Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Hızlandırılmış evlilik kursu
 
Enerjik, dolu dolu, tam kıvamında bir 10. bölüm izledik bu hafta. Beni pek sardı, karakterlerin tepkileri, tutarlı saçmalamaları, dozunda romantik komedi öğeleri ile izlemesi hayli zevkli oldu. Azıcık fan girl'lük yapacağım izninizle; Kereeeem sen kendine ne yaptın bir güzellik gelmiş sana bu bölüm, her sahnede gözlerimden kalpler çıktı ay
 
Bölüm başında koşa koşa Serkan'a izdivaç haberini vermeye gelen Selin - Ferit çifti ortaya bir bomba bırakınca işler biraz tek pabuca girdi malum. İlk etapta olayın şokuyla ağır saçmalayan Serkan ile başladık mesela. "Evlenmenizden çok düğünden önceki bir haftayı İtalya'da geçirecek olmanıza şaşırdım, hiç duymadım böyle bi şey," dedin ya ahhahaha ben de seni jet set sanıyordum aşkısı, "düğünümüz yarın sabah İtalya'da, hadi hep beraber uçuyoruz bu akşam," deseler bile şaşırmaman gerekirdi, sen ki Gökçeada'ya gitmek için UÇAK kiralamış adamsın. Kaldı ki bıraksaydın gitselerdi, iki hafta karantina yapar düğünü kaçırırlardı, sen de zaman kazanırdın böylece.
 
 
Serkan çok şükür Se-Fe evliliğine karşı olma sebeplerini açıkladı, teorimi doğruladı. Evet tabii ki onun derdi Selin falan değil, Ferit holdinge girmesin diye ayrılmalarını istiyor. Bunu da açık ve net bir şekilde Eda'ya söyledi ama Eda dinlemedi bile. Niye? Çünkü her şeyi kendisinin bildiğini sanıyor. Kendi ayağına sıkıyorsun böyle, tatlı kıs. Bütün bölüm boyunca Serkan'dan gelen sinyalleri görmezden gelip kendi bildiğini okumaya devam etti Eda, yetmezmiş gibi gelecek bölümde de "Serkan seni seviyor," diyerek karamelli dondurma gibi oğlanı kendi elleriyle Selin'e sunacak. Üstüne bir de kurdele tak anasını satayım! Ha ama bundan ilk adımları Eda atsın dediğimi çıkarmayın sakın, katiyen! Serkan Beyzade öyle kıyın kıyın seyirtmeyi bırakacak bir zahmet. Alfa dedik bağrımıza bastık, kaçak oynamak yakışmaz. Öyle Harry Potter'daki Erised Aynası'na bakar gibi iltifatlar, uyuyan insana şiirsel methiyeler falan seni kurtarmaz bebişim. "Sen bana ne dedirtmeye çalışıyorsun?" şeklindeki güzel çıkışından da anladığımız gibi Serkan da gayet farkında olanların, ve evet, kadınları tanıyor. Dolayısıyla kendisinden güzel hareketler bekliyorum. Ama daha zamanı var tabii, zira bir sayaç dakikliğinde hatırlatıp durduğum gibi, daha üç haftadan az süredir tanışıyorlar.
 
Edacığım Serkan'ın çözülmeyecek tarafları var da, onlar senin takıldığın yerler değil. Sinyalleri yakıyor sana bölüm başından beri, beni niye Selin'e itelemeye çalışıyorsun diyor açık açık, sen hala bıdı bıdı yapıyorsun. Bir hafta sonra oyun bitecek ve bana sadece bu pena kalacak diyorsun, peki geri kalan hayatında dul kalmış roman kahramanı gibi Serkan'la geçirdiğin gecelerin anısıyla yaşama hayali kuracağına, kurtulacağın güne dakikaları sayacağına adama azıcık cilve yapsan, her lafını terslemesen de gerçeğe dönüşse ilişkiniz? Mesela yani, sadece soruyorum. İkiniz de birbirinize sinyal verip bunun gerçek olabileceğine inanamıyorsunuz. Olsun, bu enerji birikir birikir üç bölüme tutkulu bir sahnede patlar. Beklemedeyiz, aha buraya yazıyorum, 13. bölümde görüşürüz.
 
Bu naftalin kokulu espriyi yapmak istemezdim ama Aydan'a cidden kal geldi bu hızlandırılmış evlilik haberleri karşısında. Fakat, tam da hayal ettiğimiz gibi bir Eda - Aydan dostlugu doğuyor, ay ne güzel! Aydan hala kıza Sevda diyerek beni yarsa da, tekmil oğlan analarının kraliçesi kendisi. Bu kıskandırma muhabbeti ile koskoca kadını çocuk gibi ezik hallere sokup karizmasını indirmezler inşallah. Ayrıca da beklenen gardrop reformunu yapıp, çok şükür Eda'ya ergen kıyafetleri yerine klas bir şeyler giydirdiğin için de bir öpücük yolluyorum sana Aydancım. Ha bir de siz de ad soyadlı hitaplara geçmişsiniz, hayrola? Artık cümle cemaate, gökte uçan martılara Serkan Bolat dedirtmekten vazgeçtiler, şimdi de Aydan Bolat ve Alptekin Bolat başladı. BOLATLARRRR geliyor, açılın.
 
