Netflix Türkiye’nin yıl sonu beyanına göre
Atiye yayına girdikten daha iki gün sonra Türk izleyicilerin bu yılki en popüler dizisi oldu. Rakamı bilemiyoruz ama sosyal medyada çok konuşulduğunun hepimiz farkındayız herhalde. Dizinin hem senaryo yazarlarından hem de yürütücü yapımcılarından biri olan
Nuran Evren Şit’le ve
Gönenç Uyanık’la birlikte dizinin yönetmenliğini yapan
Ozan Açıktan ile kısa bir sohbet etme fırsatım oldu.
Atiye ve Netflix ile ilgili merak ettiklerimin çoğunu hem bu sohbetlerden hem de okuduklarımdan öğrendim, size de aktarıyorum.
.
Çok satanlar listelerinde, kitap eklerinde, kitapçı raflarında görmediğimiz kitapları nasıl buluyorlar?
İçerik üretimine her yıl 10 milyar dolardan fazlasını ayıran Netflix, son yıllarda belli başlı bütün kitap fuarlarına katılıyor, özellikle henüz İngilizce’de yayımlanmamış ama kendi bölgesinde başarı kazanmış çok sayıda kitabın yayın hakkını satın alıyor. Orijinal yapımlar başkan yardımcısı Kelly Luegenbiehl, geçtiğimiz ekim ayında yayıncılık dünyasının en önemli etkinliği olan Frankfurt Kitap Fuarı’nda seçimlerini neye dayanarak yaptıklarını da açıklamıştı; satın almaya karar verirken data veya algoritmaya değil, klasik hikaye anlatımına dikkat ediyorlarmış. Luegenbiehl’a göre “çok iyi karakterleri olan çok iyi iyi hikayeler”, her tür janrın üstünde. Ayrıca, kadınların yarattığı güçlü kadın karakterler de özel olarak peşinde oldukları unsurlardan.
.
Atiye’nin uyarlandığı, Şengül Boyabaş imzalı Dünyanın Uyanışı kitabında nasıl karar kılındı?
Nuran Evren Şit: “Biz Şengül’le tanışıyoruz, roman basılmadan bana okutmuştu, hikayeyi çok beğenmiştim. Yapımcımız Onur Güvenatam’la Vatanım Sensin’den bu yana süre gelen iyi bir ilişkimiz var, o dönemde Onur Bey de Hakan: Muhafız için Netflix’le çalışıyordu; ona henüz basılmamış bir roman olduğunu söyledim, lütfen haklarını alalım, çünkü bunu Netflix’e yapmak zorundayız, dedim. Proje bu şekilde start aldı.” Şöyle bir ayrıntı: Proje Netflix’e Beren Saat ismiyle birlikte sunuluyor. “Bir kadın karakterin önde olduğu, Türkiye’nin geleneksel dokularından da faydalanan bir öykü içinde Beren Saat’i izlemek fikrinden çok keyif aldılar ve hemen uyarlama süreci başladı,” diyor Nuran Evren Şit.
.
İlk bölüm senaryo yazarı başka, ikinci bölümünkü sizsiniz, üçüncü bölümün yine başka… kaç senarist var?
NEŞ: Amerika’da uyguladıkları, bize yabancı olan writers room (yazarlar odası) diye bir sistemleri var. Ben de ilk kez çalıştım bu sistemde. Diğer yazarlarla birlikte bütün hikayeleri konuşuyor, tartışıyor masaya yatırıyoruz. İlk bölümün yazarı Jason George’la beraber romandan alacağımız doneleri alarak yeni bir hikaye kurduk. Birinci bölümü o yazdı, ikinci bölüm itibariyle de biz yazı odasındaki arkadaşlarımla hikaye taslaklarının oluşturulması, yapımcılarımız ve yönetmenlerimizle tartışarak kolektif biçimde geliştirilmesi için çalışmaya başladık. Bölümleri yazanların imzaları farklı olabilir ama üslubu, dili, karakter ve öykü devamlılığını birlikte kurduk.
.
Bölüm yönetmenleri de farklı?
