Önemi: Netflix'in bizde de geçen hafta yayına aldığı Marseille, sekiz bölümlük bir politik drama. Fransa'nın da İskandinav dizilerinden, House of Cards'dan aşağı kalmayacak diziler üretebileceğini ve Netflix'in bunu dünyaya ulaştırabileceğini göstermek amacıyla çekildi denebilir.
Konu: Marsilya'nın Belediye Başkanlığı seçimlerinde 20 yıllık eski başkan ve sağ kolu çekişiyor. Ama ne çekişme, başvurulabilecek yöntemlerin pisliğinde hudut yok.
Yer: Marsilya. Fransa'nın ikinci büyük kenti, Eric Cantona'nın, Zinedine Zidane'ın doğum yeri. Nefis yemekleriyle olduğu kadar, suç oranının yüksekliğiyle de biliniyor.
Ayrıntılar: Senaryo Türk okurunun en çok Ayrılmak kitabıyla hatırlayacağı yazar Dan Franck'in. İki başrol oyuncusu Gerard Depardieu ve Benoit Magimel. Netflix'in ABD'deki yöneticileri Depardieu'nün 'alkol ve öfke problemi' nedeniyle onunla çalışmak istememişler ama yönetmen, her star gibi onun da 'sevgiye ve şımartılmaya ihtiyacı olduğunu' belirterek sorumluluğu üstlenmiş. Gerçekten de Depardieu sete hep vaktinde ve son derece ayık olarak gelmiş, uyumla çalışmış. Ancak gelin görün ki Benoit Magimel ne kadar mümkünse o kadar dağıtmış. Zaten dizinin önemli bir bölümünde gözlerini zor açıyor gibi görünüyor.
Starlar: Tabii ki Depardieu, kızını oynayan çok güzel Staphane Caillard ve muhteşem çekilmiş görüntüleriyle izleyiciyi sık sık afallatan Marsilya kenti.
Sonuç: Yola çıkış amacına ulaştığı ve mesela House of Cards'la aynı düzeyde olduğu söylenemez. Ancak müthiş sürprizler barındırmamakla birlikte tıkır tıkır işleyen hikayesi ve gerçekten son ana kadar sürdürmeyi başardığı gerilimin yanı sıra Depardieu'ye niye dünya starı dendiğini net olarak görmek için izlenir.