 
- Anladığım kadarıyla dikkat etmediğimiz tek bir konu var; çömlek bilip bilmemesi.
- Bilmese de olur!
- Ne gerek var!!
Seyfi benim ikinci favorim olmaya doğru gidiyor, o arada gözlerini falan devirmesi pek tatlı.Var olmayanı olduran böyle bir sağ kol herkese lazım. Da, Seyfi'nin Bolat Çiftliği dışında hayatı yok, anası babası, akranı arkadaşı yok mu bu çocuğun ayol? Çiftlik'in kapısından girerken tüm geçmişini dışarıda bırakıp mı girmek gerekiyor, nedir?
 
Cerencim, o yağ yeşili etek bluzuna bayıldım, seninle arada gardroplarımızı değiş tokuş mu yapsak? Keşke ağzından oyunu kaçırmasaydın, ama olsun, Eda ve Serkan'ı birleştirme hususunda sana da bir eküri lazımdı zaten. Engin de bu görevi başarıyla yerine getiriyor, sağolsun. Tabii ki Serkan artık ayırt edemiyor neyin gerçek neyin oyun olduğunu, Engincim sağ kanattan yardır bebeğim, Serkan'ın kafasındaki son şüphe kırıntılarını da sen yok edeceksin! Kendi aşk hayatında adeta Keloğlan saflığında körlemesine gidiyor Engin ama Serkan'a ışık tutuyor bu zorlu yolda! Helal be. Ama cidden, Engin niye böyle olduk biz? Bu kadar çömez hataları nasıl yaparsın, sen 30'lu yaşlarında, işi gücü olan bir adamsın, yurt dışında yaşamışsın! Kendine gel kendine, dön de bir bak haline. Son olarak, Kadın-erkek ilişkilerini irdeleyerek dertleşen favori dörtlümüz Eda-Ceren-Serkan-Engin'in eş zamanlı diyaloglarını aktarıyorum:
- YETER! (x4)
- Sıkıldım
- Bunaldım
- Bezdim
- Benim çalışmam lazım.
Bilin bakalım hangisi Serkan Bolat? :D
 
 
Eda gerçekten gazla çalışıyor, buna eminim artık. Biz de evleniyoruz demeden önceki o boyut değiştiren yüz ifadesine bakıp gülmeden nasıl sahneye devam ettiler bilmiyorum, ama, Serkan haklı. Böyle böyle, "Aaa sen bilmiyor musun, biz de çocuk yapmaya karar verdik", "Aaa sen duymadın mı, biz de Amazon'a ortak oluyoruz", "Aaaa Selin, inanmazsın, biz de Mars'a taşınmaya karar verdik!!" diye gider bu. 
 
Röportaj kisvesi altında Doğruluk mu Cesaret mi oynayan EdSer ve SelFer bol laf sokmalı, sarkastik bir yarım saat geçirerek birbirlerini güya tanıdılar. Ama ben asıl Eda ve Serkan'ın ciddi, sakin ve usul usul konuştukları sahneye bayıldım. Birbirlerine karşı savunmasızca açılıp, kendilerine dair önemli detayları itiraf etmeleri, Eda'nın tatlılığı, Serkan'ın 20 yıl sonra gelen bir teselli gibi desteği, minnoş minnoş sarılmaları... Pek hoştu.

Daha önce sözleşme olayı çıktığında da söylemiştim, yine tekrar ediyorum; pre-nup ya da evlilik öncesi sözleşmeleri en iyi senin bilmen lazım Selin. Güya iş insanı hepsi, holdingler, oteller havada uçuşuyor ama evlilik sözleşmesine uzaylı görmüş köylü gibi bakıyorlar. Selin ve Ferit'in avukatlarının bunu zaten çoktan hazırlamış olması gerekirdi yav, bunu bu kadar gurur meselesi yapacak ne var? Saf mısınız nesiniz bilmiyorum ki. Yılan Hikayesi'ndeki Cem gibi hassas kalplerinize çok mu sert geliyor? Evlilik sözleşmesini hakaret olarak gören 21. yüzyılda yaşamasın, zaten ayak uyduramaz, elindeki malı da kaptırır üç güne. Gerçi zaten Türk Hukuku'nda evlilik sözleşmesi diye bir şey de yok, adı mal rejimi diye geçiyor.
 
Serkan'ın konuşmasına kulak misafiri olan Selin'in konuyu üzerine alınması ve koşa koşa Serkan'la yüzleşmesi ters bir ana denk geldi. Eda orada olmasaydı Serkan bir şekilde toplardı ama şimdi iki ucu sıkıntılı bir değnek var elde. Bir yanda holdingi korumak için Selin'in Ferit'ten uzaklaşması, diğer yanda henüz açığa çıkamamış, varlıkları kabul edilememiş hisleri. Ama şu noktada sırf bu amaç için Selin'e evet diyerek onu Ferit'ten ayıracağına asla inanmıyorum Serkan'ın. Geçiştirecek tabi, belki de artık esnemesi gerektiğini görecek. Bakalım.
 
Haftaya didiklemeye devam etmek üzere, beni bekleyin anacım, baaay.
 
MERVE DENİZ
 
 

 

YORUMLAR




DİĞER HABERLER