Central City ve Flash Ekibi bir Mayısı daha hayatta kalarak geçirmeyi başardı. Geçtiğimiz yıl çaylak bir kahraman olan Barry Allen’ın ustalığına geçişini izleyerek geçirmiştik. Bu yıl da ustanın maceralarını izledik. Elbette siz ne kadar güçlü olursanız düşmanınız da o kadar güçlü oluyor. Bir DC kahramanıysanız bu kaderden kaçamazsınız. Üstelik ortada bir de sizin neden olduğunuz bir dünyalar arası köprü varsa durumunuz iyice içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor. Yine sonunu baştan belirtelim: İçinden çıkmayı başardı. Şimdi sırada bir sezonun değerlendirmesi var.
Barry Allen ilk sezonda annesini kurtaramasa da geçmişe gidip onunla vedalaşmış ama bunu yaparken dünyalar arası bir köprü açılmasına sebep olmuştu. Öldüremediği Reverse Flash’ten, Eddie’nin kendini feda etmesiyle kurtulabilen Barry kara deliği de Firestorm sayesinde kapatabilmşti. Bu sezon artık kendi başına bir şeyler yapabilmesi gerekiyordu. Artık yanında Firestorm yoktu, Harrison Wells kılığındaki Eobard Thawne yoktu. Caitlin ekibi bırakmıştı. Joe’nun ve Iris’in dünyası bir anne karakteryle dağılıyordu. Cisco meta insanlığa geçiş aşamasındaydı. Dünya 2’den çok fazla düşman vardı. Bunca karışıklığın içinde Barry’nin tek başına çözüm bulması zordu. Öyle olmadı da zaten.
Önce Dünya 2’den Harrison Wells, nam-ı diğer Harry geldi. Bildiğimiz Wells’ten farklıydı, ama Wells’ti sonuçta. Joe ve Iris’in aile problemleri Wally West’in aramıza katılmasıyla son buldu. (Bu arada sezon ortası yazımda Wally West’in hiç geçmemesini protesto eden arkadaşların da Wally’nin sezon boyunca sadece salak bir ergen olduğunu fark ettiklerini umuyorum) Cisco Vibe olarak dönüşümünü tamamladı ve iyi bir rehber haline geldi. Caitlin, Jay Garrick sayesinde depresyondan çıktı. Gerçi Jay’in aslında Jay olmadığı Hunter Zolomon adında biri olduğu ortaya çıktı, hatta daha ötesi adamın Zoom olduğu ortaya çıktı ama dağılmadı pek. Bir de Harrison’ın kızı Jesse Quick falan derken sezon finaline geldiğimizde yine oldukça etkili bir Flash Ekibi toplanmıştı. Bir de en kilit noktalarda komple mantara bağlamasalardı iyiydi.
Harrison Wells aslında ekibe düşman olarak katılmıştı ama sonra süper bir rehber kahramana döndü. Kaçırılan kızını Zoom’dan kurtarabilmek için Barry’nin hızını çalması gerekiyordu ama bizim Wells’in aksine adamın gururu varmış. İhanet edemedi (en azından yarısından döndü) ama yine de kızını kurtarmayı başardı. İkinci sezonun en heyecanlı iki bölümü kesinlikle o aşamada yaşandı. Barry, Harry ve Cisco’nun Dünya 2 maceraları sırasında. Dünya 2’yi görmek gerçekten güzeldi. Caitlin’i Killer Frost olarak görmek de tüm gücüne kavuşmuş bir Vibe görmek de oldukça heyecanlıydı. Sonuçta üçü Jesse’yi de alıp dönebildiler ama bu kez Jay’i kaybettiler ki, Jay’le ilgili gerçek de zaten bundan sonra ortaya çıktı.
Barry, Zoom’la bütün bir sezon boyunca doğru düzgün savaşa girmeden, sadece yancılarıyla kapışarak zaman geçirirken bir yandan da kendisiyle savaşıyordu aslında. Geçen yıl yaşananların hayaleti sürekli üzerindeyken, Zoom’un hiçbir manevrasına karşılık veremezken bir yandan da yeni ve sevimli kız arkadaşı Patty’yi sırlardan dolayı kaybetmesi onu psikolojik olarak iyice düşürdü. Aslında zeki biri olduğunu Dünya 2’de Zoom’un tutsağı olduğu sırada hatırladı. Ama sonra bir de Jay’in ihanetiyle darbe yedi. Hız gücünü kaybetti, kazanması için Hız Gücü’nün içine girmesi gerekti. Tam oradan gerekli motivasyonla çıktı derken bu kez babasını kaybetti. Jay’in psikolojik savaşı belki onun istediği gibi bitmedi, Zoom sonunda kaybetti ama Barry de kazanmış sayılmaz. Her şeyin sonunda aslında tam mutlu olabilecekken, Iris’le kavuşmuşken geçmişe dönüp annesini kurtarması da bu yüzden. (Lafı geçmişken Iris’in sezonun sonundaki “Babanı kaybettin ama şimdi benimle sevişebilirsin, iyi tarafından bak” imalı konuşması televizyonda görebileceğimiz en kötü diyalog olabilir)