Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Keeping Up with the Tekins

Televizyonda yeni bir dönemi başlatan Yaprak Dökümü, bundan tam 10 yıl önce, 29 Aralık’ta final bölümünü yayınladı. Ama hala Yaprak Dökümü YouTube kanalı güncellenmekte, hafta içi yayınlanan tekrar bölümlerinde dizi biter bitmez yine birinci bölümden yayına devam etmekte. Peki bu işin sırrı nedir? Hemen söyleyeyim, anlatmakla bitirilmeyecek olan birinci sezonu. Yani yapraklar dökülmeye başlamadan öncesi. Tabii sonraki sezonlardaki olay örgüsünü, başarılı oyunculukları falan es geçmeyelim ama adeta bir Biri Bizi Gözetliyor evi gibi izlediğimiz Tekin Ailesi köşkü, beş sezon boyunca ilk sezonun kurduğu temelin üstünde yükseldi. Reşat Nuri Güntekin’in romanı başka bir şey. Oradaki karakterler tek yönlü. Ama Yaprak Dökümü Ay Yapım versiyonunda bütün karakterler hem iyi hem de kötüydü. Bu dizinin bir başka önemli noktası da eski Türkiye’nin son temsillerinden olması. Yani memur ailelerinin saygın yerlerini henüz kaybetmediği (Ali Rıza Bey’in saygınlığı değil söz konusu olan, o gitti zaten de toplumda memuriyetin yeri), sosyal medyanın olmadığı son yılları (küstüğünüz aile bireylerini Instagram’dan bulabilirsiniz çünkü şu an) ve niteliksizliğin değer gördüğü günümüzden çok farklı bir zamanı anlatıyor (Nejla en son zengin bitirdi ama o bile günümüze göre iyi). Adeta eski günler gibi. Yaprak Dökümü izlerken çocukluğunuzda aile büyüklerinin evine gitmiş gibi oluyorsunuz, yalan değil. Şimdi 10 yıl sonra, bu en çok sevdiğim ve hala izlediğim dizinin karakterlerine bir bakacağım.

 

Ali Rıza Tekin

Eskiden daha çok kızardım Ali Rıza Bey’e. Geri kafalı gelirdi bana pek çok konuda. Ama şimdi Leyla ve Necla gibi gençliğin ateşinin benden de gitmesinden midir nedir, adamın aslında her olayda namus ve şerefinin incinmesindense birazcık kırıldığını düşünüyorum. İnsan hata yapabilir. Onun da tek bir büyük hatası oldu Leyla ve Oğuz’u evlendirmek. Sanırım ailenin kalemi o gün kırıldı. Kibir desen o hep vardı tabii. Fikret’in ilk nişanlısının adı yolsuzluğa karıştı dedikodusu yüzünden Fikret’in nişanlısından ayrılmasını istemesi ve Ferhunde’nin hayatını yargılaması onun büyük sözleri oldu. Zaten önce kendi kızları Ferhunde’den daha büyük ahlaksızlıklar yaptı, sonra Şevket hapse girdi ve sonra yine kendi kızları Ferhunde’den daha büyük ahlaksızlıklar yapmaya devam etti. Bu arada tırnak içinde ahlaksızlık tabii. Ali Rıza Bey’e herkesin kısmında tekrar tekrar geri döneceğiz. Ancak Ali Rıza Bey, çocuklarını dış dünyadan korumak için onları bir fanusun içinde büyütmekte ısrar ederek asla büyümemelerinin sebebi oldu. Tek bir doğru olduğuna inanması ve dışarıdaki herkesi düşman sayması da cabası. Ama en azından bir kez “Doğru tek değilmiş,” lafını duyduk Ali Rıza Bey’den.

