Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Bir kadın hayatımızı nasıl değiştirdi

Tacize uğrayan Anita Hill.

Amerikan televizyonlarında yeniden gündeme getirilen 90’lar vakalarıyla ilgili dört günlük yazı dizisinin ikinci bölümü:

HBO’nun yeni televizyon filmi Confirmation’ın son sahnesinde ekranda beliren yazılarda Clarence Thomas-Anita Hill skandalından sonra Amerikan Kongresi’ne tarihte ilk defa rekor miktarda kadının seçildiği bilgisi yer alıyor. Hill’in peşinden işyerinde taciz vak’alarından şikayetçi olan kadınların da sayısı iki katına çıkıyor. Dahası, cinsel taciz kavramının kapsamı genişliyor, bugün kullandığımız anlamda, sadece fiziki tacizle sınırlı kalmayacak bir şekilde genişletiliyor.

Önce biraz sistemin nasıl işlediğine dair ansiklopedik bilgi vermeliyim.

Amerikan sisteminin en yüksek mahkemesi Supreme Court üyelerini Başkan atıyor, görev süreleri kendilerini ayrılana kadar. Supreme Court ülkede son sözü söyleyen kurum; günümüzde eşcinsel evliliğinin kanunlaşmasından geçmişte kürtaj hakkına, siyahlarla beyazların birlikte okumalarına ve oy eşitliğine kadar en önemli kararları veriyor. Muhafazakar/Cumhuriyetçi Başkanlar kendi siyasi eğilimlerine yakın üyeler atarken, Demokratlar daha özgürlükçü yargıçları aday gösteriyor. Senato’nun onayından sonra yargıçlar göreve başlıyor.

Geçtiğimiz haftalarda aniden hayatını kaybeden Antonin Scalia’nın yarattığı boşluk şu anda mahkemeyi iki siyasi eğilim arasında eşit olarak böldü. Başkan Obama’nın aday gösterdiği ‘tam ortadaki’ yargıcın oylaması seçimler bahane edilerek Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato tarafından oyalanıyor—Cumhuriyetçi bir Başkan seçilirse ona göre bir yargıç atansın isteniyor.

Başkan George H.W. Bush, yani baba Bush, 1991 yılında benzer bir krizle karşı karşıyaydı. Supreme Court’un ilk siyah üyesi yargıç Thurgood Marshall ilerleyen yaşı ve sağlık sorunlarını gerekçe göstererek emekliye ayrılacağını duyuruyor. Bush yerine bir başka siyah yargıç olan Clarence Thomas’ı aday gösteriyor; özellikle yargıcın niteliğine dair kimi tartışmalara rağmen. Ancak Thomas’ın yine de yeterli oyu toplayıp seçilmesi bekleniyor.

Bundan sonrasını filmin anlattığı şekilde takip edelim…

Ta ki Senatör Edward Kennedy’nin ofisine bir ihbar telefonu gelene kadar.

Telefondaki ses o dönem Oklahoma Üniversitesi’nde hukuk profesörü olarak görev yapan Anita Hill’in epey bir süre önce Thomas tarafından tacize uğradığı bilgisini veriyor. Hill, yanında görev yaptığı Thomas’la yaşadıklarını yakın arkadaşları dışında kamuoyuyla paylaşmamayı tercih etmiş bunca sene. Nitekim oylama öncesi “Bir şey demeyecek misin” diyen arkadaşına da olumsuz yanıt veriyor.

Kennedy’nin ofisindeki görevlilerden biri Hill’e ulaşıyor ve ifadesi gizli kalma şartıyla konuşmaya ikna ediyor. Önümüzdeki yıllarda Supreme Court’un kadın haklarını ilgilendiren önemli kararlar alması gerekecek, dolayısıyla kadınlarla ilgili sicili tartışmalı bir yargıcın atanması pek çok açıdan problem yaratabilir.

Washington’da hiçbir şey gizli kalmıyor tabii. Bir gün Hill’i NPR’dan bir gazeteci arıyor, sonra konu herkesin gündemine geliyor. Senato’da açılan soruşturma, bir medya sirki, Thomas’la ilgili iddialar ve kitabi savunması takip ediyor. Bu arada Amerikan popüler kültürünü Long Dong Silver (penisine yargıcın taktığı iddia edilen isim) gibi ifadeler giriyor.

Bir konunu netleştirmek şart: Thomas ve Hill asla birlikte olmuyor, aralarında cinsel bir ‘münasebet’ geçmiyor. Ama Hill’in iddialarına göre Thomas sık sık kendi penisinin boyundan (çok büyükmüş), kola kutusu üzerinde pubik tüyler bulduğundan, izlediği pornolardan bahsediyormuş.