Ozan Açıktan: Yurtdışında da farklı yönetmenler çekiyor dizileri ama hemen hemen hiç anlamıyorsunuz çünkü orada kurucu bir fikir, kurucu bir gramer var. Biz de benim önerdiğim bir dünyayı Gönenç’in bölümlerinde de devam ettirdik. Amacımız sinematografik olarak tutarlı bir gramer peşinde koşmak bunu yaparken de konvansiyonel değil, öznel bir dil yakalamaktı.
.
Atiye’de dizi dili değil de sinematik bir görsel dil yakalamaktan bahsettiniz, nasıl bir fark var?
OA: Bir sürü dizi ve bir sürü dil var. 24’ün, Lost’un, Maniac’ın, House of Cards’ın, hepsinin dilleri başka ama bir konvansiyonel gramer var; çoğunlukla yerli dizilerde gördüğümüz gramer. Biz bu işte, benim Silsile’de, Annemin Yarası’nda denediğim sinematografik gramer yaklaşımını daha cesurca kullanmak istedik.
.
Atiye’nin müstakbel kayınpederini canlandıran Tim Seyfi nasıl dahil oldu projeye?
OA: Elimizde bir kötü adam vardı zaten, görevimiz de çekici bir antagonist yaratmaktı. Çok fazla deneme çekimi yapıldı, sonra Seyfi’nin çekimi geldi ve karakterle Seyfi buluştu. Seyfi’yle tanışıp çalıştıkça gördük ki bu adamın çok dili var, hemen onları da kullanmaya çalıştık mesela, aslında Seyfi’ye göre yazıldı biraz o rol.
.
Sektörün içinden biri olarak, Netflix’le çalışmanın farkı ne?
NEŞ: Bizim sektörle hiçbir alakası yok diyebilirim. Benim için en önemli farkı yazara çok değer vermeleri. Yazarı hem kişi olarak, hem anlatmak istediği meseleyle ilgili olarak çok destekliyorlar; tabii ki eleştiriler veya öneriler oluyor ama bunları kimseyi rencide etmeden, incitmeden, motive ederek, çözüm yolları sunarak yapıyorlar. Bir taraftan da asla yalnız hissettirmiyorlar yazarı. Sadece Netflix değil, yapımcılarımız Onur Güvenatam ve Özge Bağdatlıoğlu da hep yanımızdaydı. İlk kez bir projeyi yazarken bütün sorumluluğu üzerimde hissetmedim. Bu büyük bir stresi alıyor yazarın üzerinden, ki üzerimizden alınan sansür, oto kontrol gibi başka stresler de var. Hem özgürüz, hem de150 milyon üyesi olan bir portalda 190 ülkede yayınlanmak üzere bir iş yaptığımızın bilinci ve sorumluluğu var; çok başka bir deneyim oldu.
.
Ortak yapımcı titriniz var bir de, değil mi?
NEŞ: Projeyi öncelikle yapım şirketine sonra Netflix’e getirmiş olmamla ilgili bir titr. Bu işi yapalım, bu işin rengi, tonu böyle olsun diye fikirle ortaya çıkmış olmamla ilgili bir süreç; yoksa sette, montajda vs. katkım var diyemem ama projenin fitilini yakanlardan biriyim, o nedenle...
NEŞ: Bence her kadının kendinden bir şeyler bulabileceği bir karakter Atiye. Milliyeti, eğitim seviyesi, sınıfı, sosyal çevresi, dış görünüşü hiç farketmez, kadın olmakla ilgili çok fazla nokta var Atiye’yle özdeşim kurabileceğimiz. Bir yolculuğa çıkıyor, mistik gibi başlayan o yolculuk aslında onun ailesi, kökleri, hayatta neyi ne kadar istediği ve bunlar için ne yaptığı, kendini nerelerde kapatıp nerelerde açtığıyla igili kişisel bir yolculuk. Dolayısıyla ben kendimden çok şey buluyorum Atiye’de.
.
Atiye dizisinden ne beklemeliyiz?
OA: Göbeklitepe’nin sırrını bu dizide bulacağız diye bir şey yok, sakin olalım. Eğlenmek için izliyoruz bunu. Netflix’i niye izliyorsak bunu da onun için izliyoruz. Bu bir belgesel değil.
ELÇİN YAHŞİ
Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
