Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Bizim kahramanlarda bir sezon: Arrow

Starling City’de bir sezonun daha sonuna geldik. Yine karanlık, bol kahramanlı ve Mayısları büyük sorunlu olan Starling City her zamakinden biraz farklı bir sezon geçirdi. İkinci sezondan itibaren hafiften insanüstü kötü adamlar gösteren Arrow bu yıl hepsini aşarak gerçekten mistik bir kötü adamla savaştı. Damien Darkh, eski bir Suikastçiler Birliği üyesiydi, HIVE adında bir organizasyona çalışıyordu ve birtakım mistik nesneler sayesinde öldürülmesi oldukça zor biriydi. Sonunda yenildi elbette. Sonunu baştan söyleyerek genel bir sezon değerlendirmesine başlayalım mı?

Dizinin sezon arasına kadar olan kısmını değerlendirirken iyi olan şeylerin büyük çoğunluğu sezonun ikinci yarısında tepe taklak oldu resmen. Geçtiğimiz sezon artık hikaye bulunamadığından, Ra’s Al Ghul hikayesi de akmadığından yan karakterlere çok fazla yönelmişti senaristler. Ancak yüzeysel halleri sevilen karakterlerin derinine inildikçe dizi çamura saplandı. İlk iki sezonun en sevilesi karakteri Diggle’ın yerini aslında tamamen duygularıyla hareket eden bir geri zekalı aldı. Thea tam ergen triplerinden çıkmışken bu kez post Lazarus Pit sendromuna yakalandı. Bir tek Laurel ve Felicity iyi gidiyordu . Özellikle Laurel esas kızdan çok daha iyi bir yan karakter olmuştu. Felicity de sezon içinde yaşadığı gel gitlerden sonra toparlanmış görünüyordu. Ancak hiç düzelmeyen Diggle ve Thea’ya ayak uydurdu. İyiye giden tek karakter olan Laurel’in de ölmesi dizinin yan karakterleri açısından büyük sıkıntı doğurdu.

Sezonun ilk bölümünün özetliyorumunda gösterilen flash forwardda ölen gerçekten Felicity’se diziyi izlemeyi bırakacağımı söylemiştim. Sezonun ikinci yarısında Felicity öyle bir ergene bağladı ki keşke ölen o olsa dediğim dönemleri hatırlıyorum. Diggle zaten olabilirdi. Thea da. Hatta Thea ölürse çok daha iyi bir Malcolm Merlyn izleyebilirdik. Olmadı. Laurel tam gerçekten bir kahraman olmuşken ekibin birleştirici noktası konumundayken öldü. Öldükten sonra bile çok faydası dokundu aslında. Dizi ikinci sezondan itibaren hep bir ölümü karakterler için dayanak noktası olarak kullanmıştı. İkinci sezon boyunca Tommy’nin, üçüncü sezonsa Sara’nın hayaleti hep karakterlere destek olmuştu. Bu sezonun bir kısmından sonra bunu Laurel başardı. Elveda Black Canary, Star City seni özleyecek.

Yan karakterlerden bu kadar bahsettiğimiz yeter aslında. Arrow bize bu sezon ilk kez gerçekten Oliver Queen’i izleme fırsatı verdi. Üç sezon boyunca sorunlara çözüm bulan Arrow bu kez yetersiz kaldı. Sonuçta okla ve yayla da bir yere kadar bir şeyler yapabilirsiniz. Zaten şehrin başına her Mayıs’ta gelen felaketlerin birbirini tekrarlamasının nedeni de sorunun kökenine inilmemesiydi. Oraya maskeli bir kahraman inemezdi, o yüzden Oliver indi. Mr Queen olarak indi hem de. Bir süre gerçekten de başarılı oldu. Sonrasında Darkh yine güçlendi, Oliver maskesinin arkasına saklanmaya döndü. Sezon finalinde ne kadar saçma bir şekilde bağlanmış olursa olsun dizinin yine bu karanlığı ancak maskesiz dağıtabiliriz demesi oldukça iyi bir karar. Tamam tüm dünyayı yok etmesine 3 dakika kalmış Damien Darkh’ın şehirden rastgele 99 kişi kendisine (küsüratlı söyleyeyim ki saymışım gibi görünsün) karşı çıktı diye bir anda gücünü kaybetmesi muazzam bir saçmalık ama tutarlı en azından. Arrow sezonun sonunda kendini ekibi dağılmış, karargahı çökmüş durumda buldu ama Oliver Queen arıtk belediye başkanı. Oliver’ın, Arrow’un üzerine çıkmaya başladığı şu iki sezonun üzerine bir de bunun gelmesi gerçekten ilginç olacak. Diggle ve Thea şöyle uzun süre ortaya çıkmasalar da dizi evrimini biraz tamamlayabilse diyorum.

