Zaman Yolculuğunu seviyor musunuz? Arrow ve Flash'i? Dünyayı kurtaran müthiş yetenekli insanları ya da zekilikle vahşiliği tek bünyede toplayan kötü adamları? O zaman Legends of Tomorrow tam size göre olmalıydı. Zaman Efendisi bir kahramanın çevresinde toplanmış onca kahraman, her hücresinden kötülük ve zeka fışkıran Vandal Savage'a karşıydı. Peki Legends of Tomorrow bize göre oldu mu? Olmadı. Yanına bile yaklaşamadı hatta. Sonunu yine başından söyleyerek Arrow ve Flash'ten sonra onların yavrusuyla seriyi kapatalım mı?
Antik Yunan'daki mistik birtakım olaylar sonunda ölümsüz olan Vandal Savage gelecekte dünyayı fethetmektedir. Bugüne kadar yaşanan bütün kitlesel felaketlerde (Dünya Savaşları gibi) parmağı olan Savage dünyayı fethederken Rip Hunter'ın eşini ve çocuğunu da öldürür. Zaman Efendileri’nden olan Hunter da zaman gemisini alır, Savage'ın peşine düşer. Zaman Efendileri ona izin vermez o da kendine kanunsuz bir takım toplar. Çeşitli zamanlarda hem Savage'ın peşine düşer hem de Zaman Efendileri’nden kaçar. Aslında muazzam potansiyeli olan bir hikaye bu. Ne yazık ki bu potansiyeli tüm sezon boyunca birkaç bölüm dışında hiç gösteremedi dizi. Zaman Efendileri’ni temel alarak yazılan bir hikayede nasıl bu kadar zaman paradoksu çıkar anlamak mümkün değil. Hikayeye hiç özen gösterilmediğini buradan anlayabileceğimiz gibi bir de neredeyse hiç heyecanlı bir olay yaşanmaması tüy dikiyor. Dizi hikayeye odaklanmak yerine zaten bir çoğunu tanıdığımız karakterleri tekrar tanıtmaya çalışıp büyük zaman kaybetti, bir de üzerine onların dramalarına daldı, sonrası da gelmek bilmedi.
Arthur Darvill'in karizması bir yana, Rip Hunter'a pek de uymadığını düşünüyorum. Gülmenin bu kadar yakıştığı bir adama bu kadar soğuk ve dikkatli bir rol hiç gitmiyor. Bütün sezon boyunca Rip Hunter'ın sadece ekibini her türlü maceradan uzak tutmaya çalıştığını ama başaramayınca kızgın bir suratla hepsini kurtarmaya çalıştığını gördük. Aslında Savage'ı öldürmek için Antik Yunan'a kadar gidip şansını deneyecek kadar gözünü intikam hırsı bürümüş bir adam bir sezon boyunca tek derdi dünyayı kurtarmakmış gibi davrandı. Ekibinden her daim bir şeyler sakladı ama kendinden saklamasına ne gerek vardı bilmiyorum. Bir Zaman Efendisi olarak sınıfı geçemedi. Sezon finalinde tek Zaman Efendisi olarak kaldığını düşünürsek vay dünyanın haline.
Flash'te çok sevdiğimiz Martin Stein ve yeni partneri Jefferson bize oldukça eğlenceli bir Firestorm ikilisi sundular. Aralarındaki 40 küsur yaşlık farkı, dünya görüşlerini ve karakterlerini düşününce beklediğimiz de buydu. Stein'ın Jefferson'ı yetiştirme çabaları genelde geri tepti. Sezon sonu geldiğinde Jax, Firestorm olmayı yeni yeni anlıyordu. Onca dramanın arasında ikilinin birbirlerine yaptıkları hep bir nefes aldırdı. Rip Hunter ikisini bu yolculuğa davet ettiğinde Stein, Jax'i kandırarak zaman gemisine bindirmişti. Sezon sonunda ikinci macera için bu kez Jax'in aynı yolu izlemesi birbirlerinden ne çok şey kaptıklarının bir kanıtı gibi. Umarım Franz Drameh de Victor Garber'dan oyunculuk anlamında bir şeyler kapmıştır.
Benim "Kesin sevgili olurlar" dediğim Ray "ATOM" Palmer ve Sara "White Canary" Lance'se büyük hayal kırıklığı yarattılar. Öncelikle birbirleriyle partner olmadılar. Ray, dizinin en büyük gerzekliği sonucu Kendra ile oldukça saçma bir ilişkiye girip sonunda hayal kırıklığıyla ayrıldı. Sara daha git gelli bir hayat yaşadı, ilişkiye girmese de sonunda gidip Leonard Snart'a aşık oldu. Şimdiye kadar Sara'ya aşık olan herkesi Sara'nın ölümleri vurmuştu, bu kez Sara'yı sevdiğinin ölmesi vurdu. Kendra ve Ray'le birlikte geçmişte takılı kaldıklarında gidip Suikastçiler Birliği'ne katılması ardından ekibin ve tabii ki peşindeki belaların Nanda Parbat'a oraya gitmesiyse eğlenceliydi. Çok saçmaydı ama bugüne kadar çizilmiş en iyi Ra's Al Ghul portlerinden birini tekrar izleme fırsatı vermesi bile güzeldi. Sara kendisine bir kader çizmeye çalışırken Ray'in bu konuda yaptığı en büyük iş Martin Stein'ın kendisini hatırlamamasını sindirmesi oldu. Arrow'da da çok ilginç bir karakter sunmamıştı Ray ama en azından ATOM zırhını yapacak kadar zekiydi, beyninin milyonda birini kullanabilen biri değildi. Ekibin Star City'nin geleceğine gidip Oliver'la karşılaştığı bölümde bir hiçti Ray Palmer.
Hawkgirl ve Hawkman dizideki adlarıyla Kendra ve Carter da hayal kırıklığı konusunda ATOm ve White Canary'den geride kalmadılar. Özellikle oyunculukla tek alakası memeleri olan Ciara Renée'nin korkunç performansı diziyi temelden sarstı. Çünkü aslında Vandal Savage'ın baş düşmanları Hawkgirl ve Hawkman'di. Her reenkarne olduklarında kaçtıkları ya da savaştıkları Savage'ı öldürebilecek tek kişi Kendra'ydı. Ancak hem Kendra'nın bu durumun önemini anlama sürecinde olması hem de -çok saçma şekilde- "Ray'le sevişirken Carter'a ihanet mi ediyorum" modunda dolaşmasını Ciara Renée hiç kaldıramadı. Belki Carter daha etkin olabilse bu durumu dengeleyebilirdi çünkü Flash'te ilk göründüğünden beri bir karizması vardı. Ama sezonun daha ilk yarısında ölen Carter'ın diziye dönüşü sezon sonunu bulunca ekibin mistik yönü sadece Kendra'ya kaldı. İkili yeni macera için ekibe katılmadılar ama diziye dönecekler mi bilmiyorum. Gelecek sezondan zerre beklentim olmadığı için bakmadım ama ikisi birlikte görünürlerse biraz daha sempatik olabilirler.
Legends Of Tomorrow bir sezon boyunca çok sıksa da tahammül edebilmemin tek sebebi vardı: Captain Cold ve Heat Wave. Leonard Snart ve kuyruğu Mick Rory bütün sezonun en eğlenceli ve heyecanlı sahnelerini sundular. Snart, Flash'ten de bildiğimiz karakterinden hiç vazgeçmezken Rory'se çok acılı bir karakter dönüşümü geçirdi. Ekibe sırf Leonard'ın partneri olduğu için alındığını öğrendikten sonra Zaman Efendileri tarafından kaçırılıp Chronos'a dönüştürülmesi, dönüşünde Zaman Efendileri’yle olan savaştaki en büyük silah olması, sonunda Snart'ı da kaybetmesi derken oldukça acılı bir karakter dönüşümünü tamamladı. Artık daha zeki ama her zamanki kadar savruk. Snart'sa onu öldürmenin eşiğine gelse de yapamadı. Flash'le son karşılaşmalarından sonra epey yumuşak bir ruha bürünmüş görünüyor. Sara'ya aşık olması ve kahraman olmak için kendini feda etmesi bunun ilginç göstergeleri.
Dizinin en zayıf yanı kesinlikle kötü adam oldu. Flash'le Arrow'un bu sezonki ortak bölümünde ilk kez görmüştük Vandal Savage'ı. Legends Of Tomorrow için orada umutlanmıştım ancak bütün bir sezon Savage hiç o iki bölümdeki kadar etkin olamadı. Dahası çok az göründü. Soğuk Savaş'ta bile rolü olan adamın o kıvrak zekasını da hiç göremedik. Tamam Zaman Efendileri'yle birlikte çalışması ve zaman yolcusu olması sezonun en heyecanlı anıydı ama o da Savage değil, Zaman Efendileri sayesinde yaşandı. Gerçi heyecan yaratsa bile sezon finalinde üç ayrı zamanda aynı anda öleceğin için çok da şey yapmayalım yani.
Zaman Efendileri seri boyunca az göründü, genelde bizimkilerin peşinden Chronos falan gönderdi. Hatta Pilgrim'le bütün ekibin çocukluklarını öldürmeye de çalıştılar ama bizimkiler elbette ki ölmedi. Bütün ufaklıkların aynı evde buluşmaları epey eğlenceliydi kabul. Ama konusunu temel aldığı Zaman Efendileri’ne bu kadar az yer vermek pek nahoş oldu. O damardan çok daha iyi şeyler çıkabilirdi. Özellikle de Oculus'u öğrendikleri gibi yok etmeseler. Ancak zaten dizinin bir tarafını tutsan diğeri elinde kalıyor. Greg Berlanti'nin dizilerinde ilk sezondan sonra bir düşüş hep görülür ama ne Arrow'un ne de Flash'in ilk sezonuna yaklaşabildi Legends Of Tomorrow. Supergirl'ün de gerçekten çok kötü bir dizi olduğunu hesaba katarsak ne dersiniz, Berlanti büyüsünü tamamen kaybetti diyebilir miyiz?