Antep’le İstanbul arasında gidip gelen eğlenceli bir aşk hikayesi... Ver Elini Aşk Kanal D’nin bu sezon için hazırladığı en sıcak hikaye olarak ekranlarımızda birkaç haftadır yerini alıyor. Sevda Erginci ve Ali İl’in başrollerinde yer aldığı, onlara usta oyuncu Köksal Engür ve Gülsün Sare Fil isimli şirin bebişin eşik ettiği dizinin yarattığı dünya seyirciyi oldukça memnun etmişe benziyor. Biz de üçüncü bölümün yayınlandığı günün hemen ertesinde o dünyayı görmek için seti ziyaret ettik.

Ver Elini Aşk hakkında setten söylenmesi gereken ilk şey herkesin yaptığı işten gayet memnun olduğu. Yönetmenden, oyunculara, yapımcıdan teknik ekibe kadar herkes böyle bir işte çalışmaktan dolayı mutlu. Yapımcı Ayça Aral Sarangil “Kışın en sıcak işi olacak Ver Elini Aşk. Türker İnanoğlu işlerinin sıcaklığını yakalayacak çünkü eski aile dizilerinin duyguları var,” diyor dizi için. Köksal Engür de dizinin hemen sevilmesinin sebebi olarak hikayede ağır entrikalar olmamasını gösteriyor. Ayrıca bebeğin de seyirci için oldukça çekici bir etmen olduğunu belirtiyor.

Bebek demişken Sare bebeğin dizinin başrollerinden biri olduğu kadar setin de maskotu olduğu hemen göze çarpıyor. Ekipte Sare’yi kucağına alan bir kişi bir daha bırakmak istemiyor neredeyse. Sare bebek henüz oturmayı sevmediği için zaten devamlı kucakta. Sevda Erginci ve Ali İl bazen çocuğu birbirlerinden kaptıklarını söylüyorlar. Hatta Ali İl “Önceden çocukla oynama alışkanlığım yoktu, başta biraz endişeliydim ama hemen alıştım ve çok iyi geldi,” diyor. Ekip Sare’nin çalışma saati sınırı konusunda çok dikkatli davranıyor. Anneannesi sürekli olarak sette onunla beraber ama çekimi olmadığı zaman ekipten birileri de devamlı etrafında oluyor. Zaten setin ana amaçlarından biri onu memnun etmek gibi. Sare’nin favori şarkısı, favori meyvesi, favori kucağı...

Setteki herkesin yüzünün gülme sebebi elbette sabah çıkan reyting sonuçları. Dizinin üçüncü bölümünde de reytingini arttırması yüzleri güldürmüş. (Sare’yi  “Ay yine ne güzel reyting getirmişsin,” diye seveni gördük, beraber çok güzel güldük.) Konuşurken konu sektöre geliyor biraz elbette. Ver Elini Aşk’ın biraz daha kadın ağırlıklı bir iş olması hoşumuza gitti. Hem yapımcının hem de uygulayıcı yapımcıların kadın olmasının güzelliği bir yana dizi de zaten kadın karakterleri gömmeyi alışkanlık edinen romantik komedilere kıyasla bu konuda gerçekten çok dikkatli. Ali İl, diziyi Bay Yanlış (Kaan) ve Doğru Ahmet’e (Ayperi) benzetiyor, Hatta Sevda bazen kendisini kaptırıp onu rol dışında da azarlıyormuş.

Ali İl, Poyraz Karayel’deki Sadreddin’den sonra Kaan’ı oynama amaçlarından birinin ters köşe yapmak olduğunu söylüyor. Komedide oynayabileceği alanın daha geniş olması, Kaan’ın da Sadreddin’e göre çok daha enerjik olması oynamayı daha keyifli hale getiriyormuş. “Farklı şeyler oynamak iyidir, Poyraz’dan sonra çok iyi değişiklik oldu,” diyor. Poyraz Karayel’i de gayet iyi anıyor ama. O dönem seyirci ilgisini sorduğumda gördüğü ilgiden oldukça memnun olduğunu belirtiyor. Diğer oyuncuların karşılaştığı bazen abartı duruma gelen seyirci reaksiyonunu alsa belki rahatsız olurmuş ancak üç yıl boyunca böyle bir rahatsızlık hissetmemiş. Bu arada yemek yenen mekanın televizyonunda Böyle Bitmesin oynadığını fark edince 24 bölümünde yer aldığı diziyle ilgili çok iyi hislerini paylaşıyor.

Sevda Erginci dört yıl boyunca Karagül’de oynasa da ilk şiveli işi Ver Elini Aşk olmuş. Her çekim arasında oturup şive çalışıyorlar şive koçu Kartal Polat’la birlikte. Kartal Polat dizi için hazırladıkları şiveyi “Güneydoğu tabanlı bir Antep şubesi” olarak tanımlıyor. Başta Anteplilerden oldukça tepki de gelmiş ama “Asıl şiveyi yaparsak onu da sadece Antepliler anlar, yapamayız,” diyor. Daha önce Küçük Ağa için çalışırken de benzer bir durum yaşamış kendisi.

Karagül hakkında konuşurken Sevda’nın gözleri parlıyor. “Çok yorucuydu, otel odasında yaşıyorduk ama Karagül benim okulum oldu,” diyor. (Sümüklü Papatya’ya selamlar...) Ver Elini Aşk’ı ne kadar sevdiğini de şöyle özetliyor: “Ne yerli ne yabancı dizi izleme alışkanlığım yok, devamını getiremiyorum. Ama Ver Elini Aşk’ı izlerken çok gülüyorum, hatta tekrarını izlerken de aynı şekilde gülüyorum, birlikte izlediğim insanlar ‘Tamam Sevda anladık sen oynuyorsun,’ diyorlar artık ama cidden çok keyif alıyorum izlemekten.”

Konu kendisinin yemek yapmayı çok sevmesine geliyor. Başkaları için yemek yapmayı çok seviyormuş, mutfakta zaman geçirmeyi de öyle. İleride hikayenin Ayperi’nin Ayten’in lokantasında çalışmaya doğru gitmesi ihtimali de varmış hatta. Dizi temposu yüzünden çok giremediği mutfakla biraz hasret giderebilir belki de böylece. ☺

Sözün özü; biz Ver Elini Aşk çekimlerinde bulunmaktan, sette misafir olmaktan keyif aldık.  Yönetmen(lerden biri) Hakan Eren’den, tüm çalışanlarına kadar herkesin yaptığı işten ne kadar keyif aldığını da yakından gördük. Belki de dizinin bu kadar sıcak olmasının sırrı buradadır. Sare bebekle de bol bol oynadık. Bazen kendisiyle oynamaya dalıp çekilen plana hiç bakmadık bile. Şahsen pişman değilim. Sırf bunun için bile toplam yedi saat süren şehir içi yolculuğuna değerdi. ☺

Ufak Tefek Notlar:

• Filiz Akın dizinin büyük hayranıymış.
• Setin yerini keşfeden olmamış henüz. Sadece yöre halkı biliyormuş.
• Ayten ve Simten’in evi olarak kullanılan mekan da Kaan’ın evinin hemen alt katıymış.
• Sue Ellen’ın ABD’li annesi de bir süre sonra diziye dahil olacakmış.

Yazı ve fotoğraflar: MEHMET DİNLER