Oliver’ın mücadelesi elbette önemli ama Arrow kimliği de bu sezon bir şeyi başardı en azından. Geçen yılı kendisine zehir eden, artık dizi için kanser haline gelmek üzere olan Suikastçiler Birliği’ni dağıttı. Hem de gerçekten iyi taktiksel manevralarla bunu yaptı. Arrow’a yenildikten sonraki iki sezon boyunca ilginç gelse de artık cılkı çıkmış deli Malcolm Merlyn’i de güçten etti böylece. Bir sene içinde iki Ra’s Al Ghul’u mağlup etmeyi başardı. Sezon finalinde Damien Darkh’ın büyüsü gittikten sonra “Büyüye ihtiyacım yok, ben eskiden Suikastçiler Birliği üyesiydim,” dediğinde siz de güldünüz mü? Diziyi son savaş sahnesinde durdurup 5-10 dakika güldüm ben. Bütün bir sene hem güçleri hem de taktiksel dehalarıyla kendine hayran bırakan kötü adamları sezon finalinde aptal olarak resmetmek Greg Berlanti’nin hobisi sanırım.

Damien Darkh’ın ömrünün son on dakikasını saymazsak oldukça iyi bir kötü adam olduğu söylenebilir. Zaman zaman ortadan kayboldu, daha sezon ortasında güçsüz kalacak falan dedik ama adam sezon boyunca hem Arrow’la hem Oliver’la kapıştı. Karanlıkta ondan güçlüsü yoktu, aydınlığı da karartmayı başardı. Quentin’i avucunda tuttu, avucundan çıkınca da tehdit ettiği şeyi yapıp Laurel’i öldürdü. Diggle tam kendine gelirken Andy’yi ortaya çıkartıp tekrar mantara bağlamasını sağladı. Oliver Queen’e suikast düzenledi. Onu yenmek için Arrow ekibinin Vixen’den yardım istemesi bile gerekti. Ve Arrow’da ilk kez bir kötü adam bütün dünyayı yok etmeye çalıştı. Sırf bu açıdan bile tebrik edilmesi gerekiyor. Bu arada kurduğu yer altı şehrini gördüğümüzde aklına Truman Show gelenleri sevin. Onlar iyi insanlar.

Üçüncü sezonda sadece tadımlık gösterilen Lian Yu’da bu kez bir tam sezon geçirdik. Dönmenin –ve yepyeni kişiler görmenin- heyecanıyla sezonun ilk yarısında çok heyecanlı ve keyifli geçen sahneler sezon arasından sonra giderek gereksizleşti. Ada sahneleri her zaman bir yönüyle Star City’deki hikayeye hizmet etmişti kabul ama hepsinin kendi içinde ayrı bir izlenebilirliği vardı. Bu kez sadece esas kötünün bir kopyasını göstermekle yetindi. Sezon finalinde öleceği çok bariz bir esas kızla geçen boş muhabbetler, gerçekten çok kötü yazılmış bir kötü karakter ne yapacağını bilmeyen bir Oliver… Aynı şeyleri Star City sahnelerinde zaten görüyorduk burada ne gerek vardı ki? Gelecek sezon Oliver’ın adadaki son sezonu olacak ve bu kez yalnız. Bunca tecrübeden sonra tekrar “Biri beni kurtarsın n’olur” moduna girecek kadar çaresiz kalacağı günlere az kaldı. Cehennemde bir yıl daha var sadece.

Arrow’un artık gerçekten sıkıcı bir hale geldiği ve benim için sevdiğim bir diziden alışkanlığa döndüğünü Twitter’da beni sessize almamış (o az sayıdaki kişiyi de sevin) kişiler zaten biliyor. Sezon finali de muhtemelen izlediğim son Arrow bölümü oldu. Dizi geçen sezon kangren olmuştu ve radikal kararlar olmadan çırpınmak sadece işleri daha da zorlaştırıyordu. En azından sezon finaliyle birlikte o radikal karar alınmış görünüyor. Şimdilik Lance, Thea ve Diggle’ın gidişi ile hasta kol kesildi, Oliver’ın belediye başkanı olmasıyla da bağlandı. Gelecek sezonla ilgili çok fazla dedikodu var, yaz boyu çok daha fazlasını duyacağız ancak dizi bize gelecek sezonla ilgili hiçbir ipucu vermeden bitti. Belki sıfırdan bir hikaye daha kurulur ya da her şey eski haline gelip dizi yine izleyicisini deli eder. Umarım her şeye inat izlemeye devam eden sadık seyircisine bu kez gerçekten ilk sezon keyfinde bölümler izletmeyi başarır Greg Berlanti ve ekibi.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER