Sevgili Defne; Bir önceki yazıda hakkımda bir şeyler yazmışsın. Aklını karıştırdığımı falan söylemişsin galiba. Bir kere ne ilişkisi? Kim ortada bir ilişki olduğunu söyledi ki? Ne zaman sen bu kadar sahiplenici oldun anlamadım? Tamam, geçenlerde sana seni özlediğimi söylemiş olabilirim, ama sonra sen “ben de seni özledim” deyince, bir anda kafam karıştı, her şeyden nefret ettim. Senden o anda ayrılmak istedim. “Sen bir tanesin,” dediğim zaman benim aynı anda bunları Binnaz, Elçin ve Nida’ya da söylediğimi anlaman gerekirdi. Dolayısıyla bu kafandaki evlilik hayallerine hemen bir son ver, çünkü benim duygulara alerjim var. Bir de sana yolladığım gülleri alınca haber ver olur mu?
Bu arada sana senden hemen sıkılmamam için bir rehber hazırladım. Gereğini yerine getirip, harfiyen uygulamanı tavsiye ederim.
Benimle fikir anlaşmazlığına düşme: Bak bu çok kolay. Benimle aynı fikirde olmadığın zaman senin bildiğin deli olduğunu düşünüyorum. Bırak benim istediklerimi yapmadığın için ben sana sinirleneyim.
Nazik ol: Elçin’le de birlikte sinemaya gidiyorum diye bana bela okuma. Hakikaten bazen delirmiş gibi davranıyorsun.
Konuşma: Sen sürekli konuşunca çok sıkılıyorum. Konuşmak ve fikirler benim olayım.
Beni suçlama: Ben iyi bir adamım ve ortada bir yanlış varsa, bu senin deli yüksek standartlarınla ilgili. Olayları benim açımdan görmen lazım! Örneğin Binnaz’la da takılmak istediğimi söylediğimde bunu bir iltifat olarak alman lazım, çünkü sonuçta Binnaz senin en iyi arkadaşın! Sakin ol lütfen.
Bu ve bunun gibi haller, nasıl günümüz ilişkilerinde yaşanıyorsa, Kanal D’nin fenomen evlilik programı Kısmetse Olur evinde de fazlasıyla var. Production House’un ve Kanal D’nin ev sahipliğinde Ekranella’ya kapılarını açan Kısmetse Olur programının damat ve gelin adaylarıyla ilişkileri, gelecekleri, günlük yaşamları ve beklentileri hakkında sohbet etmek fırsatını yakaladım.
Gelin ve damat adayları stüdyoya sabah 8:00 itibariyle geliyor ve 09:30’da başlayacak çekimler için hazırlanmaya başlıyorlar. Hepsinin incecik ve çok genç göründüğünü, nazik, ılımlı ve medeni insanlar olduğunu söylemem lazım. Güler yüzlü, sıcak, efendi genç insanlar peki ne oluyor da çekimler başlayınca bir anda başka insanlara dönüşüyorlar peki?
Çekimler başlamadan evvel cep telefonları toplanıyor. Yarışmacılar stüdyodayken dış dünyayla haberleşemiyor. Ancak akşamları haklarında yazılanları okuyup, programı izleyebiliyorlar. Zaman zaman sunucu Seda Akgül de adaylar hakkındaki sosyal medya paylaşımlarını programda okuyor. Hemen hepsi bu geri bildirimlerden çok etkilendiklerini, haklarındaki olumsuz paylaşımlardan dolayı üzüldüklerini ifade ediyor.
Evlerde yeni gelen adaylara karşı toplu bir düşmanlık ve çeteleşme durumu hakim. Pastaya yeni bir ortak çıkması ve yeni adayı henüz tanımadıkları için saldırıya geçmeleri şaşırtıcı değil. Bölgesel savunmanın yanı sıra, iş bölümü ile ilgili çeşitli anlaşmazlıklar yaşanıyor. Bilhassa kadınlar hep domestik işleri yapmak zorunda olarak koşullandırıldıklarından, pasaklı olarak eleştirildiklerinde fena halde yaralanıp, savunmaya geçiyorlar.
Çekim başlamadan önce kızlar ve erkeklerle sohbet ediyoruz. Daha program başlamadan benimle sohbet ederken bile, kavgalı olduklarını ifade eden Mehtap ve Ayça yan yana oturmak istemediklerini belirtiyor. Daha n’aber nasılsın derken, düğmesine basılmış gibi birbirlerinden hoşnutsuzluklarını anlatmaya başlıyorlar. Dolayısıyla ekranda gördüklerimizin gerçek olduğuna bizzat inandım!