Amerikan televizyonlarında yeniden gündeme getirilen 90’lar vakalarıyla ilgili dört günlük yazı dizisinin ilk bölümü:
Amerika’nın en yüksek mahkemesi Supreme Court’a atanan yargıç Clarence Thomas’ın 1991 yılındaki Senato oylaması sırasında Anita Hill tarafından cinsel tacizle suçlanması HBO’nun Cumartesi akşamı yayınladığı yeni televizyon filmi Confirmation’ın konusu.
Filmin adındaki Confirmation hem Thomas’ın Başkan George H. W. Bush tarafından mahkeme üyeliğine aday gösterilip Senata tarafından ‘onaylanması’na gönderme… Hem de Hill’in taciz iddialarının teyid edilmesiyle ilgili… Dümdüz ama çift anlam içeren bir film adı.
Anita Hill’i Scandal’dan tanıdığımız Kerry Washington, karakterine müthiş bir mesafe ve abartıdan uzak bir performansla canlandırıyor. Washington’la Hill çekimler öncesi biraraya gelmişler, oyuncu “ne hissettiğini” değil, soruşturmalar sırasında “ne düşündüğünü” merak etmiş. Hill kendisini aşırı soğukkanlı savunmasıyla göze çarpmıştı, Washington da bu ruh halini epey iyi yansıtıyor. Ama şunu da söylemeden edemeyeceğim: Dünyanın en iyi oyuncusu değil Kerry Washington, ama yeteri kadar iyi. Bizde Hülya Avşar ne kadar iyi oynarsa o da o kadar iyi oynuyor.
Clarence Thomas’ı The Wire’ın unutulmaz oyuncularından Wendell Pierce canlandırıyor. Açıkçası, filmin ikinci plandaki karakterlerinden Thomas. Tereddütlü, duygularını ifade etmekten kaçınan, sessiz bir Thomas portresi çiziyor. Joe Biden rolünde Greg Kinnear ise çok başarılı. Harvard profesörü ve Anita Hill’in avukatı Charles Ogletree rolünde “Sahi bu adam nerelerde?” diye düşündüğüm Jeffrey Wright var; Twitter’da politik çıkışlarıyla da ne kadar derinlikli olduğunu kanıtlayan Wright zaten her zaman iyi.
Performanslarda sorun yok, yönetmen ise biraz aceleye mi getirmiş diye düşünmeden edemedim.
Geçen sene Dope’la epey övgü toplayan Rick Famuyiwa bu televizyon filmini tam da bir televizyon filmi gibi çekmiş. Yani: Sıradan. American Crime Story: People v. O.J. Simpson’da Ryan Murphy her sahneyi (stok haber görüntüleri, yıllar sonra kafasına peruk geçirilerek çekilen Larry King söyleşileri de dahil) yeniden yaratmıştı. Famuyiwa arşive ve eski haber bültenlerine aşırı fazla başvuruyor, neredeyse orijinal çekim daha arka planda kalıyor. Film biraz bu açıdan tekdüze, çok derine inmiyor, süresi sınırlı olduğu için de yüzeysel kalıyor.
Konu hakkında hiçbir fikri olmayanlar için iyi bir başlangıç filmi. Konuyu detaylı bilenler için çok da ilginç gelmeyebilir, ama bir yıldızlar geçidini görmek açısından tabii ki görülmeye değer.
Bir an American Crime Story gibi bir mini-dizi olsaydı konu nasıl işlenirdi diye aklımdan geçti. 10 bölüm ayrı ayrı nefes kesici bir hukuk macerası olabilirmiş, kısmet değilmiş.
Şimdilik öyle bir izleyip çabukça unutacağımız bir televizyon filmi. Ama kuşkusuz Emmy’lerde yarışacak ve American Crime Story’yle çekişecek.
İşin ilginci, Amerikan televizyonları 90’larda bir maden buldu. Önce O.J. Simpson davası, şimdi Anita Hill vak’ası. Gerçekler o kadar ilginç ve çarpıcı ki, iki dizi de hayal ürünü detaylar eklemeye pek gerek duymadan olayları olduğu gibi anlatmış.
Tabii iki dizinin özelliği de hayatımızın nasıl o günlerden bu yana değiştiğini anlamak açısından önemli.
Yarın: Anita Hill davası.