Tacizci olduğu öne sürülen Clarence Thomas.

Hill ve Thomas’ı sorgulayan Senato komitesinin başında bugünün Başkan Yardımcısı Joe Biden var. Biden, bizdeki Kemal Kılıçdaroğlu gibi iyi niyetli ama yetenekleri sınırlı bir politikacı. Nitekim soruşturmalarda da sık sık kontrolü kaybediyor.

Senatörler Anita Hill’e aşırı saldırgan davranıyor; bir televizyon haberinde özetlendiği gibi Hill asıl ‘tacizi’ Washington’da yaşıyor, “cinsel olmayan türden, Washington’a özgü.” Thomas’ın kendisini taciz ettiğini öne süren bir başka tanık çeşit oyunlardan dolayı dinlenmeden Washington’dan evine gönderiliyor. Hill’in sınav kağıtlarının arasına pubik tüylerini koyduğunu iddia eden güvenilir olmayan kaynakların ifadeleri dava dosyasına giriyor. İşin suyu çıkıyor kısacası.

Bir parantez: Senato’nun soruşturması esnasında Hill’in onurunu kim koruyor dersiniz? Kendi geçmişi yüzünden başlarda sessiz kalan Edward Kennedy. Apayrı bir film malzemesi olacak bu olayın ayrıntıları için Joyce Carol Oates’un Kara Su romanını okuyabilir, ya da Grinin 50 Tonu’nun yönetmenin yeni filmini bekleyebilirsiniz.

Kısa sürede medyanın durmaksızın canlı yayınları ve davanın magazinleşmesiyle taciz iddiaları yerini bir Demokrat-Cumhuriyetçi savaşına dönüşüyor, Hill’in kurban edilmeye çalışıldığı. Bir süre sonra ekibinin fedakar çabalarına rağmen Hill pes ediyor. “Tam da bu yüzden 10 sene önce konuşmadım işte, bunların olacağını biliyordum” diyor pes ettiği anda.

Oturum Hill ve Thomas’ın bir daha katılmayacağını açıklamasının ardından sona ediyor, oylamada 52’ye 48 Thomas’ın Supreme Court üyeliği kabul görüyor. Thomas hala mahkemenin ‘muhafazakar’ kanadında görev yapmaya devam ediyor.

Anita Hill ise üniversiteye dönüyor, hala Brandeis’ta ders veriyor ve adına asla leke sürülmeden kariyerini sürdürüyor. Geçtiğimiz yıllarda Thomas’ın beyaz ve Çay Partisi sempatizanı eşinden bir telesekreter mesajı alıyor: “Belki kocama yaptıklarından dolayı özür dilemek istersin” diye. Tuhaf değil mi?

Görünürde Anita Hill pes ediyor, kaybediyor, evine dönüyor.

Ama konunun bu kadar basit olmadığını işte son sahnedeki yazılardan öğreniyoruz. Bir kadının sesini yükseltmesi bütün hayatlarımızı değiştiriyor.

Bugün herhangi bir ortamda bir erkek ya da kadına cinsel imalara yaklaşımı taciz olarak kabulleniyoruz, oysa bu bilince ulaşmamızın geçmişinin ne kadar yakın olduğunu hatırlatıyor Confirmation bize. Mad Men’de 50-60’ların Amerika’sında sekreterlerin nasıl fiziki ve sözlü tacize maruz kaldığını, bunun normal kabul edildiğini fark etmişsiniz mutlaka. Bugün 20’li yaşlarını yaşayanlar kuşkusuz Mad Men’i görünce bir başka galaksiyi izliyormuş gibi yabancılık çekiyor; halbuki o dönemi yaşayanlar için bir müdürün sekreterinin poposuna ufak bir şaplak vurması (tercih edilmese de) kabul edilebilir bir durumdu.

Son ana kadar Thomas’ın arkasında duran Baba Bush seçtiği yargıcın mahkemeye kabulünden sonra muhafazakarların itirazlarına rağmen taciz tanımını genişleten yasayı imzalıyor. Tarih, filmin de altını çizdiği üzere, bazen böyle bireysel çabalarla yazılıyor işte. Kaybettiğini sandıklarımız özünde kazanıyor.

Filmin sonunda Kennedy’nin yardımcısı Biden’ın yardımcısına soruyor: Kime inandın?

“Her.”


İlk bölüm: Confirmation izlemeye değer mi?

Yarın: O. J. Simpson davası.

YORUMLAR




DİĞER HABERLER