 

Hayriye Tekin

Bence Yaprak Dökümü’nün en mükemmel karakteri Hayriye Hanım. Özenle düşünülmüş, ilmek ilmek işlenmiş. O mimikleri, kızlarını sürekli zengin olma hevesi ile büyütmesi, her kötü durumdan bir çıkar sağlamaya çalışması, gerçekleri bildiği halde hep örtbas etmesi ve Ali Rıza Bey’in karşı çıktığı bütün “ahlaksızlıklara” bir yerde ortak olması. Aslında çok da bir şey istemiyordu Hayriye Hanım. Ağzının tadı bozulmasın istiyordu. Ali Rıza Bey gibi kırılgan ve naïf değildi, Fikret gibi wise değildi, Ferhunde gibi derin değildi, Şevket gibi zayıf değild, Leyla ve Necla gibi içinde bastırdığı (bastırmasalar ne olacaktı acaba?) arzuları yoktu. O dümdüz bir insandı. Yanlışlara kendi keyfi ve düzeni bozulmasın diye göz yuman, riyakarlıktan çekinmeyen, nefret ettiği Ferhunde ile geliniyken bir sürü entrika çeviren, Ali Rıza Bey felç olunca komşulara nasıl altına yaptığını anlatan, bütün yaptıklarına rağmen son sezonda onları evine aldığı için Oğuz’a “Evladım,” diyen, Leyla ile Oğuz evliyken damadıyla ilişkisi olan Ceyda’yı kınayan ama sonra Oğuz ile Ceyda evlenip de Leyla Oğuz’un metresi olunca Ceyda ve Oğuz boşansın diye dualar eden, tamamen çıkarına göre yaşayan bir kadın. Bugün karnım doydu mu, okey diyen birisi. Ama bu düzlüğüne rağmen o kadar muhteşem bir karakter ki. Dizi boyunca karakterinin sınırını asla aşmıyor. Asla hayal kırıklığına uğratmıyor. Üstelik mimikleri ve jestleri de o kadar dolduruyor ki söylediklerinin, bazen de söylemediklerinin içini. Yaprak Dökümü’nün en güçlü karakterlerinden biridir bu yüzden Hayriye Hanım. Bu yüzden de kapanışı onun için yapmışızdır. Ali Rıza Bey öldüğünde oyun alanı bitmiştir Hayriye Hanım’ın. O an ne varsa o duyguyu besledi. Ama muhtemelen Ali Rıza Bey’in ölümünü unutamayacak.

 

Fikret Tekin

Babasının kızı Fikret’e gelirsek… Bu hikayedeki en tek yönlü karakter o sanırım. Mantıkla hareket edecek diye içi boş bir insana dönmesini izledik. Hatalara karşı toleranssız bir yapısı vardı. İnsan yanlış yapamazdı, yaparsa kötüydü. Leyla ve Necla’yı bu yüzden anlamadı. Ferhunde’yi bu yüzden sevemedi. Çünkü tek bir hata bile bir insandan uzak durulması için yeterdi. Ancak sonra Tahsin kendisini aldattı ve son bölümlerde Fikret onu affetti. Bence dizi boyunca bir çok karakter pek çok sınav geçirdi. Ama Fikret sadece bir tane sınav atlattı. Tahsin çok büyük bir hata yapmıştı ve Fikret onu affetti. Kimi zaman iyi bir abla kimi zaman da kötü bir abla oldu Fikret. Tahsin ile evdekilerden kaçmak için evlenmesi, Ferhunde’nin Nazmi’ye anlattığı gibi tarlaları olduğu için değil de başkalarının yanlışları ile çok fazla ilgilenmektendi. Sana ne, otur bekle işte; en son sen haklı çıkacaksın. Ama yapamadı. Ve bu sayede biz de Türk dizi tarihindeki en acıklı sahnelerden birine kavuştuk. Fikret’in Adapazarı’na gittiği birinci sezon finali, son sahne. Aynısı kitapta ve bütün Yaprak Dökümü uyarlamalarında olsa da arka fonda Ay Yüzlüm eşliğinde, Bennu Yıldırımlar ve Halil Ergün bu sahnede herkesi ağlatmışlardır. 

