Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Dış Gece: Bir senarist eğlencesi

Fotoğraf Game of Thrones setinden.

Kış mevsimini seven o nadide insanlardan biri misiniz? Mandalin ve portakalın dibine vururken, elinizde bir fincan çayla bilgisayar televizyon başında pineklemek çok güzel geliyor değil mi? Bir yandan kışı sevdiğinizi duyan insanların uzaylı görmüş bakışlar, bir yandan dışarıda yaşamak ya da çalışmak zorunda kalan insanları içeren duyarlı tepkiler gelse de çok sallamıyorsunuz, hayatınıza devam ediyorsunuz. İzlediğiniz dizilerde oyuncuların her nefes alışında ağzından çıkan çaydanlık buharına alışmışsınız artık fark etmiyorsunuz bile. Bu satırları yazarken portakal yiyen biri olarak bence de kış güzel bir mevsim.

7 Ocak 2017 tarihinde İstanbul’daki yoğun kar yağışıyla brlikte İçerde dizisi ekibinin Belgrad Ormanı’nda mahsur kaldığı haberi düştü internete. Bu kadarını hatırlamıyorum ama kışın en çetrefilli günlerinde dizi ekiplerinin yaşadıkları zorluklar her sene konuşulur. Her sene de suçlu senaristler ilan edilir. Havanın sıfır dereceyi görmediği dönemlerde dış/gece sahnesi yazan o kahrolası senaristler. Ülkedeki bütün dizi senaristlerini bir kazana doldurup yahni yapsak da sektör kurtulsa diyorum bazen.

İzleyici ve eleştirmenlerin gözünde senaristlerin tüm sektörün günah keçisi ilan edilmesi sadece kışla sınırlı bir durum değil. Dizi piyasasının genel kalitesizliğindeki suçlu yaratıcı olmayan, hep aynı şeyi yazan senaristlerde olarak görülüyor. Öyle eleştiriliyor. Önce başrol oyuncularının belirlenip, sonra senaryonun sipariş edildiği bir ortamda çıkan kötü sonuçtan senarist ne kadar sorumlu tutulabilir ki? Her hafta iki saatlik bölüme iş çıkartmak için gecesini gündüzüne katan ekipler için hep anlayış gösterilmeye çalışılırken her o hafta o iki saati yaratmak zor değilmiş gibi davranılıyor. Eleştiri dozu o kadar sertleşiyor ki kendimi dizi senaristlerine acırken buluyorum bazen.

Yine Game of Thrones setinden.

Senaristlik yaratma işi. Senarist yazdığı dünyayı iyi bir şekilde kurmak zorunda. Ondan istenen dünyanın kalitesiz bir romantik komedi olması senaristin suçu değil. Dizilerin koca sezon sadece bir hafta ara (bazısı onu da yapmıyor) vermesi de senaristin suçu değil. Hava muhalefeti yüzünden setin durdurulmaması da onun suçu değil. Senarist dünyasını yaratır ve o dünyanın dışarıda çekilen sahnelere ihtiyacı vardır. Sadece kapalı ortamda geçen bir bölüm hiç görülmemiş bir şey değil (Behzat Ç’nin ünlü 78. bölümü gibi) lakin onların da nadir olması gerekiyor. Evet hava soğuk ama senaristler de Mikail değil ki canım.

İnsanlar suçlu aramayı sever. İlan ettiği suçluyu linç etmeyi de. Tıpkı başarısızlığın faturasının sürekli teknik direktöre kesildiği futbol piyasası gibi her şeyin senaristin üzerine yıkılması gerçekten saçma ve üzücü. (Türkiye’de iki sektörün de her geçen gün dibe daha fazla saplanması gibi benzerlik de var) Bir de “Bunu ben de yazarım” tayfası var, düşman başına. Günde üç tane twit yazmakla, her hafta 100 küsur sayfa yazmayı eş değer görmek de anlamsız. O yüzlerce sayfaya laf etmeden önce, hastalık demeden, kış demeden her hafta o  kadar uzun metin yazmak zorunda kalınmasına itiraz etmek gerekmez mi?

YORUMLAR




DİĞER HABERLER