Televizyon izleyicisi sözde düşük bulduğu bir programdan ya da diziden bahsedildiği zaman genelde ''Ayyy kesinliklen seyretmem, bizim evde o tür şeyler seyredilmez. Neşınıl coğrafik olsun, dizkavıri çenıl olsun, animıl pilanet olsun bu tür şeyler seyrediyoruz,'' türünden kıvırmalar yapar. Bal gibi de o düşük bulduğu program/dizi'yi seyrediyordur lakin görüntü ve paket çok mühim şeydir bittabi...

İşin enteresan bir tarafı da var aslında. Hakikaten milletçek belgesel seyretmeyi de seviyoruz biz. Valla bak. Bakmayın lümpen tiplerin ''Bu halk, ucuz poroğromloro pirim vermese çok ileride olurduk,'' safsatalarına. İnsanımız gerçekten belgesel izlemeye bayılıyor. Ve bu durum entelektüel görünmek isteyen (bkz.belgesel seyredince kendini entelektüel sanmak) görgüsüzlerin ''hı hımm.. evet biz hep belgesel izliyoruz'' geyiğini de çürütecek derecede. Şunda bir anlaşalım; Ülkemizde standart bir aile babası vahşi yaşam belgeseli buldu mu kitlenir. Utanmadan iddaa ediyorum (Memo Tembelçizer) ve bu iddaamın da neşınıl coğrafik aslanları gibi arkasındayım.



Sıradan bir ülkem ailesinde vahşi yaşam belgeselleri, tüm babaların ve dahi kumanda onlarda olduğu için de aile efradının uzmanlık alanı haline gelmiş bile olabilir. Biliyorsunuz ülkecek genetik kodlarımızda ilginç bulduğumuz her görüntüye kitlenerek takılı kalma özelliğimiz var. Misal hafriyat izleme konusunda üstümüze çıkabilecek dünya milleti olabileceğini düşünmüyorum bile. Dozerlerin ve kepçelerin normal bir şekilde yaptığı kazma işlemine bu kadar ilgi içinde bakan ve hayatın anlamını arayan gözlerin, eşi emsali yok bu dünyada. Bir de tekel bayiinin televizyonu aynı etkiyi yapar ülkem insanında (illaki en yüksekte duran nokta olacak). O televizyonda ne varsa ona ilgiyle bakan satıcının etkisiyle midir nedir, insan gözlerini alamaz o televizyondan. Bu verdiğim örneklerdeki gibi babanın vahşi yaşam belgeselinin olduğu kanala geçmesiyle evdeki herkesin aynı anda belgesele kitlenmesi arasında en fazla olsun olsun beş saniye vardır. Öbür kanaldaki spor programı unutulur, dizinin en heyecanlı bölümü es geçilir ve adeta ailecek ulaşılmış bir hipnoz etkisiyle televizyona kitlenilir.



Belgesellere olan düşkünlüğümüz aslında bütün belgesellere şâmil değil. Şöyle ki; vahşi doğa belgeseli seyretmek nerdeyse ata sporumuz haline gelecek kıvamda iken, arkeolojik belgeseller pek rağbet görmez. Leopar'ın antilop sürüsüne saldırmasını hipnoz etkisiyle seyrederken, kuş belgeselleri (kartal hariç) o etkiyi yaratamaz tüm aile üzerinde. Tamam kuş belgesellerinin de meraklısı var ama tüm aileyi etkisine alamıyorlar işte maalesef. Kuşların bu konuda kendilerini geliştirmeleri lazım bence. Aaa bak az daha onu unutuyordum bir de biyografi içerikli belgeseller de vahşi doğa belgeseli kıvamında etkiye sahip. Misal atıyorum, Hitler, J.F.K, Muhammed Ali Clay vb. kült insanlar hakkında bir belgesel varsa evin babası hemen tüm aileyi hipnoza sokacak şekilde o kanala takılı kalır.



Bu genelleme evinde dijital platform üyeliği olup belgesel kanalı olan izleyicileri kapsamıyor. Çünkü o izleyiciler zaten izlenecek bir şey bulamayınca o belgesel kanallarını açıp izliyor. Bir aileyi, babasının önderliğinde kendine hipnoz edecek belgesel yayını illaki, ya karasal yayın anteni yada uydu anteni kullanan evlerde Samanyolu veya Kanaltürk'de o da olmadıysa Cine5 de ay dur bir de Kanal7 var, heh işte bu kanallardaki belgeseller olmalı. Bu yazıyı okuyup bu iddaa'mı boşuna çürütmeye kalkmayın ciğerimizi biliyorum arkadaşlar. asdfgfdshjghf

Ezcümle, bakmayın Total ve ABC1 izleyicisinin küçümsenmesine. Göğsümüzü gere gere belgesel izleyen bir toplum olduğumuzu haykırın arkadaşlar. Ben mübalağa ederek anlatmaya çalıştım ama gerçekten yurdum izleyicisi yoz programları izlediği gibi aslında belgesel ve benzeri alternatif programları da (gezi/gurme/gusto) sıkı takipçisi olacak şekilde izliyor. Durumumuz vehametten yırtıyorsa eğer başta belirttiğim gibi enteresan olan her şeyi ayırım yapmadan ilgiyle izleme merakımız sayesindedir.

Okuyan gözlerinize sağlık...