Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Gülünce gözlerinin içi gülüyor

Emre Yunusoğlu’nun fotoğraflarından bir tanesi.

Oturup bir kere bile televizyon izlemiş her insan gibi, Güneşin Kızları vesilesi ile Ali&Selin gerçeğinin farkındayım. AlSel deyince akan suların durduğunun, fanların alınlarındaki yara izinin Voldemort’a yaklaşan Harry Potter gibi yanıp söndüğünü biliyorum. Yine de, 14 Şubat tarihli Hürriyet Kelebek’teki Hande Erçel ile Tolga Sarıtaş röportajını okuduktan sonraanladım ki,  hala tam da durumun farkında değilmişim aslında. Ne zaman ki fotoğrafları çeken Emre Yunusoğlu’nun instagram hesabındaki her fotonun altına ‘Allahını seven üstümüze HanTol fotoğrafı atsın’ yazılarını gördüm, o zaman bir kere daha dank etti bu durum kafama. Neydi bu HanTol’un durumu? Neden bu iki genç insan sevgili olsa hepimiz kazanmış sayılacaktık?

Bir kere elbette dizideki rolleri çok güzel, baldan tatlı, izlemeye doyulmayası. Ali ve Selin’in birbirlerine bakışı, birbirlerini anlatışı, biri yokken diğerinin bir türlü olamayışına o kadar kısa sürede o kadar çok inandık ki, bazen dizinin kalan kısımları bitsin diye beklemeye başlar hale geldik. Ali’yle Selin’in arasındaki o ‘Anlatsaydım herkes anlardı’ duygusu o kadar kendi hayatımızda da istediğimiz, varsa zaten üzerine titrediğimiz bir duygu ki, iki tane gencecik çocukta bunu görünce dayanamadık, içimizin yağı eridi. Tamam dizi çok güzel olaylar hep çok heyecanlı, ama bunlar her yerde bulunabilirdi, gel gör ki Selin’in koca gözlerini Ali’ye dikince onun içini çıkarıp önüne koyması, ortalığı floresan ışıklarla aydınlatmasına her yerde rastlayamazdık. Her ne kadar gencecik fanlar bu şarkıyı pek bilemeyebilecek olsa da, onların hali tam anlamıyla ‘gülünce gözlerinin içi gülüyor, kendimi senden alamıyorum’du, bunu nerede görsek tanırdık.

Ama tabii ki esas olan, Hande Erçel ve Tolga Sarıtaş arasındaki, hiç de severek kullandığım bir laf değil ama daha doğru tarifi bulamadım, süper harika kimya. Bir tanesini daha önce başka dizilerde gördüğümüz, bir tanesine ilk defa rastlayıp buna çok memnun olduğumuz bu iki oyuncu, rollerini öyle silip süpürdüler ki, aslında kim olduklarını çoktan unutturdular. Hande Erçel kocaman gözleri, Rapunzel saçları ve o kendine özgü cilveli konuşmalarıyla bir Selin nasıl olmalı onun en iyi tarifi olurken, Tolga Sarıtaş en sert durduğu anlarda bile sarılıp ‘Üzülme, geçecek’ dedirten mavi bakışlarıyla bir Selin, nasıl bir Ali ile çok mutlu olur bunun açık adresi oldu. Gerisi saadet, gerisi düğün dernek.

Güneşin Kızları ne kadar sürer, Ali ve Selin’in akıbetleri ne olur bilemiyorum, ama bildiğim şudur ki Hande Erçel ve Tolga Sarıtaş bundan sonraki her rollerinde, her işlerinde önce Selin ve Ali’yi unutturup, sonra başlayacaklar oynamaya. Belki bu eksiden başlamaktır, onu da bilemiyorum. Şimdilik bunları geçelim, bu bol şekerli aşka şahit olmanın tadını çıkaralım öyleyse.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER