Ülkemizde ve dünyada her yıl milyonlarca kadın prenses sendromundan mustarip oluyor sevgili Ekranellacılar. Bu -evlerden uzak- rahatsızlık, özgüveni düşük, şımarık, kıskanç ve hayatına heyecan katmak amacıyla drama yaratan insanlarda daha çok görülür. Kötü yetiştirilme ve medya da bu hastalık için uygun zemin hazırlar. Semptomları arasında aşırı güvensizlik, ilginin sürekli merkezinde olma ihtiyacı, hiçbir sorumluluk almamak ve tüm dünyanın prensesliğini tanımasını istemek yer almaktadır. Prenses sendromundan mustarip olanlar, yalnızca dış görünüşleri sayesinde hayatta hiçbir amacı olmadan istediklerini alabileceğine inanır, sonsuz bir hayal dünyasında yaşarlar.
Gözüm Sende ATV’de Cumartesi akşamı 22:30’da yayınlanmaya başlayan bir evlilik programı. Sunuculuğunu Aylin Kabasakal’ın üstlendiği program, bir kıza dört erkeğin talip olması fikrine dayanıyor. Kızımız taliplerini göremiyor ama taliplerin kafalarına monte edilmiş kameralar sayesinde onların hayatı, ilgi alanları ve çevresi hakkında fikir sahibi oluyor. Önce iki kişiyi eleyen seçici, daha sonra kalan iki kişiden birini seçiyor.
Seçici yarışmacımız Yasemin 21 yaşında bir hemşire. Annesi Zübeyde ile birlikte gelmişler. Alper, Tolga, Kadir ve Emre ise adaylarımız. Adaylardan birinin bir dikim atölyesi var, biri düğünler davetler verilen bir çiftliğin işletmecisi, diğerinin mobilya mağazası var öbürü ise ortaklarıyla birlikte bir kafe işletiyor. Program esnasında adaylara günün çeşitli saatlerinde bağlanarak onların hayatlarından kesitler izliyoruz.
Ahret soruları
Yasemin ve 21 yaşındaki kızının talip bulmasından sorumlu annesi Zübeyde, adaylara çeşitli sorular sorarak onlar hakkında yargılara varmaya çalışıyor. Yasemin ve annesini memnun etmek, onlara layık olmak çok zor. Elbette hiçbir şeyi beğenmiyor, zorlu sorularla adayları terletiyorlar. Çünkü bu onların en temel hakkı!
Örneğin, seçici; “Cep telefonunu kurcalarsam rahatsız olur musun?” gibi bir soru soruyor. İşin ilginç tarafı erkekler de “Neden olayım ki? Bakabilirsin” gibi yanıtlar veriyor. İşte bu yüzden hayatta herkesin layık olduğu muameleyi gördüğüne yönelik inancım bir kez daha doğrulanıyor.
Yasemin’in bir başka merak ettiği konu, adayların kendisine neden talip olduğu. Açıkçası Yasemin’i tanıdıkça ben de bunu çok merak ediyorum! Bir tanesi “Sarışın olduğun için,” dedi. Diğeri ise “Güzel güldüğün için,” deyince Yasemin ve annesi bu duruma çok bozuldular. Ya ileride çirkinleşirse ne olacakmış, evlilik çok ciddi bir kurummuş bilmem ne diye başladılar. Sanki adayların elinde kızın yüzü gözü dışında başka bir veri varmış gibi. Ne desinler istiyorlar acaba? Atom fiziği konusunda uzman olduğun ve sırıkla yüksek atlamada şampiyon olduğun için sana talibim mi diyecekler anlamadım ben. Neyse ki çocuklar terbiyeli, ben olsam neler derdim. Ajanstan aldıkları çocuklara efendi olacaksınız diye iyi tembihlemiş yapımcılar. Biri yalnız dayanamayıp “Bittiyse ben havuza gideceğim,” dedi.
Temizlik kontrolü; Sağdan say 1, 2..
