Yılın konuşması: Tyrion Lannister (Peter Dinklage)

Lannister’lar borçlarına sadıklar, kendilerine yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmazlar. Peter Dinklage usta oyunculuğuyla ve Game of Thrones semalarında yaptığı konuşmayla herkesin içinin yağlarını eritmeyi başarmıştır diye düşünüyorum. Yok böyle bir şey!

Yılın en eskisi: Doctor Who

Eski dediğime bakmayın. Yepyeni bir karakterle modern serinin başlangıcını yaptı. Peter Capaldi’ye başlarda kanı ısınmayan çoğu kişi bile lafını geri aldı. 51 yıl dile kolay.

Yılın bitişiyle üzeni: Utopia

Başka dizilerde yazılabilir elbette ama Utopia’nın bitişi ayrı kötü oldu. İlk sezon sonunda “bu kadar” deseler kimsenin ses etmeyeceği dizi ikinci sezon finaliyle yeni sezon beklentisi yaratmıştı. Üzüldük ey ahali!

Yılın en iyi dövüşü: Gregor Clagane ve Oberyn Martell

Yine bir Game of Thones sahnesi ile karşı karşıyayız. İnsanın kanını donduran, iliklerine işleyen bir bölümdü. Sonu hüsran oldu fakat bu dizide her şey mubah! Şahaneydi…

Yılın en sağlam karakteri: Rust Cohle (Matthew McConaughey)

Son zamanların en sağlam yazılmış karakteri. İşimi yaparım ama bu dünyanın da içine ederim tavırlı abimiz. Büyük dedektif, nihilizmin dibine vurmuş Rust artık bir dünya markası. Konuşmasına bile gerek yok, yüz ifadesi her şeyi anlatıyor!

Yılın en uslu erkeği: Don Draper (Jon Hamm)

O kadar iteleyip kakaladılar ama yine de başarılı olamadılar ayağını kaydırmakta. Köşesine çekilip işini yaparak etraftakilere dersini vermeyi başardı. Final sezonuyla ekranlara veda edecek olan Mad Men’in efsanevi karakteri bu sezon sakinliğiyle ön plana çıktı.

Yılın en uslu kadını: Piper Chapman (Taylor Schilling)

Başına gelmeyen kalmadı Piper’ın. Zorlu hapishane hayatına alışması kolay olmadı. Eski aşkından yediği kazıklara rağmen git gide daha da olgunlaştı. İyi oldu iyi, severiz kendisini…

Yılın en ortalığı yakıp yıkanı: Carol (TheWalking Dead)

Rick ve ekibinin başı belada! Boğazlarında bilenmiş bıçaklar, kim kurtaracak onları? Carol büyüksün. Aslında çok sevmezdim ama TWD’nin sezona iyi bir başlangıç yaptığını söyleyeceksek bu karakterin hakkını vermek gerek. Müthişti!

Yılın çifti: Francis-Clarie Underwood (Kevin Spacey - Robin Wright)

Zirveye giden yolda her şey mübahtırın televizyon dünyasındaki karşılığı bu ikisi olsa gerek. Gerçek dünya anlatısına sahip bu dizi her ne kadar kurmaca olsa da, ikilinin yürüdüğü yolun var olan hayatta da olabileceğini kanıtlıyor. İkisi de şahane! Francis bir başka elbette… Daha afilli bir çift göremiyorum açıkçası.

Yılın en delisi: Carrie Mathison (Clare Danes)

Deli demek az bile kalır ya neyse! Onun deliliği işini daha iyi yapmasını sağlıyor. Claire Danes’in oyunculuğu da göz dolduruyor elbette ama Carrie baş başına bir acayip. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, ortamlara balıklama dalan CIA Ajanı. Kedi canını senin…

Yılın en keyifli uyarlaması: Gotham

Açıkçası iyi-kötü demek doğru olmayacaktı! Ama keyif verdiği aşikâr! Batman Dünyası’nın geçmişini gözler önüne seren bu dizide öne çıkan karakterimiz James Gordon. Bir yandan Batman’in çocukluğuna da iniyoruz. Asi ergen n’olacak?

Yılın en hastalıklı dizisi: The Knick

1900’ün New York’larında bir hastanede geçen bu hikâyede başkahramanımız Thackery bir cerrahtır. Sinek ısırsa ölünen bu devirde sağlık koşulları yerlerde sürünüyor. Hastalık her köşeye yayılmış. Ölüm, kan ve gelişen dünya… Güzel dizi, izlemeyen kalmasın derim.

Yılın en iyi iki filmi: Whiplash ve The Grand Budapest Hotel

Ben bir tane seçemedim doğrusu. Aklımda izlediklerim arasında net olarak kalan ikisi var. Başka güzel filmler de mevcut ama bu ikisinin yeri ayrı! Çok EFSO filmler. Kısaca iki film bir arada…