen bir psikopat varmış gibi. Ben Serenay’a yaptığını hiç anlamadım, yani evcilik oyunu değil orası o konuda haklı, ama ikinci yarışma gününü bekleyip niye ona göre tavır almadı çözmek imkansız. Ama işin bir güzel tarafı da var. Survivor dediğimiz, bizden biraz daha ünlü insanları en doğal hallerinde görmenin çekiciliği, ötesi değil. Doğukan bir anlık kıskançlıkla, üç kişilik gruplarda sıkça rastlanan üçüncü teker olmanın anlık reaksiyonuyla karar verdi belki de ve bütün o hesap kitabın, arkadan konuşmaların ortasında herkesten daha görünür, herkesten daha insan oluverdi. Bir de Barış Manço’nun oğlu diye ekstra saygı göstermek gerekir muhabbetine sinir oluyorum. Bir noktada insanlara; annelik, oğluşluk, eşlik üzerinden değil de kendileri oldukları için saygı duymayı öğreniriz umarım.
Gönüllüler’e sinir olmayı bırakabilsem aslında Merve Aydın’a Hakan’a falan da bir noktada uyuz olabilirmişim gibi geliyor ama tüm hater’lığımı Gönüllülere tüketiyorum. En başta da Bozok vardı. Gitti de diğerlerine dağıtabildim biraz nefretimi. Bence Bozok’un Bodrum’da yazlığı var ve her gece erkek arkadaşlarıyla rakı içip ben hiç sarhoş olmam deyip hızlı hızlı içen, sarhoş olunca da kadınlarla ilgili “fetih”lerini bağıra bağıra anlatan biri. Yani en azından adada bıraktığı izlenim o. Üstüne üstlük kendisi de İstanbullu olmasına rağmen “İstanbullular da Bodrum’u çok bozdu,” diye bağırıyor arada. Hanımım 1 ay öncesine kadar kendisinin küçük çocuğunu elinden tutup organik pazara gidip domates seçen biri olduğunu düşünüyordu ama Hakan’a kum üfürdükten sonra fikri değişti. Neyse tamam en erkek sensin Bozok. Ayrıca 43 değil 41 yaşında. Şükür elendi de adadaki testosteron azaldı biraz.
Turabi’yle ilgili çok yazılıp çizildi eklenecek pek fazla bir şey yok. Yalnız şunu çok merak ediyorum: Turabi ve Hilmicem birbirlerinin oylarını böldüklerinin farkındalar mı acaba? Hilmicem sürekli Turabi’yi sağda solda överken Turabi’nin iltifatları hiç iade etmeden hepsini sessizce kabul etmesi nasıl gerginlik yaratmıyor anlamış değilim. Hilmicem aslında efendi bir adam ama kabın şeklini alan su gibi. Turabi’yle vakit geçirdikçe Turabi’ye dönüşüyor. Özellikle koşarken bağırmaları AAAAAAARGGHHHHHH diye. Garip yani. En azından Hilmicem günah çıkarıyor birkaç haftadır da, şu oy işini halletmezlerse sürekli birbirinden oy çalan sol partiler gibi iktidara gelememeleri kaçınılmaz.
Begüm programın en büyük hayal kırıklığı belki de. Bozok’un kendisine gereksiz bağırış çağırışlarını, Hilmicem’le Turabi’nin bir olup laf sokuşlarını falan hepsini unutmuş bir o tarafa bir bu tarafa savrulup duruyor. Yalnız adadan sonraki hayat için naçizane önerim: Hilmicem’le çok yakışıyorlar.
Hasan bilerek ya da bilmeyerek kozlarını doğru oynadı. Oyunlardaki anormal unutkanlıkları ve hataları çok da bilmeyerek olduğuna delalet aslında. Survivor oy vericileri ikiye ayrılmış durumdaydı: Turabiciler ve Turabi’yi sevmeyenler. Ancak Turabi’yi sevmeyenlerin bir ortak paydası yoktu. Hasan’ın “Turabi kötü insan,” çıkışı tüm diğer oy verenleri Hasan’a kanalize etti. Turabi’yle Hilmicem de birbirlerinin oylarını böldükçe tepede kalmaya devam eder Hasan. Amansız bir Turabi hater’ı olarak ilk üç gün ben de destekliyordum Hasan’ı ama sonra çok bozdu. Bozdu dediğim de yanlış anlaşılmasın, Hasan’ın içinde Turabi’nin iddia ettiği gibi bir kötülük yattığını düşünmüyorum ama hadi dürüst olalım. Adada olsanız Hasan’la takılır mıydınız? Sürekli iyilikten, yogadan, düsturdan, edepten, ahlaktan falan bahseden birinin muhabbeti ikinci gün bayar bence.
Eleme gününde adaylar belli olduktan sonra Acun Ilıcalı’nın sitesinde yayınlanan oy videosunu izliyor muydunuz reklam arasında? Ben izlemiyordum çok üşeniyordum.
Son olarak da insan ünlü de olsa gönüllü de olsa hep insan. Birleşmeye kadar kendi adalarında minik ve tatlı gruplar kuran yarışmacılar birleşmeden sonra bir araya geldiler. Barış rüzgârı falan değil o; bir topluluğu bir araya getirebilecek şeyi, ortak düşmanı buldukları için. Gönüllülerin ortak düşmanı ünlüler, ünlülerin de gönüllüler artık. Hani özel hayatınızda cool olduğunu düşündüğünüz bir ekibe katılmaya çalışıyorsanız ve bir türlü beceremiyorsanız yapabileceğiniz en kolay şey kimden nefret ettiklerini öğrenip ondan nefret etmek. Al sana Survivor’dan hayat dersi.