Yasemin aynı zamanda koğuşun disiplininden de sorumlu olduğu için tüm adayların dolaplarının içine kadar görmek istedi. Yatak gergin ve doğru yapılmış mı, gömlekler renk sıralamasına göre asılmış mı falan tüm bunlara bakmak istedi. Yasemin kendisine fikri sorulmadan öğüt veren bir insan. Ayrıca dırdırcı. Adaylardan birinin giyim zevkini beğenmedi daha başka kıyafetler alması gerektiğini söyledi. Belki çocuk seviyor renkli tişörtlerini?
Bağdat Şarkısı
Yazın en yavan şarkısı burada da varlığını gösterdi. Yasemin adaylarla düet yaptı. Maalesef birbirinden detone gençlerimizin şarkıyı birbirlerine söylemelerine tanık olduk. Tahminen kızımız tez zamanda şarkıcı olup, bir yerlerde çıkmaya başlayacak. Hadi hayırlısı.
Prenses ve kulları
Şimdi Yasemin için hayatta bir kraliyet var bir de tebası. Kendisi dışında herkes teba biliyorsunuz. Örneğin Emre’nin işletmeciliğini yaptığı kafe gösterildiği zaman ortakları için “Bunlar çalışanların herhalde,” dedi. Emre arkadaşları olduğunu söylemesine rağmen durumu idrak edemedi, bir patronun çalışanlarından arkadaşı olarak söz etmesinin çok iyi bir şey olduğunu söyledi.
Bir takım kıskançlıklar
İnsan prenses olunca sevgili Ekranellacılar, yeryüzündeki tek kadın haliyle kendisi oluyor, annesi ve hizmetine koşan kişiler dışında diğer tüm kadınların ortadan kaybolması gerekiyor. Örneğin Yasemin, Emre’nin eski kız arkadaşıyla arkadaş kalmasından hiç hoşlanmadı. Nasıl böyle bir genişlik olabilirmiş!
Diğer aday Alper ise köpeklerini dolaştırırken bir başka köpekli kız gördü. Yasemin hemen “Her seferinde böyle kızlarla muhatap oluyor musun?” diye sordu.
Olağan kabalıklar
Dikim atölyesi olan Tolga, diktikleri çantaların satıldığı dükkâna giderken yolda nefes nefese kalınca Yasemin “Kilolu musun?” diye sordu. Ardından Tolga’dan kendisi için bir çanta seçmesini istedi, sonra çantanın ancak annesine uygun olabileceğini söyledi. Bunun ardından Tolga’yı daha yüzünü bile görmeden eledi.
Prensesler sıkıcıdır
Yasemin, programın sonunda üç adayı tuzluk gibi havuz başına dizip biraz daha kanırttıktan ve beklettikten sonra sonunda talibini seçti. Bu arada onu da doğru tahmin edemedi, sona kalan iki aday arasında diğerini seçtiği kişi sandı.
Anlayacağınız benim programı izlerken içim şişti. Bununla birlikte kendini prenses, kraliçe, tanrıça bilmem ne sanan kadınlara bu muameleye razı gelen insanlar olduğu sürece çok fazla kızamıyorum aslında. Görevi kendisinden talep edilenleri yerine getirmekten ibaret, kendisini bir uşak ya da cüzdan olarak konumlayan adamlar varsa ve halinden memnunsa bana bir şey söylemek düşmez.
Sonsuz ilgi ve hizmet bekleyip, iş onlara düştüğünde arazi olan tipler televizyonda da gerçek hayatta da vardır ve müthiş sıkıcıdırlar. Çok özel ve önemli oldukları inancıyla istekleri, ihtiyaçları ve nazlarıyla ruhunuzu ince ince kıyarlar. Son olarak, programın kurgulandığı, o soruları yapımcının sordurduğu, katılımcıların hepsinin ajanslardan toplandığı ortada ama neden böyle bir söylemi tercih ettikleri de düşündürücü bence.