Not: Fikret ile ilgili sevdiğim diğer sahneler; Fikret hasta olunca üvey oğlunun “Sen de annem gibi öleceksin” diye ağlaması, Tahsin, kızı Deniz’i bekaret kontrolüne götürmeye çalışınca engel olması (<3) ve Tahsin’den ayrılırken ilk kez kaynanası Cevriye Hanım’a “Anne” demesi ve ağlaşmaları…

 

Şevket Tekin (eski/yeni)

Ah eski Şevket ahhh! Bence eski Şevket dizinin en yakışıklı erkeğiydi. Beğenirdik onu. Ferhunde ile de yakışırlardı. Şimdi eski Şevket’in bazı özellikleri var: 

  1. Kesinlikle ama kesinlikle eminim Gün geceyee varmadannnn, diye başlayan Yaprak Dökümü şarkısını Toygar Işıklı değil eski Şevket söylüyor.
  2. Dizinin en yakışıklı erkeğidir (Levent Tuncel dahil).
  3. Ferhunde’nin ilk yuvasını aşk yüzünden yıkmıştır.
  4. Hırsızdır.
  5. Kumarbazdır.
  6. Ferhunde’ye aşıktır. 
  7. Sedef’i hiç sahip olmadığı oğlan kardeşi gibi görür.

Özellikle bu son madde ilk Şevket’i sevmemiz için yeterlidir.

Peki yeni Şevket? Hemen bakalım…

  1. Sevilecek yanı yoktur, çok iticidir.
  2. Kumpasçıdır, Ferhunde’nin Mithat’la yuvasını kalleşliği yüzünden kadını kandırarak yıkmıştır.
  3. Batıkçıdır. Girdiği her iş batar hatta çöker. Eskisinden daha kötü bir noktada kalırsınız.
  4. Tamamen gazına hayatlarını mahveden adamın, Oğuz’un suçunu üstlenip cinayetten hapis yatmıştır. Oysa bir başka efsane dizi Kavak Yelleri’nden bir söz söylemek isterim ona “Katilini affedersen gelip seni bir daha öldürür,” Oğuz da geldi bir daha dağıttı bunları. Hayret, Fikret nasıl söylemedi bu katilli sözü herhangi bir bölüm sonunda.
  5. Ferhunde’ye tokat attı. Eski Şevket’i böyle gözünüzün önüne bile getiremezsiniz.

Beş tane özellik ama beşi de birbirinden kötü. Yeni Şevket’in sevilecek hiçbir tarafı yok…

 

Oğuz Ayhan

Oğuz, yani banko joker eleman. Bir olay mı var Oğuz, bir ahlaksızlık mı var Oğuz, ırz düşmanlığı mı var hemen Oğuz. Cinayet mi var Oğuz, dolandırıcılık mı var Oğuz… Yani hoş adam ama sevgili kadınlar hayatınızı mahvetmeye değdi mi? Ben çok merak ediyorum bu kadar büyük müydü? Oğuz, daha hiç kızlarla ilişkisi ortada yokken, aynı yerde çalışırken Ali Rıza Bey’e “Paranız olmazsa ömrünüzün sonuna kadar yaprak dökümü manzarası seyredersiniz demiş ve bu bedduası tutmuştu. Oğuz dizi için çok önemli bir durak. Ne zaman bir felakete ihtiyaç duyulsa koşup geldi. Yaprak Dökümü’nün en çok sevdiğim özelliklerinden biri de kadersel olarak insanları sürekli bir araya getirmesi. Oğuz fayda etmez adamın teki ama ben yine de Leyla ve Oğuz’a ikinci bir şans vermiştim. İkinci seferlerinde gerçekten inanmıştım. Ki bence Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu da onlara yeni bir şans vermişti. Ama reytinglerin yüksekliği ve dizinin bir sezon daha uzaması Oğuz ve Leyla’nın hikayesinin uzamasına sebep oldu. Ve biliyorsunuz Tekin ailesinde hiç kimse uzun süre mutlu olamaz.

