Show TV’nin Pazartesi geceleri yayınladığı Çukur, oyuncu kadrosu, hikâyesi, müzikleri ile bu senenin en iddialı dizilerinden biriydi. Haliç Kongre Merkezi’nde tüm geliri Tohum Otizm Vakfı’na aktarılmak üzere biletli olarak yapılan sezon finali de dizinin iddiasını taşıdı. Salon, Ramazan olmasına rağmen doluydu.
Fuaye, insanların önünde fotoğraf çektirebilmesi için üzerinde “sıkıntı yoksa sıkıntı var” gibi, Çukur’un meşhur vecizelerinin yazdığı dev afişlerle donatılmıştı.
Gecenin sunuculuğunu Ebru Akel üstlendi. Dizi yayını başlamadan önce ise oyuncular sezon boyunca seyircilerin sıklıkla duyduğu şarkıları seslendirdiler. Çukur’un belki de en övgüye değer yanı, sezon boyunca heyecanlı, dokunaklı, duygusu yoğun müzikleri ile ekrandaki tüm rakiplerini geride bırakması. Belki de birçok insan o güne kadar ana akım kanallarda duymadığı Replikas, Ceylan Ertem gibi müzisyenleri dizi sayesinde tanıdılar. Final gecesinde de müzik bakımından izleyicinin ilgisini canlı tutacak bir program sundular. Berber Muhittin rolüyle tanıdığımız Nebil Sayın bu sefer kot yelek yerine smokin giymişti, Gökhan Bölücü ile birlikte Haydar Haydar’ı söyledi. Ardından Melek Muslu, Cem Adrian, Celasun rolünü canlandıran Kubilay Ata – Gamzendeki Çukur’u ve Eypio – Gömün Beni Çukura şarkılarını söylediler. Sonra Toygar Işıklı ve Orkestrası dizinin müziklerini çaldı. Bu arada oyuncular seyircileri selamladılar. Kamera arkası görüntülerinin de verildiği gece dizinin final bölümünün yayınıyla devam etti. Reklam arasında ise Vartolu Saadettin (Erkan Kolçak Köstendil) ve Medet birbirlerinin gözlerine bakarak Nemrut’un Kızı’nı ve Aras Bulut İynemli Heyecanı Yok şarkılarını söylediler.
Errrkekk bir final
Dizinin final bölümü Koçovalı İdris’in (Ercan Kesal) “aile her şeydi, ailen seni korur, sen aileni korursun” sözleriyle başladı. Dizi boyunca da aile ve birlik olmanın önemi teması sürekli işlendi. Çukur’da aile derken öncelikle çekirdek aile, kan bağıyla birbirine bağlı olan bireyler ardından uğruna ölümü bile göze alabilecekleri dava arkadaşları ve son olarak içinde yaşadıkları mahalle kastediliyor. Oturup kalkıp habire aile diyorlar ama bu dünyada nedense kadınlara pek yer yok.
Dizinin ilk 15 dakikası içinde Koçovalılara bağlı olarak çalışan bir fahişe dışında (ki o da konuşmuyor bir anlık gördük sadece) gördüğümüz tüm karakterler erkekti. Tekerlekleri yakarak sisler içinde iki elinde silah sağa sola ateş eden çocuklar tamam, motorlara atlayıp ateş etmek tamam, tam helikopter hareket ederken kapılara abanmak da tamam yani 13 yaşında bir erkek çocuğunun aradığı tüm unsurlar tamam. İlerleyen saatlerde ise Sultan Koçovalı (Perihan Savaş) önce tekerlekli sandalye ardından koltuk değneği, Ayşe (İrem Altuğ) ve Karaca’yı (Ece Yaşar) terkedilmiş kocaman bir evde kendi başlarına sofrayı toplarken, Sena’yı (Dilan Çiçek Deniz) delirmiş bir şekilde hastanede ve Saadet’i (Boncuk Yılmaz) hamile olarak gördük.
Diğer yandan tüm erkek karakterler, atladı zıpladı, birbirine daldı. Hele Mozart – Türk Marşı eşliğinde Yamaç’la (Aras Bulut İynemli) Emrah’ın birbirinin kafasını gözünü kırdığı bir sahne var ki hiç Martin Scorsese, Quentin Tarantino filmi görmeyen bir insan -ki çok zor bir ihtimal bu- bunun süper değişik bir fikir olduğuna inanabilir.
Bayram Temizliği
Tüm eylemleri erkekler yaptığı ve diziyi onlar ileri taşıdığı için kadınları da bir köşede kaderlerine boyun eğen pozisyonlara koydukları ve çoğunlukla göstermediklerine göre erkek karakterler daha zekice ve onurlu şeyler mi yapıyorlar peki? Açıkçası ondan pek emin değilim, zira birbirlerini yalnızca dövmekle yetinmediler sezon sonu olduğu için derinlemesine bir temizliğe de giriştiler. Örneğin Emrah ve Nazım (Ahmet Tansu Taşanlar) kardeşler birbirlerini öldürdü. Vartolu’nun gözünün içine bakarak şarkılar söylediği hayatının gerçek aşkı Medet öldürüldü, zaten dizinin sonunda Celasun ve Akşın’ın (İlayda Alişan) düğününde ailenin büyük çoğunluğu öldürüldü.
Biliyorsunuz Çukur’da onur, şeref gibi kavramlar çok önemli. İdris Koçovalı (Ercan Kesal) sürekli o mahalleye ilk geldiğinde hiçbir şeyi olmadığını kurduğu düzeni yoktan var ettiğini ve yeni bir liderin oraya hükmetse bile mahallelinin saygı, sevgi ve güvenini kazanamayacağından bahsetmekte. Bu yüzden babasına ve kardeşine ihanet eden Selim (Öner Erkan) ve Vartolu Saadettin zaferlerinin tadını bir türlü çıkaramıyor ve suçluluktan mahvoluyorlar örneğin. Neticede dizinin sonunda mahalleye yeni bir çetenin hakim olduğunu ve ailenin gelecek sezonki düşmanlarının sinyallerini alıyoruz. Bununla birlikte sanki İdris Koçovalı yıllarca muhasebecilik yaparak bu serveti elde etmiş de, etrafını kalkındırmış gibi bir tuhaf yanılsama içindeler. Dizinin belki de en akıllı ve dirayetli karakterlerinden biri tüm baskılara karşın sevdiği adamdan çocuk yapan ve onu yeni bir hayat kurmaya ikna eden Saadet’ti. Onu da diğer çetenin adamları kaçırdı zaten.
Bakalım gelecek sezonda neler olacak? Yine siyahlar giymiş bir takım adamlar, erkek erkek konuşmalar yapıp, silahlar atarken şakalar yapıp bilge gibi laflar mı edecek, birlik olalım hepimiz biriz şudur budur derken evin kadınlarına çay getirip götürmek, hamile kalmaktan ve sen işime karışma diye itelemekten daha fazla bir yer açabilecekler mi göreceğiz.
DEFNE AKMAN