 

Leyla Tekin

Tekin ailesinin en bahtsızı, babasının ela gözlü çöl ahusu Leyla aslında bir bakımdan çok şanslı olduğu için hayatta işleri rast gitmedi. Kimse farkında değil, hatta kendi bile, hatta en çok kendi farkında değil ama Leyla çok sevilen, imrenilen bir evlat, kardeş… Ali Rıza Bey başından beri Leylacıydı. En çok Fikret’i değil, Şevket’i değil onu sevdi hep. En çok sevdiği çocuğu olduğu için en çok Leyla yüzünden üzüldü. Ama onu hemen affetmesini de bildi. Oğuz ile evlenmeden yattığı için birinci reddedişinde de hemen affetti, Oğuz ile ikinci denemelerinde Oğuz’un metresi olduğunda da “Öyle bir kızım yok,” demişti ama Leyla eve geri döndüğünde beşinci dakikada onu affetti yine. Hatta Leyla bu sefer eve döndüğünde köşkü satıp kot 1’de bir daireye taşınmışlardı, Leyla babasına “Eve döndüm,” demişti. Çünkü ev, o kapı aslında köşk değildi. Ali Rıza ve Hayriye neredeyse ev orasıydı çocukları için. Leyla, Oğuz’dan hamile kaldığında da onu yine öldü kabul etmişti ama dördüncü sezon finalinde Leyla’yı affetmeye ayağına gitmişti, (tabii Ferhunde, Şevket’in katil olmadığını söyleyip adama felç indirmeseydi kızını affedecekti Ali Rıza Bey. Belki daha erken Leyla’yı affetse, Şevket, Leyla’nın bebeği yalnız büyümesin diye Oğuz’un suçunu üstlenmezdi. Bu çok önemli bir nokta. Aslında ailenin başına son gelen olaylar Ali Rıza Bey’in inadı yüzünden), Leyla Oğuz’un suçunu saklayıp abisi Şevket’in hapiste kalmasına göz yumduğunda bile onu affetti. Şevket de Necla’dansa Leyla’yı sevdiğini her zaman söyler. Leyla’nın yanında olmaktan hiç vazgeçmemek eski ve yeni iki Şevket’in de ortak özelliği. Fehrunde bile Leyla’nın birkaç kez hayatını mahvetmenin dışında her zaman Leylacıydı. Necla’ya karşı da, genel olarak da. Ayrıntılara dikkat ettiğimizde Leyla’nın pembe mantolu halleri ne zaman aklına gelse içi burulur. Ve Hayriye Hanım… İşte şimdi burada işler biraz değişiyor. Hayriye Hanım baştan Necla’cıydı. Çünkü Necla üniversitede okuyordu, daha güzeldi, zengin çocuklar etrafında fır dönüyordu. Necla, Leyla’nın kocası Oğuz ile kaçtığında bile gizli gizli Necla’ya üzüldü. Ama işler umduğu gibi gitmedi. Her zaman Leyla’ya tercih ettiği Necla, kendini kurtardıktan sonra ailesini hiç istemedi. Hayriye Hanım’a da hep sığıntı muamelesi yaptı. Onların maddi sıkıntıları umrunda olmadı, ya da yardımlarını başlarına kaktı. Leyla ise ailesi onu bilmem kaçıncı kez reddettiğinde bile annesine para verdi. İşte o zaman Hayriye Hanım esas Leyla’dan hayır geldiğini gördü ve onun tarafına geçti. Çünkü Hayriye Hanım böyle bir insan. Leylacı olmayan tek aile üyesi Adapazarı’ndan Fikret. Fikret genelde doğru ve yanlışlarına göre Leyla’ya ablalık yaptı. Oğuz ile kötü evliğinde yanındaydı ama derdi Oğuz’dan kurtulmaktı. Leyla sonra Oğuz’un metresi olunca ona bir sürü hakaret yağdırdı. Yıllar sonra Leyla, Oğuz Ceyda ile evliyken ondan hamile kalınca Leyla ile telefonda konuşmak istemedi. Sanırım Fikret’teki sorun babasını Leyla’dan kıskanması idi. Çünkü Ali Rıza Bey’in en sevdiği çocukları Fikret ve Leyla. Ama tabii Leyla’yı daha çok.

Peki Necla’da durum nasıl? O kısmı Necla’ya saklıyorum çünkü Necla’nın varlığının büyük bir kısmı Leyla.

Yani Leyla dizinin en çok kahır çekeni gibi görünse de aslında dizinin lokomotif karakteri. Gökçe Bahadır da beş yıl boyunca pembe manto sahnelerinden başlayarak mükemmel bir oyunculuk sergiledi. Bir kadın olmak, kadın olarak değerli görülme ihtiyacı, sevilme ihtiyacı, birey olarak karar verme isteği, ailesinin her fırsatta reddettiği ama geri döndüğünde de beş dakikada affettiği, asla bir yetişkin olamayan, Sessiz Gemi şarkısını söylediği o deli halleri bonusu ile Leyla bütün bu duyguları bize çok güzel geçirdi. Yaprak Dökümü’nü iki kısma ayırıyorum ben. İlk kısım 1. -100. bölüm arası; ikinci kısım 100. -174. bölüm arası. 100. bölümde Ferhunde, Nazmi’ye Tekin Ailesi ile ilgili gerçekleri birazcık yorum katarak anlattığında Nazmi, Leyla ile nişanını bozmuştu. Leyla “Benim suçum ne?” diye evdekilere saldırmıştı. Senin suçun varlığın Leyla. Üzerinden spinoff yapılacak bir karakter çünkü Leyla. Malzeme dolu. Belki de ileride bir gün Oğuz’dan olan kızı Ahu ile Leyla’nın hikayesinin devamını izleriz. Çünkü eminim Leyla başına bir dert açmanın yolunu bulur (Ahu’nun nüfus cüzdanında baba adı yerine Oğuz’u yazdırmak istemedikleri için Ali Rıza yazdırmaları ve Leyla’nın felçli Ali Rıza’nın yanına gelip “Bir kızın daha oldu baba,” demesi ve adamın iç sesinin “Başımın üstünde yeri var” demesi. Bütün bunlar çok ağır dramlar arkadaşlar, Yaprak Dökümü’nü çok özlüyoruz). Leyla Tekin, bir nesli dertli yapan kadın, seni seviyoruz.

 

Necla Tekin

Necla’nın varlığı tamamen Leyla’nın uydusu olmak. Aslında Necla daha başarılı, daha güzel, daha zeki olduğu için herkes tarafından şanslı görülüyor. Ama o da ablası Leyla gibi kendinin farkında değil. Leyla nasıl sürekli sevildiğinin farkında olmadan sevilmek için yanlış tercihler yapıyorsa Necla da aslında hep Leyla’nın gölgesinde kalıyor. Oğuz tecavüz etmeden önceki Leyla’yı bir düşünün, özgüvenli, zeki, evdeki herkes kafa tutan, zehir gibi bir kadındı. Necla da onunla kendisine alan buluyor ve en çok ablasının yanında mutlu oluyordu. Oğuz ile Leyla’nın ilişkisini öğrenince bile Leyla’yı kısa bir süre sonra affetti. Evet Necla, Oğuz ve Leyla’nın evliliğinin bitmesine sebep olsa da Oğuz ilk önce Necla’nın sevgilisiydi, Leyla kız kardeşinin sevgilisi ile flörtleşiyordu. Yani eski Leyla o kadar özgüvenliydi ki Necla, o ne derse el pençeydi. Sonra Leyla ve Oğuz, Ferhunde ve Ali Rıza’nın zoru ile evlendi. Oğuz’dan önce para girdi aralarına. Leyla ailede Hayriye Hanım’ın dilediği saadete ulaşan ilk insandı. Kürkler, arabalar, mücevherler içindeydi. Bu o kadar etkili bir zenginlikti ki, Leyla daha sonra başını hiç doğrultamasa da o zamanlarını ne Necla ne de Ferhunde unuttu ve onu kıskanmaktan hiç vazgeçmedi. Leyla’nın balayı dönüşü Necla’ya fırlattığı pembe manto ise iki kardeşi ayırdı. Daha doğrusu Necla Leyla’ya tekrar sahip olmak, ondan daha iyi bir konuma gelmek için Cem’I buldu ama bu yetmeyince Oğuz’u aldı. Yani aslında tek olay iki kız kardeşin birbirine yeniden kavuşma çabasıydı. Belki de sadece Necla'nın. Necla aralarının düzelir gibi olduğu “Görevimiz Ferhunde” bölümlerinde aynı eskisi gibi ablasına rapor verirken çok mutluydu. Yeğeni Ahu doğduğunda onu gizli gizli severken “Teyzeye gül,” derken de… Çünkü Ahu en sevdiği kardeşinin çocuğuydu. Necla en çok Leyla’yı seviyordu, ona olan öfkesi, onu kabullenememesi de bu yüzdendi. Oğuz’la Leyla tekrar birlikte olduğunda da Oğuz için değil, kardeşini ona kaptırdığı için üzüldü. Şimdi böyle konuşunca en büyük fanı gibi görünüyorum ama Necla’dan aslında nefret ederim. Çünkü en nefret ettiğim insan tipidir. Kendi suçunu bastırmak, sürekli kendini haklı çıkarmak için elinden geleni yapar. Leyla’dan doğru düzgün bir özür bile dilememiştir, dilese de geri almıştır, ailesini her zaman geride bırakır (gerçi bunun sebebi Leyla’yı daha çok sevmelerini kıskanması ama) ve yuva yıkanın yuvası olmaz misali önce Cem öldü sonra da Ali Sarper ile boşandı. Necla, ailesinin Leyla’yı reddedişlerinin birince evde hala Leyla’nın eşyaları ve fotoğrafları olduğunu görünce sinirlenir ve “Benimkileri hemen çöpe attılar,” der. Evet belki imkanlar konusunda Necla daha şanslıydı ama Leyla her zaman daha çok sevilen kardeş oldu.

 

Ve Ferhunde Tekin/Güven/Kara/ probably Sarper

Kimisi çok sever kimisi ise nefret eder. Yaprak Dökümü’nün en derin, en eğlenceli, en zeki, en god’s favorite karakteri Ferhunde… Başta fettan gelin gibi görünse de aslında Ferhunde bir süre sonra sadece gerçekten Tekin çocuklarından biri olmak istedi. İşine yaradığı müddetçe Hayriye Tekin için öyleydi. Oğuz, Ferhunde’yi kaçırıp dövünce ve küçükken Ferhunde’nin üvey babasının onu taciz ettiğini öğrendiklerinde Ali Rıza Bey için de öyle oldu. Ama hayırsız Şevket hapse girince survivor Ferhunde kendini batan gemiden kurtarmaya baktı. Ne yapabilirdi ki? Babalarının ördüğü korunaklı duvarın arkasında durmalarına rağmen bunları yapan Tekin kardeşlere göre çok daha kötü şartlarda büyümüştü Ferhunde. Annesi üvey babasını öldürünce yetiştirme yurduna gitmişti, sonra oradan da kaçmıştı. Tabii ki Şevket’in ardındaki batakta kalmayacaktı. Çünkü modern bir kadındı. Bir süre aradığı aileyi bulduğunu sanmış, güven içinde yaşamıştı. Ali Rıza Bey’in bahsettiği kötü huyu yüzünden de bu güven duygusuna defalarca ihanet edip, evdekilerin hayatları ile oynamıştı. Ama Tekin ailesini seviyordu, eminim sevmese kötülük bile yapmazdı. Fikret’i evden kaçırmak için her şeyi yaptı, Fikret Tahsin’le gizlice evlenip giderken bir tek Ferhunde onunla vedalaştı. Ve gitmesine üzüldüğünü söyledi. Ona göre bu hayatlara müdahaleler, entrikalar da sevgiye ve ilişkiye dahildi çünkü. Kendini tanrının sevgili kulu gibi hissetti. Bücür Sedef konusunda da haklıydı. Kim kocasının yanında ona aşık birini ister ki, yolarsınız. Defalarca kaderleri ile oynadığı Leyla ve Necla’yı bile sevdi. Çünkü onlar hep istediği aileydi. Necla fuhuştan gazetelere düşünce, eve geri dönmesi için Leyla’yı o ikna etmişti. Ailenin düşmanı olan Oğuz en büyük düşmanıydı. Çünkü Tekin ailesine bir tek o kötülük yapabilirdi, başkası değil. Şevket’e de ikinci kez özlediği o ev duygusu için düşmüştü. Zaten evin yeni sahibi Mithat Kara ile evlenip, Tekin ailesinin köşküne de o yüzden sahip olmak istemişti. Tekin ailesini evden kovarken “Hadi şimdi size güle güle,” derken rahatlar sandı ama olmadı. Çünkü istediği o aileydi. Ferhunde’nin pek çok düşmanı oldu. Fikret, Necla, Leyla, Ceyda, Oğuz, Hayriye Hanım... ama Ali Rıza Bey asla onlardan biri değildi. Aslında Tekin ailesinin hiçbiri değildi. O, onu asla gerçekten sevmedikleri için öfkeleniyordu. Buna rağmen Şevket’in suçsuzluğunu ispatlamaya çalıştı. İlk kez iyi bir şey yaparken Ali Rıza Bey’in felcine sebep oldu ama adamın elini ilk kez hareket ettirmesi de yine Ferhunde ile oldu. Felçli Ali Rıza ilk kez Ferhunde’nin elini sıktı. Demek ki istediği olmuştu. Birileri Ferhunde’yi seviyordu, hem de Ali Rıza Bey. Dünyada ondan daha mutlu kimse olamazdı. Artık iyi bir insan olabilirdi. Tabii Necla’nın Ali Sarper ile boşandığını duyana kadar. Hemen Ali Sarper’i kafaladı. Aslında dizinin Ferhunde ile ilgili en büyük eli, biri ona bir şey yapana kadar kimseye bulaşmaması. Ali Sarper konusunda da Hayriye Hanım, Ferhunde’yi damadını baştan çıkarmakla suçlayınca Ferhunde bunu kafasına koydu. Öncesinde gerçekten bir şey yoktu. Sırf onu suçladı diye… Ferhunde QIRALSIN! Ama yine de son bölümde, önce Ali Rıza Bey’in sonra Mithat’ın sonra Ferhunde’nin sonra Oğuz ve en sonda Ceyda’nın olan ve yeniden satılan boş Tekin köşkünde, ailenin toplu bir fotoğrafını bulunca içli içli ağlamıştır Ferhunde. Çünkü belki de Tekin ailesini onların kendilerini sevdiğinden daha çok sevmektedir. Ferhunde Yaprak Dökümü’nü Yaprak Dökümü yapan karakterdir. Dizi gibi biz de onunla bitiriyoruz. Şimdi trende Hayriye Hanım’ın ağlamasına geçebiliriz.               

Ferhunde bonus: Ne kadar vizyonlu bir karakter olduğunu whatsapp’ın olmadığı günlerde dijital kamera ile yasak ilişkileri fotoğraflayıp şantaj yapmasından anlayabiliriz.



BAĞLAN KESKİN



YORUMLAR




DİĞER HABERLER